Hababam Sınıfı'nın Mahmut Hocası, Bizim Aile'nin Yaşar Usta'sı Münir Özkul'un İstanbul Teşvikiye Camii'nde yapılan cenaze törenine yüzlerce kişi akın etti...
Büyük usta, birçok filmde birlikte rol aldığı Tarık Akan'ın mezarının da bulunduğu Bakırköy Âsri Mezarlığı'nda toprağa verildi...
Evet...
Buraya kadar hemen hemen hepinizin bildiği bir haberi okudunuz...
Ama bazılarınızın bilmediği önemli bir 'detay' vardı o cenaze töreninde!..
Şimdi ben o 'detay'a sesleniyorum!..
'Detaya nasıl seslenilir?' demeyin...
Bal gibi seslenilir...
Hatta benimki seslenmekten de öte bir şey olacak!..
Bağıracağım...
Hem de büyük bir öfkeyle bağıracağım...
Ha, bu onun umurunda olur mu?
Hiç sanmam...
Ama olsun, ben yine de içimi dökeceğim...
Bak tel maşa 'Eşkıya' efendi...
Bak sahte 'Kabadayı'...
Sen benim gözümde zerre adam değilsin artık...
Çünkü ikinci kez böyle bir vefasızlık yaptın...
İlk vefasızlığın 'Damadımız, Ferid'imiz' Tarık'ımıza idi...
Şimdi de 'Mahmut Hoca'mız, Yaşar Usta'mız' Münir babamıza aynı hareketi çektin ve bu iki güzel insanı son yolculuklarında uğurlamaya gitmedin...
İlkinde dedik ki, 'Yahu hastadır, rahatsızdır gelememiştir...'
Ama Tarık Akan'ın ölümünden iki ay sonra gördük ki, Külliye'deki ödül törenine koşa koşa gitmişsin!..
Hatta bir de plaket çakmışlar sana orda...
O da kesmemiş, Külliye'nin evsahibiyle yanyana oturup dakikalarca hoşbeş etmişsin!..
Tabii ki, gideceksin...
Tabii ki, istediğinle oturacak, istediğinle de sohbet edeceksin...
Hele hele ülkenin en yüksek makamından yapılan bir davete icab etmemek hiç şık olmazdı...
Çok iyi yapmışsın!..
Ammaa...
Madem ki, 'sanatçısın'(!)...
Madem ki, önemli bir şahsiyetsin...
O zaman eylemlerin de, söylemlerin de bir olacak arkadaş!..
Bak ne demişsin mesela o ödül töreninde:
'Hikayeler hayatı nasıl yaşayabiliriz konusunda bize yol göstericilerdir...
Ben canlandırdığım karakterleri İYİYE ve DOĞRUYA hizmet etmesi için özenle seçtim...
Toplumların her zaman BARIŞ içinde yaşayacağına inandım...
Bu ödülü toplumsal barışımıza bir katkısı olması umudu ile kabul ediyorum...'
Peki, oldu mu şimdi!..
Hani o HİKÂYELERİ birlikte yaşayıp yaşattığın kişilere karşı sergilediğin(!) pardon 'sergilemediğin' İYİLİK?..
Hani nerde DOĞRULUK?..
Ha, 'Ben onlara kırgındım' ya da 'Küstüm'mü diyeceksin!..
İyi de, o zaman BARIŞ'a ne oldu?..
Yok yok 'Badi Ekrem' çıkar sen o üzerindeki eşofmanları...
Bizim gibilerin gözünde çoktan kovuldun Hababam Sınıfı'ndan...
Sen de, in o uçaktan 'Vecihi'...
Yaşar Usta sana kızı Fikret'i vermemek için boşuna direnmemiş...
Çünkü ne mal olduğunu taa o günlerde anlamış rahmetli!..
Kısacası efendi!..
Sen artık ne 'Bizim Aile'den birisin, ne de 'Gülen Gözler'imizin fer'isin...
Sen şimdi sadece bir DETAY'sın...
Yani eski anlamıyla TEFERRUAT'sın...