'Söyleyecek yalan bulamadığı zaman, doğru söyler' sözü ya yalancılar, ya da bilmediği için doğruyu konuşamayanlar için kullanılır. Başbakan Erdoğan, ikinci gruba dahildir. Ekonomi bilgisi Lise seviyesinde kaldığından kendisine verilen belli sayıdaki ekonomik verileri sürekli olarak tekrar eder…
Erdoğan için Ekonomi iki konudan oluşur;
1)IMF'ye olan borç,
2)Merkez Bankası Rezervi,
Bu iki konuyu beraberce inceleyelim;
1)IMF'ye olan borç;
Erdoğan; '2002 yılında IMF'ye olan borcumuz 23,5 Milyar Dolar idi, şimdi
1,7 Milyar Dolar'a düştü, Nisan 2013'te onu da ödeyip, borcumuzu bitireceğiz. Onlar borç yaptı, biz ödedik' der.
Bu rakamlar elbette ki doğrudur. Ama bir ülkenin ekonomik durumunu sadece IMF'ye olan borcun ödenmesi ile ölçebilir miyiz?
Erdoğan'ı IMF'ye ödediği borç için teşekkür ederken kendisinden şu soruların cevabını beklemek en doğal hakkımız değil mi?
2002 yılında, Türkiye'nin iç borcu 92 Milyar Dolar idi,
2010 Yılı sonu ' ' ' 306 Milyar Dolar oldu.
2002 yılında, Türkiye'nin dış borcu 130 Milyar Dolar idi,
2012 Mart , ' ' ' 317 Milyar Dolar oldu.
92 Milyar Dolar + 130 Milyar Dolar= 222 Milyar Dolar (2002 yılında Türkiye'nin toplam borcu)
306 Milyar Dolar+317 Milyar Dolar= 623 Milyar Dolar (10 yıllık AKP İktidarı ve Türkiye'nin borcu)
Şimdi soralım;
Dahi Ekonomist Usta, sağolasınız IMF'ye yaklaşık 22 Milyar Dolar borcumuzu ödediniz ödemesine de, 10 senede Türkiye'nin toplam borcunu
401 Milyar Dolar arttırdınız. Üstelik Cumhuriyetin yaptığı tüm eserleri de sattınız. Satacak bir şey de kalmadı.
Usta bu iş; ' Hanım, evi tefeciye ipotek edip bakkalın borcunu ödedim' diyen garibanın ekonomisine benzedi, ne yapçez şimdi, de bakalım…
2) Merkez Bankası Rezervi;
Erdoğan, 'Bizim dönemimizde Merkez Bankamızın döviz rezervleri 27 Milyar Dolardan 103 Milyar Dolara çıktı, bu ekonomimizin gücüdür' dedi.
Bu rakamlar da elbette ki doğru. Fakat Erdoğan Merkez Bankası rezervlerini 'nakit', istediği zaman kullanabileceği değerler olarak sanıyor!.
Sizlerin de gayet iyi bildiğiniz gibi bu rezervler Merkez Bankası kasasında efektif duran değerler değildir. Rezervler ülkelerin dış borçlarının güvencesidir ve çoğunlukla ülke dışında tutulur.
Ayrıca, 2011 Haziran ayında Döviz ve Altın cinsinden zorunlu karşılıklarının toplam rezervleri oluşturmadaki payı %12'lerde iken 2011 Temmuzunda %16,9'a çıkarılmıştır. 103 Milyar Dolar rezervin %43,4'ü, kabaca 45 Milyar Dolarlık kısmı zorunlu karşılıklardan oluşur. Yani bu 45 Milyar Dolar Bankaların parasıdır. Döviz akışı kesildiği zaman bunlar sahiplerine, bankalara gider…
Yapılan zamlar milleti şaşkına çevirdi. Fakat turp'un büyüğü heybede.
Son zamlara yenileri eklenecek. Sırada Doğalgaz-Elektrik-KDV-ÖTV artışları var.
Gidiş iyi değil. Önümüzdeki günlerde piyasalarda durgunluk çoğalacak. Maliyet enflasyonu sebebiyle fiyatlar artacak. Dalga dalga gelecek zamlar, büyümeyi kalıcı olarak yavaşlatacak, enflasyon yükselecek, işsizlik artacaktır.
Usta, siz iyisi mi konuşmalarınızda ekonomiden bahsetmeyin. Oslo-Barzani-Kardeşlik Projesi-İmam Hatip-Dindar-Kindar'dan bahsedin, şiir okuyun.
Emine Hanım ve Bülent Arınç'ı ağlatın. Bunlar iyi prim yapar…
Kötüye giden ekonominin faturasını Ali Babacan'a yıkın, Kemal Unakıtan gibi onu da atın, yeni bir badem getirin, bir müddet de onunla idare ediverin.
Bu hafta sonu Büyük Kongreniz var. Bendeniz iki konferans için hafta sonu yurt dışında olacağım. Hediyemi önden takdim edeyim.
Değerli dostum E.Erdoğan'dan gelen mesajda, kongrenizde kullanmanız için iki adet slogan hazırlanmış. Yazdırıp kullanın, ikincisini dostunuz Barzani çok beğenecektir;
BİZDE ADALET MÜLKÜN DEĞİL, ZULMÜN TEMELİDİR.
TABURDAN GELENE MÜEBBET-HABURDAN GELENE MUHABBET.