Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi

EGEDESONSÖZ -  İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, Selçuk'ta en büyüğü 5 yaşında 5 çocuğun yanarak öldüğü olayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. SONSÖZ TV'de Gazeteci yazar Muhittin Akbel'in bu konuyla ilgili sorularına yanıt veren Başkan Yılmaz, kamunun bu işten baştan sona sorumlu olduğuna vurgu yaparak, devletin, anne vermek istemese bile o kötü şartlarda yaşayan çocukları koruma altına alması gerektiğini söyledi, "Devlet, müdahale hakkını kullanmadı" dedi.

KOŞULLAR, ÇOCUKLARIN YÜKSEK MENFAATLERİNE AYKIRIYSA, SÖZ DEVLETİNDİR
Babanın cezaevinde olduğu, annenin hurda toplamak için evden çıktığı ve elektrikli sobanın devrilmesi sonucu çıkan yangında 5 masum yavrunun yanarak hayatlarını kaybettiğini anlatan İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, bu olayla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Anne ne derse desin, o kötü yaşam şartları tespit edildiğinde, yasalarımız devletin o çocukları kendi himayesi altına almasına izin veriyor. Orada elbette çocukların yüksek menfaatlerinin korunması gerekir. Evet; babanın hapiste olduğu konusunda bir bilgi var. Annenin de geçimini sağlamak için hurda topladığı bilgisi de var. Evde en büyüğü 5 yaşında 5 çocuk var. Elektrik sobasının devrilmesiyle çıkan bir yangın ve yanarak ölen 5 çocuk var. En acı veren ölümlerden biri. Burada kamunun sorumluluğu var mı? Bence var! Yasal düzenleme buna da imkan veriyor. Eğer bu çocukların yaşadıkları koşullar, çocukların yüksek menfaatlerine aykırıysa, bu çocuklar sık sık yalnız kalıyorlarsa, 18 defa gidip bu durumu görüp yargıya müracaat etme hakkı vardır devletin… Bu yolun denenmiş olması gerekirdi. Maalesef bu yola başvurulmamış. O çocukları almaları, ilgili yerlerde muhafaza etmeleri gerekirdi.  Neden yapılmadığını, yapılacak soruşturmada öğreneceğiz. "

O AİLENİN DRAMINI YAŞAYAN BİNLERCE AİLE VAR

"Anneye de yardımcı olmak gerekirdi" diyen Başkan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Annenin, çocuklarımı alırsanız, kendime zarar veririm, dediği konuşuluyor. Anne kendime zarar veririm dedi de, çocuklar zarar görmedi mi bundan? Anne bunu neden söyledi, hiç araştırıldı mı? Ona da yardımcı olmak gerekirdi. Eşi cezaevinde olan, 5 çocuğuna bakmak zorunda bırakılan bir anneden bahsediyoruz. Onun için de önlemler alınabilirdi. 5 canın hesabını kim verecek şimdi? Devletin, bu konuda müdahale etme hakkı var. Bu aileye, sağlıklı bir yaşam ortamı hazırlanabilirdi pekala. Fakat siz bu ülkenin insanını yoksulluğa mahkum ederseniz, böyle sonuçlarla karşılaşırsınız. Bu aile gibi ülkemizde kim bilir kaç aile var. Yüzlerce, binlerce aile var. Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren binlerce insan var. Tabii ki o alanlar açılmalı. Ama biz sosyal hukuk devleti değiliz ki artık! Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti! Bunlardan hangisi var? Çocuklar açısından yapılması gereken o kadar çok şey varken, bunları yapmamak, sosyal devlet olmaktan uzaklaştığımızın bir göstergesidir zaten. 15 yıl önce 500 bin fakirimiz vardı, bugün 5,5 milyon oldu. Bununla övünüyoruz; 5,5 milyon insana yardım yapıyoruz, diye! 5,5 milyon insanı fakirleştirdik deyip de utanmıyorlar bunu söylerlerken! İş yok, istihdam yok, katma değer yok, üretim yok, tarım yok. Eğitim, sağlık, hukuk bitmiş zaten. Bu üçünü yok ettiğinizde zaten ülke bu hale bir şekilde gelir. Selçuk’ta yaşanan faciada kamunun sorumluluğu baştan sona var; siyasal iktidardan, uygulayıcılara kadar… Atanmış memurlar var orada. Asıl sorumluluk, sarayı o sözleri söyleyen, o kanunları çıkaran, o uygulamayı ne yazık ki göz göre göre farklı alanlara taşıyan zihniyettir. Ben böyle düşünüyorum."