Şimdi, okumaya başladığınız olay…

Hani, dersiniz ki…

Bir cinayet filminin parçası filan…

Ama, değil…

Aynıyla vaki; yani tamamı gerçek ve giderek de…

Türkiye'de…

'Hayatın İçinden' olmaya başladı…

***

Olayın nerede geçtiği önemli değil!

Adam rençber…

Nikah filan hak getire…

Birlikte yaşadığı kadından üç çocuğu var…

Biri uyuyor…

Biri kucağında, diğeri eteğinde…

Zaten, erken gelişinden belli koca müsveddesinin dellenmesi…

Kapıyı açtığı gibi…

Söylenmeye başlıyor…

Kavga sebebine bak!

'Neden her dakika çıkıyorsun balkona?'

Sözlü tartışma, karşılıklı el-kol hareketlerine…

Az sonra da…

Yumruklaşmaya gidiyor…

Bebekler ağlamaya başlıyor…

Komşular alışık; bu küfür, tekme, tokat seslerine…

Adam masanın üstündeki ekmek bıçağını kaptığında…

Talihsiz kadın başına gelecekleri anlıyor…

Bebekleri halının üzerine bırakırken…

Bıçağın çeliği…

Karnına girip; çıkıyor…

Bir darbe de boğazına…

Oluk gibi kan ağlamaktan katılan çocukların…

Üstüne fışkırıyor…

Manyak, kanlı bıçağı odanın ortasına atıyor…

Kapıyı çarpıp, gidiyor…

Polis, yarım saat sonra katili otobüs durağında…

Üstü başı kan içinde buluyor…

O adam, polise sadece şunu söylüyor:

'Çok kıskanıyordum; o da üstüme geldi!'

***

Memleketin belki de 'en kahreden' tablosu…

Özellikle dün…

'8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ortaya çıktı…

Hem üzdü hem de utandırdı…

Türkiye'nin tarihine geçti…

İnanılacak gibi değil ama gerçek…

2021'in ilk 67 gününde…

Tam 67 kadın…

Kocası… Sevgilisi…

Veya bir akrabası tarafından katledildi…

Ya evde… Ya yatak odasında…

Çoğu kez de…

Fütursuzca, sokak ortasında…

Hiç bir şey yapamamanın çaresizliği içinde…

Vahşeti izleyen vatandaşların…

Ve de…

Ağlamaktan katılan çocuklarının gözleri ününde…

'Kurtarın beni…' diye çığlık atarak…

Bu dünyadan göçtü, gitti…

***

Kadına şiddet ne yazık ki, sona ermiyor…

İstanbul, Ankara, İzmir…

Kadın cinayetlerinde başı çekiyor…

Hatay, Diyarbakır ve Aydın arkadan geliyor…

***

Daha yeni oldu…

TV'deki kaybolan kadınları bulan programı yapanlar…

Neredeyse kıdemli dedektif haline geldi…

Dört buçuk ay önce…

20 yaşında kadın kaybolmuştu Antalya'da…

Bir apartmanın çatı katındaki asansör odasında…

Çürümüş cesedini buldular…

Üstelik cesedi oraya motosikletli bir kurye götürmüştü!

Şeytan'ın aklına gelmez!

Altı kişi gözaltında, hesap veriyor…

***

Peki…

'Kadın Cinayetleri'nin neden sonu gelmiyor?

Tek cevabı var…

Çünkü, 'kurban' yaşamıyor artık…

Kendisini savunacak can'ı uçtu, gidiyor…

O'nu kesip, biçen, kurşunlayan erkek arkadaşı ya da kocası…

Aklına gelen her iftirayı atıyor…

Kravat takıyor…

Beni aşağıladı, diyor…

Cezası hafifliyor; birkaç yıl sonra cemiyetin arasına karışıyor…

Sözüm ona…

Sevdiği kadının ağzını-burnunu kıran ise…

Kısa bir süre sonra serbest kalıyor…

Yaptıkları yanında kar oluyor…

***

İstanbul sözleşmesi diyor ki; fail erkek hiçbir şekilde, gelenek, görenek namus nedenlerine dayanarak bir cinayet işlemeyi meşrulaştıramaz böyle bir argümana başvurduğu zaman asla cezada indirim yapılmaz, tam aksine artırım nedeni olmalı…

Eeee…

Biz n'apıyoruz?

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmayı aklımızdan geçiriyoruz!

***

Bitiriyoruz…

Bi'de çok garip durum var…

Farkında mısınız?

Az buçuk da olsa…

Yakın sürece kadar 'töre, namus, gelenek' cinayetlerinin adresi…

Hep kırsal olarak bilinirdi…

Şimdi…

Bi'türlü önüne geçemediğimiz Kadın Cinayetleri'nin adresi…

Artık kentlerin göbeği…

Sadece geçen yıl (2020) 300 kadının hayatı…

Bildiği, tanıdığı erkeğin ellerinde sona ermiş…

O talihsiz kadınların 30'u İzmirli…

'8 Mart Dünya Günü'nü kutlasak ne yazar?

Kutlamasak ne yazar?

Nokta…

Sonsöz: 'Şiddet sadece vurarak, kırarak değil; yok sayarak, görmezden gelerek de oluyor… / TV'deki Kırmızı Oda'dan unutulmaz replik…'