Bu açıklamanın hemen ardından Fethullah Gülen’’in Üniversiteye hazırlık kursları ülkenin dört bir yanında açıldı. Ve bu dershaneler sadece Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakültelerine öğrenci sokmayı hedeflediler, başarılı da oldular. 1980 lerin sonunda bu üniversitelerde kendi görüşlerine uygun yetiştirilmiş gençler ağırlıktaydı.
Bu günde sık sık değindiğim gibi, İçişleri ve Adalet Bakanlığının genç kadroları çok büyük oranda bunların eline geçmiş bulunmaktadır.
İşte örneği, Kırıkkale Valisi.
İşte örneği, Emniyetteki F Tipi yapılanma.
İşte örneği, Ergenekon İddianamesi gibi inanılmaz bir eseri meydana getiren Savcılar.
İşte örneği, Kaçma veya delilleri olanağı bulunmayan insanları yıllardır hapishanelerde çürüten Hakimler.
İşte örneği, Cemaat soruşturması yaptı diye başına gelmedik iş kalmayan Başsavcı Cihaner.
İşte örneği, F Tipi örgütlenmenin iki as elemanını görevden alan Ankara Emniyet Müdürü’’nü tutuklayan yargı mensupları.
Peki bu tutuklama kararını veren kim?
Genelkurmaya ait kozmik büroyu arayıp, 7 gün 7 gece büronun her yerini didik didik eden kişi.
Fakat bu gözüpek Savcılar, 1925’’te Türkiye Musul meselesi ile ilgilenmesin diye İngilizler tarafından örgütlenen(Bu bilgi,İngilizlerin arşiv belgesidir) Kürt isyanının lideri, İngiliz casusu Şeyh Sait’’i anma törenlerini görmüyorlar.
Sabah akşam bazı medya gruplarından yapılan ve yargıya müdahale niteliğindeki yayınları duymuyorlar, okumuyorlar.
Anayasa’’nın 174. Maddesini yok farz eden, orta çağ kalıntısı tarikatları da görmezden geliyorlar.
Kısaca, asli görevlerini unutmuş sadece neferi oldukları bir savaşın mücadelesini veriyorlar.
Bu, devlet gücünün, adli mekanizmaların çok kötü biçimde kullanıldığı bir iç savaş.
Ama unutmayalım ki, hiçbir gece sonsuza kadar sürmez’…