Siz bu satırları okurken…
Sandık başına gitmemize…
Parmak hesabı ile…
'48 saat' filan kaldı…
Yat, kalk…
Sabah; oy sırasındayız…
Bu yerel seçim…
Cumhuriyet Tarihi'nin 'belediye başkanı' seçtiği…
Belki de 'en anlamlı' ve 'en unutulmaz' yerel seçimi olacak…
Sadece oy pusulasının boyu ile bile…
Dünya rekoru kırmak üzereyiz…
İlk kez bu yerel seçimde…
'En uzun oy pusulası 97 santimetre'…
İstanbullular'ın kullanacağı o oy pusulasını…
Özenle katlamak bile 5 dakika sürer!
En kısa oy pusulası ise '4.5 santimetre'…
Neden böyle?
Çünkü, neredeyse herkes…
Ya belediye başkanı olmak istiyor…
Ya belediye meclis üyesi…
Veya İl Genel Meclisi üyesi…
Olmadı muhtar…
O da olmazsa…
Muhtar efendinin 'ihtiyar heyeti'nde bi'koltuk kapmak…
En büyük arzu!
Ne demişler?
'Arzular Şelale… Geçebilir misin önüne?'
***
Unutmadan!
Cumhuriyet Tarihi'nde ilk kez…
Bu kadar yoğun…
'Belediye Reisi' olmak için sıraya giren var…
Tam 1.393 (Bin üç yüz doksan üç) belediye için…
Sandık kuruluyor…
***
An itibarıyla…
Türkiye'nin nüfusu '85 milyon 372 bin'…
Kayıtlı seçmen sayısı '61 milyon 441 bin 882'…
Sadece…
'1 milyon 32 bin 610 genç'…
İlk kez oy kullanacak…
Berekete batar mısınız?
34 siyasi partinin adayı yarışacak…
Ülke genelinde 206 binden fazla sandık kuruluyor…
***
Özellikle…
Belli bir yaşın üstünde olanların…
Oy atacağı kabinden…
Beş dakikadan önce çıkarsa…
Gidip yanaklarından öperek kutlayalım…
***
Peki…
Neden ısrarla belediye başkanı ya da…
Belediye meclis üyesi olmak istiyoruz?
Hatta…
İl Genel meclisi üyesi… Veya Muhtar…
Olmak istiyoruz?
Mevcutları…
Yeterli bulmadığımız için mi?
Yoksa…
'Ben de aslanlar gibi başkan olurum!' özgüveni mi?
Belki, hepsi birden?
Çıkın sokağa…
Mahallenizdeki elektrik direklerine…
Esnafın camlarına…
Otobüs durağındaki her köşesi parçalanmış…
Yine de…
Gururla size gülümseyen…
Mahallenizin bir düzenden fazla 'muhtar adayı' afişlerine!
Ha'ni muhtar dediğin…
Mahallenin sevdiği, saygı duyduğu babacan biri'dir di'mi?
Yok artık!
Onların devri sona erdi…
Şimdi…
Elektrik direklerini gencecik 'muhtar adayları'nın…
Erkek / kadın fark etmez…
Film yıldızı gibi…
Rötüşlanmış…
Afişleri süslüyor…
Belediyeler sabahın köründe o afişleri yırtıyor…
Yarım saat sonra…
Muhtar adayı ve ihtiyar heyeti hemen aynı direkleri renklendiriyor…
Çok geriye gitmeyelim…
Beş yıl önceki seçim böyle miydi?
Peki; neden?
***
Çünkü…
Hayat çok pahalı…
Ağız tadıyla geçinmek mümkün değil!
Çünkü…
An itibarıyla…
En yüksek muhtar maaşı '18 bin 500 TL.'
En düşüğü ise…
'17 bin TL.'
Eskilerin dediği gibi…
'Taş atıp da kolun mu yorulacak?'
Üstelik…
Mahalleli, 'Muhtar Ağabey' diye saygı gösteriyor…
Ancaaaak…
Muhtar'ın İhtiyar Heyeti'ne su yok!
Çünkü…
Onlar gönüllü 'kabul' ediliyor…
***
Sözü 'mangır'dan açtık, devam edelim…
Sağlam bir örnek:
Bu yıl (2024) için yazıyorum…
50 bin nüfuslu bir kentin belediye meclis üyesi…
Sadece bir toplantıya katıldığında '864 TL.' huzur hakkı alıyor…
30 toplantıya katıldı diyelim…
Hak ettiği para '26 bin TL.'…
Tabii, dersini çalışmak şartıyla…
Kim istemez meclis üyeliğini?
***
Belediye başkanlarını unutmayalım…
Nüfusu 2 milyondan fazla olan belediyelerde…
Başkanlara verilen (şimdilik) maaş '176 bin 735 TL.'
En yükseği ise; '200 bin TL.'…
En düşük belediye başkan maaşı ise '55 bin TL.'…
(Tabii ki, aylık bunlar…)
***
Gelelelim bu yazının başlığına…
BU SEÇİMİN NEDEN
BUNCA TALİBİ VAR?'
Tek cevabı var:
'Kentin reisini seçtiğimiz için?'
Çünkü…
Seçimi kazanıp da 'reis koltuğu'na oturan kişi…
Küçük yerler için…
Siz…
İsteseniz de istemeseniz de…
Ailenizden biri olacak…
Bu nedenledir ki…
Belediye Reisleri'nin 'açık' unvanı şudur:
'Şehremini'…
Yani; kentin 'emin' insanı!
Her alanda gözünü kapatıp…
Güveneceğin kişi!
Huzur veren… Derdine koşan… Mert… Düzgün… Alicenap…
Bunların hepsi…
Başkanımızın kalp atışlarıyla ilgili…
Ancaaaak…
Hala…
'Bu seçimde neden bu kadar yoğun başkan adayı…'
Var diyorsanız…
Küçük illerde… İlçelerde… Beldelerde…
Hem belediye başkanlığı için…
Hem Meclis Üyeliği için…
Hem de Muhtarlık için…
Böylesi yoğun 'arzu' ve 'istek' ile pek karşılaşmadık…
Tabii ki…
Yukarda saydıklarımız…
Gönül okşayan…
Devlet Baba için görev almak anlamına gelse de…
Enflasyonun zirve yaptığı…
Altın ve dövizin uçtuğu…
Banka faizlerinin kanatlandığı…
Hastanelerde küçücük bir ameliyata…
100 bin TL. fatura kesildiği…
Çocuğuna süt alamayanlara…
Belediyelerin 'babalık' yaptığı…
Semt Pazarı'nda…
Güneş batınca meyve / sebze artıklarını utanarak toplayanların…
'Normal bir Türkiye fotoğrafı' kabul edildiği(!) müddetçe…
Kim istemez ki…
Belediye başkanı…
Meclis Üyesi…
Muhtar…
Olmayı?
***
Bitiriyoruz…
Biraz acıklı oldu ama…
Yerel seçimde…
Neden?
Bu kadar yoğun adayın sahneye çıkmasının(!)…
Bi'sebebi olmalı…
Yoksa…
100 yaşındaki Cumhuriyet…
'Her şeyin para' ile tartıldığı bugünkü ortamda…
Avuç içi kadar bir ilçeye…
60'ya yakın belediye başkan aday adayı…
Başvurur mu?
Hava basmak için mi?
Adlarını yazdırıyorlar…
Adresini bile bilmedikleri…
Siyasi partinin ilçe başkanlığını sora sora bulanlar…
Zevk için mi?
Belediye Başkanı olmaya can atıyorlar?
Sorun onlara!
'Bir belediye başkanın asli görevi nedir?' diye…
O'nu bile anlatabileceklerinden kuşkuluyum…
Yazık… Çok yazık…
Nokta…
Hamiş: 'Kendine güvenen belediye başkanı yeniden aday oldu… Kimi, 'devam' vizesi aldı; kimileri hüsrana uğradı… Bazı belediye reisi koltuklarının yerine bakanlar ve milletvekilleri bile talip oldu… Önemli olan şu: Bu kadar büyük arzuyla belediye başkanı olmak istemenin arkasında yatan gerekçeler neler? Bu nasıl bir aşk?'
Sonsöz: 'Belediyecilik insana dokunmak; insanın kalbine, gönlüne girmektir… / Vahap Seçer - Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı…