İZMİR - İtiraz dilekçesinde müvekkilinin yaşadığı sağlık sorunlarını sıralayan genç avukat, dilekçeye kendi duygularını da katarak ilginç örneklerle tepkisini dile getirdi. İddianame hazırlanıp yargılama süresi başlayana kadar avukatların maalesef eli kolu bağlandığını belirten Avukat Tolga Yurdakul, "Bu aşamada sadece savcılık makamının ne zaman dava açacağına, ne düşündüğüne, yeni bir operasyon yapıp yapmayacağına ilişkin medyumluk yapmaktan başka hiç bir işe yaramıyoruz" diyerek ilginç bir şekilde sistemi eleştirdi.
"Müvekkilim gözlerimin önünde eriyip gidiyor"
Sağlık koşullarını gerekçe gösterip tahliyesini istediği müvekkilinin tutuklandıktan sonra 18 kilo kaybettiğini, 7,5 ay süre içinde simsiyah olan saçlarının tamamen beyazladığını, daha önce hiçbir rahatsızlığı yokken kendisine karaciğer yağlanmasına bağlı siroz teşhisi konulduğunu belirten Avukat Tolga Yurdakul, "Haftada iki gün tedaviye gitmesi ve diyet yemekleri yemesi gereken müvekkilim, cezaevi koşullarında bunu uygulayamamaktadır. Vücudunda oluşan ödemler nedeniyle kendisine bir aydır çinko yüklemesi yapılmaktadır. Yine bu dönemde ülser ve boyun fıtığı teşhisi konulmuştur. Boyun fıtığı için haftada 2 gün fizik tedaviye gitmesi gerekirken bu da mümkün olmamaktadır. Yani müvekkilim gözümün önünde eriyip gidiyor. Önce insan sonra bir hukukçu olarak bir şey yapamamanın üzüntüsünü yaşıyorum" dedi.
Türk filminden örnek verdi
Tutuklu olan müveklili ile ilgili 7 aydır verdiğini itiraz dilekçesinin itirazla sonuçlanması üzerine bu kez sağlık sorunlarını gerekçe gösterip yeni bir itirazda bulunan Avukat Yurdakul, "Bir avkat olarak müvekkilimin içinde bulunduğu durumun daha iyi anlaşılması için bir tespitimi paylaşmak istiyorum. Türk filmlerinde bir gecede insanların saçlarının beyazladığı konu edilince ne kadar abarttıklarını düşünmüştüm hep, ancak müvekkilimin tutuklanmasının ardından siyah saçlarının nasıl da beyazladığına birebir şahit olunca ne kadar yanıldığımı fark ettim. Demek ki oluyormuş !!!" Gözümün önünde müvekkilimin cezaevi koşullarında eriyip gitmesini avukat olarak kaldıramıyorum açıkçası. Kamu davasının halen açılamaması müvekkilimi ve bizleri bu hale düşürmektedir. Keşke tutuklu işlerde kamu davasının açılma süresinin 6 ay olduğuna ilişkin bir yasal düzenleme mevcut olsaydı da insanlar sağlıklarına ve ailelerine kavuşabilselerdi. Maalesef biz müdafiiler bu aşamada sadece savcılık makamının ne zaman dava açacağına, ne düşündüğüne, yeni bir operasyon yapıp yapmayacağına ilişkin medyumluk yapmaktan başka hiç bir işe yaramıyoruz. Bizleri de bu durum çok ama çok üzmekte ve mesleğimizi sorgular hale getirmektedir" dedi. (Cumhur Erkek/İzmir)