Bir toplumda eşitsizlik varsa ve her yıl bu eşitsizlik dar gelirlilerin aleyhine artıyorsa, o toplumda barışı-huzuru-esenliği sağlayamazsınız.
Gelir Dağılımındaki bu eşitsizlik pimi çekilmiş bomba gibi, iktidarların önünde durur.
Türkiye'yi 12 yıldır 'Tek Başına' yönetme gayretinde olan AKP (Ahmet Kaya Partisi) böylesine önemli bir ekonomik olayın, kendi görev sınırları içinde olduğunun farkında bile değildir!
Farkında olsa hiç Uluslararası para baronlarının adamı olan ve 2001 ekonomik krizinin tetikleyicisi, İngiliz vatandaşı Mr. Shimshek'e ülkenin Hazine ve Maliyesini teslim eder miydi? AKP'de ekonomist kıtlığına kıran mı girdi?
Gelir Dağılımındaki adaletsizlik ile mücadele edecek yöneticinin öncelikle kendisinin namuslu olması, bir yerlerinde çöpü olmaması, fakir fukaranın halinden anlaması, helal kazanca inanması ve devlet parasına el atmış olmaması gerekir.
Öcalan, Barzani ve Ahmet Kaya'nın can dostu Erdoğan'a iki hatırlatma yapalım;
*Hz. Muhammed(S.A.V);
'Bir kimsenin alnındaki secde izine bakarak münasebet kurmayın. Öncelikle onun Dirhem ve Dinarla kurduğu ilişkiye bakın.'
*Necip Fazıl;
'Allah'ın on pulunu bekleye dursun, on kul / Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.'
Gelir Dağılımında Türkiye'nin durumunu, sizleri rakamlara boğmadan şu örneklerle anlatalım;
-Türkiye'nin en zengin 25 kişisinin Milli Gelirden aldığı pay, en fakir 10 Milyon insanımızın aldığı paya eşittir!
-Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Japonya'nın (sadece Toyota'nın bile yıllık bütçesi Türkiye bütçesinin üstündedir) Türkiye'den daha az Dolar Milyarderi vardır. Türkiye'de AKP İktidarıyla Dolar Milyarderlerinin sayısı 11 yılda %50 artarak 30'a yükseldi.(İlan edilen rakam budur. Bunun üstüne özellikle siyaset yoluyla dolar milyarderi olup da, haram paralarını yurt dışında istifleyen siyasetçi ve Belediye Başkanlarını ilave edersek bu sayı 94'e ulaşır)Japonya'da Dolar Milyarderi sayısı 24' tür.
-Türk Milleti, Gelir adaletsizliğini şu tek cümlede öyle güzel özetlemiştir ki;
'Biri anasını alıp giderken, diğerinin Gemicik alması' eşitsizliktir!
Yaşadığımız eşitsizlik düzeyini savunan bazı AKP Bakanları, eşitsizliği azaltmanın mümkün, ancak çok yüksek maliyetli olacağını savunmaktadırlar. Bu kişiler 'Vahşi Kapitalizmin' işleyebilmesi için, bu eşitsizliğin ekonomi için gerekli ve yararlı olduğuna, üstten sızanın alttakilere yeteceğine inanıyorlar.
Oysa eşitsizliğin büyümeyi desteklemediği, aksine köstekleyeceği defalarca kanıtlanmış bir gerçektir.
Gelir Dağılımında eşitsizlik kendiliğinden ortaya çıkmaz, yaratılır.
Eşitsizlik düzeyini belirleyenşey 'Piyasa Güçleri' olmakla birlikte, bu güçleri şekillendiren, 'Hükümet Politikalarıdır.'
Hükümet, parayı ister aşağıdan yukarıya, ister yukarıdan aşağıya taşımak için gerekli araçlara sahiptir. Modern ekonomide oyunun kurallarını belirleyen ve uygulanmasını sağlayan hükümettir.Adil rekabet nedir, neler rekabete aykırı ve yasadışıdır, iflas-borçlanma-dolandırıcılık yasaları, kuralları ve cezaları nelerdir? Hükümet ayrıca açık ve örtülü olarak 'kaynak' dağıtır, vergiler ve sosyal harcama yoluyla gelir paylaşımını düzenler.
Gelir eşitsizliği aynı zamanda fırsat eşitsizliğine de yol açmaktadır.
Devlet desteği olmazsa, fakir ve eğitimsiz bir ailede doğan çocuğun, varlıklı-eğitimli-geniş çevreye sahip bir ailede doğan çocuğa karşı şansı olabilir mi? Eğitimsizliğin- cehaletin hüküm sürdüğü ülkelerde gelir eşitsizliği,
fırsat eşitsizliğine yol açmakta, bu da ileriki yıllarda eşitsizliği daha da yükseltmektedir.
Gelir Dağılımındaki adaletsizlikle-eşitsizlikle boğuşacak hükümetin, sepetinde pamuk bulunması yani ekonomik reçetesi olması gerekir. AKP'nin 12 yılda zaten bozuk olan eşitsizliği daha da arttırması, zengini daha zengin-fakiri çok daha fakir yapan politikalar uygulaması onun tercihidir.
Eşitsizlik dünya kurulduğundan bu yana vardır. Fakat modern ekonomilerde hükümetlerin bu eşitsizliği mümkün olan en alt seviyeye indirmesi, öncelikli görevleri arasındadır.
Kapitalizm öncesi toplumlarda, eşitsizlik daha uç noktalarda idi. O zamanlarda eşitsizlik din yoluyla açıklanıyor ve haklı gösteriliyordu. Üst tabakadakiler tanrı buyruğuyla oradaydılar, bunu sorgulamak tanrı emrine karşı gelmek olarak gösteriliyordu!
Başbakan Erdoğan'ın ülkenin gerçek problemleri ile ilgilenmek ve çözüm üretmek gibi bir niyeti ve kapasitesi olmadığı için, tıpkı çok eskiden olduğu gibi toplumu din-mezhep söylemleriyle oyalamaya çalışıyor.
Erdoğan'ın gündeminde Gelir Dağılımındaki adaletsizlik-eşitsizlik- kalkınma-imar etme-sanayileşme-istihdam yaratma- genç işsizlere çare üretmek, maalesef yoktur.
O ağzını her açtığında 'Şam'daki Yezid- Türban- İmam Hatip- Kadın Erkek eşitsizliği- mezhep kışkırtıcılığı' gibi konuları dillendirmekte ve Türk Milletini kandırmaya devam etmektedir.
İyice bozulan gelir dağılımı, geçim sıkıntısının her gün daha da ezdiği işçi-memur-emekli- esnaf-çiftçi ve köylünün, AKP'nin ekonomik uygulamalarına, önümüzdeki yerel seçimlerde nasıl tepki vereceklerini beraberce göreceğiz…