Bir soru soracağım…

Sonra…

Deprem'le ilgili bu mevzuda bi'daha tek kelime yazmayacağım…

***

Türk Milleti, saklamayı sever…

İki kuruş biriktirir, mendile sarar…

Mutfaktaki boş reçel kavanozunun içine gizler paracığını…

Aman, acil bir ödeme gerekir; diye…

Hiç bi'şi olmasa bile…

Üst kattaki komşusu gelir, 20 lira borç ister…

Kavanoz açılır…

Destek anında adresine gider…

***

Kimileri, yüzyıllardır süren geleneği devam ettirir!

Yastık altına koyar; düğünde takılan altınları…

Birileri…

Kızının çeyizini düzer; sandıkların içine…

Pırıl pırıl sofra takımları filan…

Kimisi…

Başka yere emanet etmez…

Birikimini evdeki Kur'an-ı Kerim'in içinde muhafaza eder…

Bazı kadınlar…

Gelinliğini gözü gibi saklar, naftalinler gardıropa koyar…

Başka biri…

Kötü günler için ayırdığı üç-beş kuruşu bi'kutu içine yerleştirir; sadece kendisinin bildiği bir yere tıkıştırıverir…

Genelde…

Ev halkından bir, bilemedin iki kişi bilir…

Saklanan şey'in adresini…

Diğerleri saygı duyar bu geleneğe…

***

Dönelim, İzmir'in Bayraklı İlçesi'ne…

Acıı bilanço hepimizi kahrediyor…

Her yaştan 114 hemşehrimizi kaybettik…

Bunların arasında çocuklar da vardı…

Beş apartman tamamen yıkıldı…

(Emrah Yılmaz… Doğanlar… Karagöl… Rıza Bey… gibi konutlar yerle bir oldu…)

Hayatını kaybedenlerin çoğu, bu apartmanlardan…

Çok hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı konutlar da var…

Oralarda yaşayanlar…

Yeni ev arıyor…

İzmir Büyükşehir Belediyesi…

İnanılmaz bir 'can'a can katma' operasyonu sürdürüyor…

Diğer belediyeler…

Gıda ve giyecek yardımı yapıyor…

Sahra mutfakları kimseyi aç bırakmıyor…

Çorbalar, battaniyeler…

Gece bastıran Kasım soğuğunu hissettirmiyor…

Giyecek yardımının arkası kesilmiyor…

İzmir'in tüm belediyeleri elinden geleninin fazlasını yapmak için çırpınıyor…

***

Önceki gün…

100'den fazla depremzedeyi…

Beş gün beş gece içinde…

Enkaz yığınları arasından çekip hayata döndüren…

Kurtarma ekipleri İzmir'e veda etti…

O kahramanlara müteşekkiriz…

Veda'dan sonra…

Yaşlı gözlerle, acılı yürekler…

Molozların taşınmasına şahit oldu…

Güzel günler hatırlandı…

Kaybedilen canlara ağıtlar yakıldı…

***

Dönelim başa…

Burası çok acıklı…

***

Dişinden tırnağından arttırdıklarını…

O yıkılan everde saklayanlar ve tabii ki sağ kurtulanlar ne yapacak?

Kaybettiği yakınlara gözyaşı dökerken…

Parasına, kıymetli eşyasına, altınına, anısına, hatırasına…

Veda etmek kolay mı?

***

Yaşadığı ev yıkılmasa da…

Hasarlı olduğu için…

Deprem gününden beri çadırda yaşayanlara…

Birkaç dakika…

Enkaza girip, özel eşyalarını almaya izin verdiler…

Ya diğerleri?

Ya tamamen yıkılan apartmanlar…

Sönen hayatların dişinden/kovuğundan arttırdığı kıymetli eşyalar n'olacak?

Maalesef onlar için yapılacak bi'şi yok…

***

114 İzmirli'nin hayatını kaybettiği…

O apartmanların molozları…

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından…

Çok hızlı biçimde belirlenen…

Menemen'de…

İZBETON'A ait bir depolama alanında sahasına...

(Bakın burası önemli…)

Apartman isimlerine göre boşaltıldı; özenle korunuyor…

Buraya depremzedeler dahil, kimseler giremiyor…

Ayrıca…

İzmir Emniyet Müdürlüğü de…

Bölgenin güvenliğini 24 saat sağlıyor…

Ancak…

Bu molozların ayrışması mümkün mü; işte o belli değil!

***

Bitiriyoruz…

Sararmaya yüz tutmuş nikah fotoğrafları…

Düğün görüntüleri…

El işi göz nuru çeyizler…

En sevilen koltuk…

Evin küçük oğlunun ilk karnesi…

Kapalı balkondaki kanaryanın kafesi…

Üniversite diploması…

Hastaneden beklenen MR çıktıları…

Kimbilir kaç yıllık söz yüzükleri…

Hatıra defterleri…

Evin kızının ilk kırmızı ayakkabıları…

Kötü günler için saklanan birkaç altın…

Biraz kağıt para…

Ve, hiçbir şeyin yerini dolduramayacağı…

Nikah Cüzdanı…

***

Bunlar bi'daha geri gelir mi?

Gelmez…

Tıpkı…

Giden '114 Can' gibi…

Nokta…

Sonsöz: 'Gözyaşının bile görevi varmış; arkadan gelecek gülümseme için temizlik yaparmış! / Hz. Mevlana…'