Aşk, birbirine bakmak değildir…
Aşk, birlikte aynı yöne bakabilmektir…
Onlar…
Tam 60 yıl aynı yastığa baş koydular…
Elleri hiç birbirinden ayrılmadı…
Hem birbirlerine baktılar…
Hem aynı yöne baktılar…
***
Biri diğerinden ayrı 14 yıl daha fazla yaşadı…
Nasıl yaşadı?
Hep O'nu düşünürek…
Sağ olsaydı, böyle yapardı, diyerek…
Şimdi burada olsaydı şöyle söylerdi, diyerek…
Yaşasaydı barışçıl çözüm bulurdu, diyerek…
Demek ki…
Büyük, büyük, büyük aşkları…
Ölüm bile ayırmıyor / ayıramıyor!
***
İçime doğmuş gibi…
Onların iflah olmaz büyük aşlarını…
Dört ay önce…
'Aşk bile ilaç olamıyor artık!' diye yazmışım…
Şimdi yeniden kavuşuyorlar!
Aynı kabirde ebedi yolculukları sürecek…
***
Türkiye'de hiçbir siyasi liderin…
Eşiyle bu kadar çok fotoğrafı yoktur!
Neden?
Çünkü, hiç birbirlerinin elini bırakmamışlar…
Yorulunca…
Hatta, saatlerce…
Fena halde, uykusuz kalınca…
Biri, diğerinin omzunu yastık yapmış; yaslanıvermiş…
Bi'yudum ferahlık için…
Birlikte gözlerini kapatmışlar…
Tavşan uykusuna dalarken…
Ve, birlikte uyanmışlar…
***
Ne güzel söylemişler…
'Büyük aşklar tatlı başlar…' diye…
***
İstanbullu delikanlı, Selanikli kızdan iki yaş küçüktü…
Hiç dert etmediler…
İkisi de Cumhuriyet'in kuruluş yılları çocuklarıydı…
Yolları, İstanbul Robert Kolej'de kesişti…
Delikanlı şair ve gazeteci olmak istiyordu…
Kız da, sevgilisinin annesi gibi bir ressam…
Şu tesadüfe(!) bakar mısınız?
Kız okuldaki bir tiyatro gösterisinin dekorlarını hazırlıyor…
Delikanlı da o gösteride şiir okuyacak…
Eros'un okları, ikisinin kalbini hedefliyor…
O günden sonra…
Dersler dışında birbirlerinden hiç ayrılmıyorlar…
Lise son sınıfta…
İstiklal Caddesi'ndeki tramvayda…
Oğlan dayanamıyor, kızın ellerini tutuyor…
Titreyen sesine engel olmaya çalışarak…
'Benimle evlenir misin?' deyiveriyor…
Delikanlı o sırada 19 yaşında…
Sevgilisi de henüz 21'ine yeni girmiş…
***
Sadece 'kalp pusulası'nın gösterdiği yolda yürüdüler…
Çok zorluklar yaşadılar…
Aşk bir mücadeledir, dediler…
Aşk bir savaştır, dediler…
Aşk büyümektir, dediler…
El ele, omuz omuza verdiler…
Sevgilerini el ele büyütüp, el ele derlediler…
Siyaset'en çok zor günler geçirdiler…
Üstlerine silahlar çevrildi…
İzmir'de suikast girişimine uğradılar…
Taşlandılar…
Sopalandılar…
Ama, ilginçtir…
Yılmadılar…
'Biz mutluyuz, merak etmeyin' dediler…
Gözyaşlarını ise…
Sadece birbirlerine gösterdiler…
***
Bi'düşünün…
Kaç erkek hayat arkadaşı için şu satırları döktürür:
'Birlikte öğrendik seninle…
Avcumuzda yüreği çarpan kuşa sevgiyi…
Elele duyduk kumsalda…
Denizin milyon yılda yonttuğu taşa sevgiyi…'
***
Kaç kadın, siyasi yasaklı kocası için…
Zincirbozan'da…
El ele, başı dik askerlerin arasında yürür?
Kaç kadın…
Eşine politik katkı için ilerde iktidar olacak…
Bir siyasi parti kurar?
İstese milletvekili de olurdu; bakan da…
O koltukların hiçbirine itibar etmedi…
Türk Siyasi Tarihi'ne damgasını vuran…
En önemli kadın figürlerden biri olarak tarihte yerini aldı…
Bu ülkede…
O'nun adıyla anılan kapsamlı bir af bile çıktı…
Cezaevleri boşaldı…
***
Son 48 saattir…
Sosyal Medya'da şu başlık dolaşıyor…
'Bülent'ine Kavuştu…'
Aslında ne kadar duygulu bir milletiz vessalam…
***
Heyecan dozu yüksek…
Acayip bi'aşkla örülmüş…
Siyaset'e tutkuyla bağlı…
Çakıl taşıyla dolu, hatta çoğu kez dikenli yollarda yürüseler de…
Mükemmel bir aşk yaşadılar…
***
Yüzyüze gelemedikleri zamanlarda bile…
Aşklarını satırlara dökerek…
Sevdalarına kilometreleri yakınlaştırdılar…
Aşağıdaki mektup parçacıkları 1982'nin karanlık günlerinden…
BÜLENT ECEVİT:
'O yorgunluğa, o uykusuzluğa, o gıdasızlığa, o gerilime kimse dayanamaz Rahşan'ım… Bunun kimseye yararı da olmaz... Cezaevine girmeden önce bana (Artık koşuşturma) diye çıkıştığını unutma... Kendine de hatırlat… Haydi benim Rahşan'ım… Toparla kendini... Seni dün gördüğüm hale geleceksen, dünyayı kurtarmak benim işime gelmez… Beceremem de zaten... Sevgilerle…'
RAHŞAN ECEVİT:
'Sevgili Bülendim… Çok güzel şeyler yazmışsın… Seninle dertleşmiş kadar oldum… Zaten sorunum da bu... Beraber olmadığımız için günüm sıkıntılar içinde kalıyor… Sen olmayınca patlayacak gibi oluyorum bazen... Seni çok seviyorum ve seninle birlikte olmak istiyorum... Ama seni de üzüyorum…'
Bugün…
Birbirlerine böyle seslenen sevgililer kaldı mı?
Varsa eğer…
Aşk, neden artık her şeyin ilacı olamıyor?
***
Bitiriyoruz…
97 yaşında hayata veda eden Rahşan Ecevit'in…
En büyük arzusu…
Karaoğlan'ı ile…
Aynı kabirde ebedi uykuya dalmaktı…
O da oluyor…
Bülent Ecevit ile Rahşan Ecevit…
İnancımıza göre…
Mahşer'de buluşuyorlar…
Nokta…
Sonsöz: 'Hayatta en zor olan şey, gerçek aşkı bulmak değildir… Daha da önemlisi onu her zorluğa karşı sürdürebilmektir… / Anonim…'