Sanki biri veya birileri bunları sıkıştırıyor, arada bir fırça atıyor;
’“Haydi kardeşim, benim acelem var, kamuoyum bastırıyor, benim süratle Irak’’tan çekilmem gerek. Bak, Avrupa’’nın hiçbir yerinde bulunmayan, dünyanın en geniş pistli havaalanını Kuzey Irak’’a yaptım. B-1 bombardıman uçakları bile rahatça inebilir. İsrail ile birlikte acil olarak yapmamız gereken işler bekliyor. Sen daha ’“Demokratik Özerkliği’” bile kabul edemedin. Referandum’’dan sonra diyorsun ama, referandum da beklediğimiz gibi gitmiyor. Türk Milleti uyanıyor gibi. Sana son kıyağımızı da yapıyoruz, PKK’’ya talimat verdik, kandil dağına ’“Referanduma kadar kapalıyız’” levhasını astılar. Ya elini çabuk tut, ya da!...’”
Bunlar da, krizi tutmuş tutaraklılar gibi atıyorlar kendilerini meydanlara, ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor;
Bu ülkenin Başbakanı meydanda binlerce kişiye, üç beş oy uğruna şunları söyleyebiliyor: ’“Vergi vermediler diye Dersim’’in köylerini kim bombaladı?Zamanın, o zaman ki Cumhurbaşkanı’’nın emriyle’… Kimdi?İsmet İnönü CHP’’nin başındaydı. Yani CHP bombaladı.’”
Tarihimizle uzaktan yakından ilgisi olmayan Bakatoğlu Tayyip Bey, Dersim üzerinden, Cumhuriyet dönemi Kürt isyanlarının tümünü, İngilizlerle işbirliği yapıp Kerkük ve Musul’’u kaybetmemize neden olanlar da dahil tamamını haklı görüyor, ve Cumhuriyet dönemini Atatürk’’ü, İnönü’’yü, Celal Bayar’’ı suçluyor ve ne yaptığını bilmeden olsa gerek açıkça Cumhuriyetin kurucularına hakaret ediyor ve suç işliyordu.
Şimdi bir an duralım; Bakatoğlu Tayyip Bey’’in bu sözlerini dinleyen ve şu an dağlarda vatan savunması için terör örgütü ile çarpışan komutanlar, Mehmetçikler ’“neler oluyor, biz teröristi, bölücüyü yanlış yerde mi arıyoruz’” diye düşünmezler mi?
Peki, Bakatoğlu Tayyip Bey’’in bu söylemi, ’“Demokratik- Özerk Federasyon’” isteyen PKK’’nın talepleriyle bire bir örtüşmüyor mu?Bu tip ’“bölücü’” söylemler başkaları tarafından yapılırsa, Başbakan hakkında dava açmayan Cumhuriyetin Savcıları nasıl ve hangi gerekçe ile dava açabilecekler?
Bu sözleri anne tarafından Gürcü Yahudi’’si, baba tarafından Rum çocuğu olan biri söyler mi bilemem? Ama Türkiye’’nin ekmeğini yiyip, suyunu içen, Laik Cumhuriyet ve demokrasi sayesinde bir yerlere gelen bir Türk çocuğunun söylemesi mümkün değildir.
Yazıklar olsun...
Not:Bakatoğlu; Ergun Poyraz’’ın yazdığına göre, Tayyip Bey’’in dedelerinin ’“Erdoğan’” dan önceki soyadları imiş ve ’“İsyancı’” anlamına gelirmiş. Dedeleri dönemin valisine karşı isyan edenlerin arasına karışmışlar. Bakatoğlu soyadı, oradan kalmış. Hükümet bu isyan karşısında bir gemi göndermiş. Gemi ’“kurusıkı’” birkaç top mermisi atınca tüm isyancılar teslim olmuş, aman dilemişler, devlet de bu ’“cesur yürekleri’” affetmiş. Tayyip Bey’’in asker sevgisinin altında kim bilir hangi olaylar var, bilemeyiz ki?
Gelelim Eskort uzmanı Bakan’’ın söylediklerine;
’“Ama bu paketin içeriğini okuduktan sonra bu pakete hayır diyenin ya aklında zoru vardır, ya da vatan sevgisiyle ilgili bir sıkıntısı vardır.’”
Bu adam birde ’“Baş Müzakere’”cimiz. Üsluba bakın. Tam da ’“üfür üfür ipe diz’” cinsinden!...
Ben 12 Eylül referandumunda ’“hayır’” oyu vereceğim, ayrıca hayır oyu çıkması için de elimden geldiğince çalışıyorum.
Şimdi ben, eskortçu ve baş müzakereci bakanın dediği, ya aklından zoru olan, ya da vatan sevgisi ile ilgili sıkıntısı olanlardan biriyim. Daha açık bir ifadeyle Cumhuriyet Hükümetinin bir Bakanı bana ve benim gibi düşünen milyonlarca vatandaşına ya ’“akıl hastası’”, ya da ’“hain’” diyor, öyle mi?
Bana böyle hakaret eden bakanı mahkemeye verip, cezalandırılmasını istemem benim en doğal ve yasal hakkımdır, bunun bilincindeyim. Ama şunu da çok iyi biliyorum. Bu kişinin ’“dokunulmazlığı’” var ve maalesef bu tip davalar bizde çok uzun zaman alıyor.
Bu yüzden ben izninizle ve tüm Beyefendiliğimle bana hakaret eden bu kişiye cevabımı vereyim, isterse o beni mahkemeye versin;
-Bana aklından zoru var diyen eskortçuya; ’“Benim aklımın zekatı yani kırkta biri sizde olsa, inanın siz bugün Başbakandınız, Bakan Bey’…
-Benim vatan sevgimden şüphe edecek adamım makamı ne olursa olsun alnını karışlarım ve ilk gördüğüm yerde suratına söyleyip, öyle yaparım..
Herkes haddini bilecek, üslubuna dikkat edecek. Hele önceki işi, Amerika’’ya giden işadamlarına ’“eskortluk’” yapmak olan ve kırmızı pasaportlu eşi bir defada 80 çift ayakkabıyı gümrüksüz getiren biri iki defa dikkat edecek. Etmezse ne mi olur? Öyle bir eder ki, inanın kendi bile şaşırır.Hele bir 13 Eylül’’ü görelim, gerisi nasılsa gelir’…
Not:Eskort: Refakat etmek anlamında, Fransızca bir söz!..