1977 yılında, Türkiye’’nin en genç Belediye Başkanlarından biri olarak seçildiğimde, tebrike gelen büyüklerimden biri bana, ’“Allah, görevinin sonunu hayırlı etsin’” diye dua etmişti. Gençliğin verdiği cesaretle sordum; ’“İyi, güzel, sağ olun da niçin görev sürem için değil de, görevimin sonu için dua ediyorsunuz?.’”
Dediklerini hiçbir zaman unutmadım; ’“Bir göreve gelmek, seçilmek elbette ki önemlidir fakat esas önemli olan, o görevden başı dik, alnı açık, hesabını vermiş bir şekilde, gönül huzuruyla ayrılabilmektir.’”
Bu nasihati ömrüm boyunca hatırladım ve geldiğim görevlerden ’“Gönül Huzuru’” içinde ayrılmayı ilke edindim...
Bundan 15 gün önce Tunus Cumhurbaşkanı olan Zeynel Abidin Bin Ali ve eşi Leyla El Trabeli’’nin bu günkü durumuna kim düşmek ister?Bu ikili önce insanlıklarını, geçmişlerini sonra da Tunusluları unuttular.
Leyla Hanım, Manikürcülükten ülkenin bir numarası olmayı hazmedemedi. Bin Ali ile birlikte, ülkede yapılan her ihaleden pay aldılar. Servetleri dağlar gibi büyüdü, ama itibarları yerlerde sürünmeye başladı. Şimdi tamamı haram olan servetlerini alıp, Suudi Kralının yanına sığındılar. Bundan böyle Suudi Kralının kölesi gibi yaşayıp, günah dolu ömürlerini tamamlarlar’…
30 yıldır Mısır’’ı tam bir diktatör gibi yöneten Hüsnü Mübarek için de durum aynı. Önce oğlu ve akrabaları haram servetlerini alıp Mısır’’ı terk ettiler. Sıra kendisine geldi. Yakında o da Suudi Kralının yanına gidecektir. Eğer buna yaşamak denirse, o da ömrünü tutsak bir köle olarak tamamlayacak’…
Bu iki lider de yaklaşık 30 yıldır Amerika’’ya hizmet ettiler. Bu liderlerin yolsuzluklara bulaşması, halklarını soymaları herkese dürüstlük dersi veren Amerika’’yı nedense hiç rahatsız etmedi. Ne zaman ki bu malzemeler(!) ’“kullanım sürelerini’” doldurdular, yerlerine yeni adamların oturtulması çalışmasına başladılar bile’…
Bu arada ilginç bir not verelim;
Türkiye’’nin yeni ABD Büyükelçisi Ricardione, Mısır’’dan 2 yıl önce ayrılmıştı. Ektiği tohumlar iki yılda semeresini verdi! Bu yıkım mühendisi şimdi Türkiye’’de ve geçen hafta ’“itimatnamesini’” Cumhurbaşkanı Gül’’e takdim etti’…
Bizde de, geçmişte Başbakanlık yapan ve eşi yurtdışında ’“Yüzde On’” olarak tanınan siyasetçiler var. Bunlar insan içine çıkamazlar, açıkça ve yüksek sesle konuşamazlar, fikirlerini söyleyemezler. Onları Başbakan yapan partilerinde aday dahi olamazlar. Servetlerini çoğaltmak için akıl almaz işbirlikleri içine girerler. Akılları hep yurtdışında ve oradaki yatırımlarındadır’…
Kendilerini, geldikleri makamın gücüne kaptıranlar, bu şaşkınlıkla haram servet, haram para,haram mal mülk esiri olanlar ne yazık ki, ’“Gönül Huzuru’” ile yaşamanın kıymetini, düştükten sonra anlatabiliyorlar. Fakat iş işten geçmiş oluyor.
Siyaset adamlarının unutmamaları gereken en önemli gerçek; ’“Doğduk, kundağa sardılar cebi yok, öleceğiz kefene saracaklar onun da cebi yok’” gerçeğidir’…
Ne, oğlanın gemiciklerinin ne diğerinin pırlantalarının, ne damadın servetinin, ne villaların, ne yurt dışındaki bankalardaki paraların bir nefeslik gönül huzuru kadar değeri yoktur.
Büyük halk ozanı Musa Eroğlu’’nun dediği gibi artık ’“Yolun Sonu görünüyor’” herkes ayağını denk alsın’…
Geçtim Dünya Üzerinden,
Ömür Bir Nefes, Derinden.
Bak feleğin çemberinden,
Yolun Sonu Görünüyor’…..
Not: Değerli yazar, Kıymet Nadir Bindebir bir soru sormuş, cevabını ben bulamadım, bilen varsa bildirirse memnun olurum;
’“Hayat içki ve seksten ibaret değilse, Bülent Arınç her yıl Manisa'da neden avuç dolusu mesir macunu topluyor?. Katarakta mı iyi geliyor?.