Başrollerini Demet Akbağ ve Ata Demirer’’in paylaştıkları; Çanakkale’’de yaşayan ve en büyük aşkı klarnet çalmak olan Hüseyin ile şarkıcı Firuzan’’ın yolların kesişmesi ve müzikle harmanlanmış nefis bir komedi filmi. Türk sinemasının sahip olduğu bu iki büyük sanatçının, oyun güçleri ile şimdiden klasikler arasına girmiş bir yapıt. Herkesin seyretmesini öneririm.

Fakat benim derdim sadece bu güzel filmin adı ile ilgili. Eyvah eyvah! Yani, ’“şimdi ne yapacağız’” veya ’“işte şimdi hapı yuttuk’” ya da ’“Kerizler uyandı galiba’” gibi yüzlerce cümleyi bünyesinde barındıran harika iki kelime;
eyvah eyvah!...

Bu haykırış, son günlerde AKP Genel Merkezinden çok sık duyulmaya başlandı..
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş, girdiği cezaevinden tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Cezaevinden çıkan İTO Başkanı, Cuma Namazını, nispet yapar gibi Başbakan Erdoğan’’ın her Cuma gittiği AKP Genel Merkez binasının karşısındaki Başyazıcıoğlu Camisinde eski AKP Milletvekili babası ile kıldı. Başbakan Erdoğan, İTO Başkanı ve babası Nevzat Yalçıntaş ile karşılaşmamak için camisini değiştirdi ve Firdevs Camisine gitti.

İTO Başkanı çok iyi eğitim almış, mükemmel bir aile terbiyesinden geçmiş, Türkiye’’de her türlü siyasi görüşe sahip kişiler tarafından hürmet edilen bir babanın oğlu. En önemlisi de 300 bini aşkın üyesi bulunan bir odanın başkanı.

İTO Başkanı, camiden çıktıktan sonra verdiği demeçte; ’“Şimdi sabırla yola devam etme zamanı. Şimdi gelecek bir Vakt-i Mübarek’’e hazır olma zamanı’” dedi. Eyvah ki eyvah’…

Eyvah eyvah; Tayyip Bey’’de olan her şey İTO Başkanında var. Üstelik eğitimiyle, aile yapısıyla gençliğiyle, yakışıklılığıyla fazlası bile var. Yani Tayyip Bey’’in karizması çizilmek üzere.
Ya bu çocuk siyasete girerse?... Tüm Ticaret Odaları hemen peşine takılır. Eyvah eyvah, yandı gülüm keten helva’…
Maddiyatın ve paranın her türlü manevi ve kutsal değerlerden üstün tutulduğu, ’“benim dümenim iyi olsun da gerisinden bana ne?’” , ’“nasıl kazandın değil, ne kadar kazandın’” anlayışının hakim olduğu, ileri demokrasinin yaşandığı
yeni Türkiye’’de, Başbakan olmanın şartları neydi?Haydi hatırlayalım;
*Önce para sahibi olacaksın. Kast edilen kendi paran değildir, ya belediyenin ya da herhangi bir odanın veya derneğin parası olacak.
*Her işte kullanacağın bol miktarda adamın olacak. Maaşını kendinin verdiği değil, ya belediyede ya da bir odada çalışan adamlar olacak. Ayrıca bu kişilerin ufak işlerde yol bulmalarına izin vereceksin.
* Mutlaka cezaevine girip, ’“mağdur adam’” rolü oynayacaksın.
*Cemaat ve tarikatların inandığı güvendiği adam olacaksın, ve onların taleplerine peşinenevet diyeceksin.
*Kabadayı ve delikanlı adam gibi davranacaksın. Yürüyüşün hafif yamuk, bakışın ’“Clarke’” bakışı olacak, ’“koydu mu oturtan adam’” görüntüsü vereceksin.
*Cehaletini saklamak için, devamlı olarak uzmanların yazdıklarını ’“camdan’” okuyacaksın. Taraftarların ’“vay be baksana bizimkine sular seller gibi her şeyi biliyor’” dedirteceksin.
* Paraya sıkıştığın anda sana ve ekibine bavullarla para akıtacak, denizde fenerle bile yüzebilecek yetenekte, dolaşacak ve gerekiyorsa gavur ellerinde hapse girecek, ama senin dümenlerini açık etmeyecek derneklerin olacak. Mümkünse bunlarla kız alıp-verip hısım olacaksın’…
*Uluslararası para babalarıyla iyi geçinecek ve onların ülkeni soymalarına göz yumacak karakterde olmayı kabullenmen lazım.

Bunları yaptın mı yolun, yordamın sonuna kadar açıktır. Bu arada kutsal dinimiz İslamı kullanabildiğin kadar kullanacaksın. Zaten bu son şarta gelinceye kadar olanları kabullenip yapıyorsan, öteki dünyadan korkmayacaksın, nasılsa cehennemliksin, sonuna kadar git gidebildiğin kadar’….

Tüm bu şartlara baktığımızda, yeni yıldızımız İTO Başkanının geleceği, Tayyip Bey’’e oranla daha parlak görünüyor.

Cezaevi ise onda da var. Sizin suçunuz Belediye ile ilgili yolsuzluk mu, onda daha alası var, Kürşat ve dostları sayesinde onun da suçlandığı konu aynı. Para ise para, adam ise adam, dernek ise dernek, cemaatse cemaat, kabadayılıksa kabadayılık, uluslararası ilişki ise onda daha alası var.

Şimdi anladınız mı AKP Genel Merkezinden yükselen feryadı; ’“Eyvah ki eyvah, ekip çatladı, bu adam bizim tüm oyunlarımızı biliyor.
Baksanıza ’“Vakt-ı Mübarek’” bile diyor. Şimdiden Başbakan’’a camisini değiştirtti, önünü kesmezsek bize kıblemizi bile değiştirtecek, hemen okyanus ötesini aramalıyız...’”