Üniversiteye girme çağındaki gençler emekleri çalındığı, kendilerine eşit yarışma hakkı verilmediği için sokaktalar. Üniversitelerde okuyan gençlerimiz de eğitim özgürlüğü olmadığı, Üniversitelerinde sivil ve resmi polis bulunduğu ve ücretsiz eğitim hakkı istekleriyle protesto eylemlerine devam ediyorlar.
Gençler, tüm bu eylemlerinde kırmadan, dökmeden gayet olgun bir şekilde davranarak demokratik tepki haklarını kullanıyorlar ve herkese örnek oluyorlar. Bu hepimiz için gurur kaynağı olacak bir davranıştır.
12 Eylül 1980 Darbesinden sonra ülke meselelerine ilgisiz, dünyadaki gelişmeleri ve bunların Türkiye'ye yansımalarına duyarsız bir gençlik istenmiş ve toplum bu yöne kanalize edilmişti. Halbuki Gençlik ülkenin dinamizmidir, en büyük gücüdür. Bu gücü görmezden gelmek, yok saymak, onları polisle-biber gazıyla sindirmeye çalışmak, akıllı yöneticilerin yapacakları bir eylem değildir. Gençliğin susturulması demek, geleceğin susturulması demektir. Gençliğin baskıyla, devlet gücüyle sindirilmesi demek, geleceğin karartılması demektir…
Ben gençlerin son zamanlardaki hareketlerini bu yüzden çok önemsiyor ve destekliyorum ve izninizle bugün genç arkadaşlarıma seslenmek istiyorum;
Sevgili Gençler, Türkiye'miz tarihinin en önemli seçimine gidiyor. Bu seçimlerden ya bölünerek çıkacağız ve Büyük Önder Atatürk'ün kurduğu Laik Cumhuriyete veda edeceğiz, ya da Cumhuriyetimizi, Demokrasimizi, Birliğimizi koruyarak çıkaracağız. Sizlere, tecrübeli bir siyasetçi büyüğünüz olarak bazı önerilerim olacak. Bunları dinleyin, tartışın, inceleyin doğru bulunuyorsanız lütfen uygulayın;
*Oy kullanma hakkı olan gençler mutlaka ama mutlaka sandığa gidip oylarını kullansınlar.
*Oy kullanma hakkı olmayan gençler ise, evlerinden, komşularından, mahalleden tanıdıklarını sandığa gitmeleri için teşvik etsinler ve onlara oylarını mutlaka kullandırsınlar.
*Sandıktaki oylar Türk Milletinin namusudur. Türkiye'de oy kullanma gizlidir, fakat oy sayımı herkese açıktır. Partilerin sandık görevlilerine yardımcı olun, oy sayımında ve tasnifinde sandığınıza sahip çıkın. YGS de 'Sehven' hata yapan anlayışın, Genel Seçimlerde neler yapabileceğini lütfen düşünün…
*İki partiye kesinlikle oy vermeyin, verdirmeyin. Çevrenizi mutlaka uyarın, ikna edin.
Biri 'Etnik Bölücülük' yapan ve Terör Örgütü PKK'nın Siyasi Kolu olduğunu açıkça söyleyen BDP'nin bağımsız adayları, diğeri de sırtını cemaat ve tarikatlara dayayan ve Anayasa Mahkemesi tarafından 'Laiklik karşıtı eylemlerin odağı' olarak mahkum edilen AKP. Bu iki partinin, Türkiye'nin Ulus Devlet yapısının yok edilmesi ve federatif sisteme geçilerek ülkenin bölünmesine gidecek bir yol haritası için Öcalan ile görüştükleri bizzat PKK Terör Örgütünün başı tarafından açıklanmış ve AKP Hükümeti tarafından yalanlanmamıştır, aksine Eşbaşkan Erdoğan; 'Ben Devletim, herkesle görüşürüm' diyebilmiştir..
*Bu iki partinin de organize güçleri vardır. Birinin örgüt gücü, diğerinin cemaat ve tarikatların organize gücü. Fakat Atatürk Gençliği, Çağdaş Gençlik, Vatansever Gençlik, Demokrat Gençlik ayağa kalktığı an bunlar tarihin derinliklerine kaçacaklardır. Lütfen artık ayağa kalkın…
*Sevgili Gençler şunu asla unutmayınız; Bu vatan sizlerin ve sizlerden sonraki gelecek nesillerindir. Onlara hepimizin borcu var. Benim yaşımdaki nesil olarak görevimizi tam yapamadık, ülkeye güzel eserler kazandırdık, demokrasi kültürünün yerleşmesi için gerektiğinde şehitler verdik ama yanlışlarımız ve hatalarımız da oldu. Bizler başaramadık ama sizler başaracaksınız. Kendinize güvenin ve ülkenin kaderine el koyun. Türkiye'nin kaderine el koymanın ilk yolu önümüzdeki seçimlerde sandığa sahip çıkmaktan geçer.
Genç arkadaşlarım, sadece kendinize güvenin, Atatürk'ün 'Gençliğe Hitabesini' okuyun ve başarın…

Not: Eğer bu yazıya katılıyorsanız lütfen çevrenizdeki gençlerle paylaşınız.