Türkiye'de Siyaset çok zor iştir. Siyasette partisinin veya genel başkanının sayesinde bir yere gelen bazı hazımsızlar, kendilerini bir anda 'vazgeçilmez' olarak görmeye başlarlar.
Örneğin, adam İzmir'den Belediye Başkanı Adayı yapılır. O partide bir günlük emeği olmamasına rağmen, çok sayıda insanın emeğini çiğneyerek Belediye Başkanı olur. 5 yıl sefasını sürer, bir gün olsun partisine uğramaz, hiçbir siyasi etkinliğe katılmaz. Bununla da yetinmez, bu kez Büyükşehir'e aday olur.
Ne Büyükşehir'e ne de başka bir yere aday gösterilmeyince, kızar-küser- istifa eder, utanmasını tamamen kaybetti ise, gider başka bir partiden aday olur.
Bu sepet bilmez ki, 'mezarlıklar, kendini vazgeçilmez olarak görenlerle doludur.'
Örneğin, adam İzmir'den Belediye Başkanı Adayı yapılır. O partide bir günlük emeği olmamasına rağmen, çok sayıda insanın emeğini çiğneyerek Belediye Başkanı olur. 5 yıl sefasını sürer, bir gün olsun partisine uğramaz, hiçbir siyasi etkinliğe katılmaz. Bununla da yetinmez, bu kez Büyükşehir'e aday olur.
Ne Büyükşehir'e ne de başka bir yere aday gösterilmeyince, kızar-küser- istifa eder, utanmasını tamamen kaybetti ise, gider başka bir partiden aday olur.
Bu sepet bilmez ki, 'mezarlıklar, kendini vazgeçilmez olarak görenlerle doludur.'
Türkiye'deki Siyasi Partilerde 'parti içi demokrasi' olmadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Bizdeki siyasi sistemde Genel Başkan 'Kral', parti üst yönetimi ise 'Vezirlerden' oluşur. Bu yapıyı beğenmez, değiştirmek için mücadele edersiniz, fikir üretirsiniz, çabalarsınız bunların tümüne saygı duyulur.
Ama bunları bile-bile aday olur ve kendi kaderinizi, kendi rızanızla partinin üst yönetimine bırakırsanız, sonucuna da paşa-paşa razı olacaksınız.
'Ben aday gösterilirsem Genel Merkez iyi, ben aday gösterilmezsem tu kaka!' Böyle ikiyüzlülük olur mu? Partisini, kişisel çıkarı için terk eden kişinin b.kunda boncuk mu var ki, tekrar aday gösterilsin!
Kendine güvenen, gerçekten halkın sevgisinin kendisinde toplanacağını iddia eden varsa, meydan ona sonuna kadar açık.
Bağımsız aday olsun, ne kadar sevildiğini kendi de görsün, biz de görelim!
Ama bunları bile-bile aday olur ve kendi kaderinizi, kendi rızanızla partinin üst yönetimine bırakırsanız, sonucuna da paşa-paşa razı olacaksınız.
'Ben aday gösterilirsem Genel Merkez iyi, ben aday gösterilmezsem tu kaka!' Böyle ikiyüzlülük olur mu? Partisini, kişisel çıkarı için terk eden kişinin b.kunda boncuk mu var ki, tekrar aday gösterilsin!
Kendine güvenen, gerçekten halkın sevgisinin kendisinde toplanacağını iddia eden varsa, meydan ona sonuna kadar açık.
Bağımsız aday olsun, ne kadar sevildiğini kendi de görsün, biz de görelim!
30 Mart'ta yapılacak seçimlerin sadece 'Yerel Yönetim Seçimi' olmadığı, Türkiye'nin kader seçimi olduğu, ülkesini seven her Türk Vatandaşının bildiği bir gerçektir. Bu seçim sonucunda Tayyip Bey oyunu muhafaza ederse, kesin olarak rejim değişikliğine gidecektir.
Bunun için yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet- oy çalma-oy aktarma- mükerrer oy kullanma dahil her türlü kanunsuzluğu kullanacaktır.
Bu sapık düşüncenin karşısında, Türk Milleti olarak bizim tek gücümüz bölünmemek, demokratik rejimi yaşatacak yere destek vermek, mutlaka sandığa gitmek, çevremizi de sandığa götürüp oy kullandırmaktır.
Bunun için yolsuzluk-hırsızlık-rüşvet- oy çalma-oy aktarma- mükerrer oy kullanma dahil her türlü kanunsuzluğu kullanacaktır.
Bu sapık düşüncenin karşısında, Türk Milleti olarak bizim tek gücümüz bölünmemek, demokratik rejimi yaşatacak yere destek vermek, mutlaka sandığa gitmek, çevremizi de sandığa götürüp oy kullandırmaktır.
Bu gerçeği göremeyip, kendi aday yapılmadı diye, Türk Milletinin demokrasi mücadelesine darbe vuracak kişiler zavallıdırlar ve iyi ki aday yapılmamışlar.
'Ehemmi Mühime tercih etmek' diye güzel bir sözümüz vardır. Çok önemli olanı, diğer önemli olanlara tercih etmek, anlamında kullanılır.
Bugün için 'Ehem' Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğü ve Türk Demokrasisinin korunmasıdır.
Kimsenin Belediye Başkanı olup-olmaması, aday gösterilip- gösterilmemesi bu yüce görevin önüne geçemez. Bu davaya zarar verecek olanlar, yarın 'Demokrasi Haini' olarak anılacaklardır.
Bugün için 'Ehem' Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğü ve Türk Demokrasisinin korunmasıdır.
Kimsenin Belediye Başkanı olup-olmaması, aday gösterilip- gösterilmemesi bu yüce görevin önüne geçemez. Bu davaya zarar verecek olanlar, yarın 'Demokrasi Haini' olarak anılacaklardır.
Not;
Parti içi demokrasinin işlediği, çağdaş-katılımcı bir siyasi parti nasıl olunur, sorusunun yanıtı için şunları söylemek isterim.
Bu konuda çok araştırma yaptım. Avrupa'daki bazı ülkelerdeki siyasi yapıları da inceledim.
2001 ve 2004 yılında 'Türkiye'de Sistem Sorunu' konulu iki kitap yazdım.
Düşüncelerimi ve önerilerimi 'Yasa Teklifi' haline getirip TBMM' ye sundum. Merak edenler bu kaynaklarda inceleme yapabilirler.
30 Mart'tan sonra bu konuda tekrar yazmayı düşünüyorum.
Fakat şimdi zamanı değil. Şimdi ehemmi mühime tercih etme zamanı.
Hepimiz için çalışma zamanı. Kolay gelsin…
Parti içi demokrasinin işlediği, çağdaş-katılımcı bir siyasi parti nasıl olunur, sorusunun yanıtı için şunları söylemek isterim.
Bu konuda çok araştırma yaptım. Avrupa'daki bazı ülkelerdeki siyasi yapıları da inceledim.
2001 ve 2004 yılında 'Türkiye'de Sistem Sorunu' konulu iki kitap yazdım.
Düşüncelerimi ve önerilerimi 'Yasa Teklifi' haline getirip TBMM' ye sundum. Merak edenler bu kaynaklarda inceleme yapabilirler.
30 Mart'tan sonra bu konuda tekrar yazmayı düşünüyorum.
Fakat şimdi zamanı değil. Şimdi ehemmi mühime tercih etme zamanı.
Hepimiz için çalışma zamanı. Kolay gelsin…