Türk Silahlı Kuvvetleri, 6 Nisan 2011 Çarşamba günü bir açıklama yaptı. Açıklamada özetle şunlar söyleniyordu;
'Devam eden yargı sürecine müdahale anlamına gelebilecek davranışlardan özellikle kaçınan TSK, yargılamayı etkilemeyecek şekilde, çeşitli defalar açıklamalar yaparak, ilgili makamları bilgilendirerek, yapılan seminerin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, neleri kapsadığını ve kimlerin hangi emirlerle katıldığını tereddüde yer bırakmayacak şekilde izah etmiştir. Benzer hususlar, savcılık makamlarınca görevlendirilen bilirkişi raporlarında da açık bir şekilde yer almaktadır. Hal böyle iken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevli ve emekli 163 personelinin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekilmektedir' denilmektedir…
Aile olarak iki defa Askeri Darbeye tosladık, biri rahmetli babama, diğeri de bana. Herkes bir defa askerlik yapar, ben iki defa. Biri normal 18 aylık Yedek subaylık dönem, diğeri Seferberlik Deneme Tatbikatı için de 20 gün.
Artık iyice anladım, TSK benim yakamı bırakmayacak!...
Başına gelenleri anlamakta güçlük çeken Genelkurmay Başkanına ben emekli bir asker(!) olarak yardımcı olayım. Yalnız bir daha bilgi verirsem, danışma ücretimi isterim. Yok öyle 25 kuruşa bir simit!..
Sayın Genelkurmay Başkanı;
*Silah arkadaşlarınızın başına gelenleri anlamak için öncelikle sizden önceki Genelkurmay Başkanlarını iyice analiz edin ve Askeri Okullarda
'Böyle Komutan Olmayın' adı altında ders olarak okutun. Özellikle Hilmi Hoca ile Tribün Paşasını çok iyi inceleyin.
*Kafanızı iki elinizin arasına alıp, Generalliğe terfi edince, cemaatin bayram ettiği kişileri içinizde nasıl barındırdığınızı iyice bir düşünün.
*TSK olarak kendi tanıtım çalışmalarınızı ve askeri mantığınızı kökten değiştirin. Askere aldığınız eğitimli, mastırlı gençlerden yararlanmayı öğrenin. Onları cahil bir çavuşun emrine verip küfür yemelerini engelleyin. Vatan evlatlarını 'Emir eri' olarak evlerinizde kullanmayın. Kısacası içinizden çıktığınız Türk Milletinin normal insanları gibi yaşayın.
*Her yayınladığınız bildiri, açıklama AKP'ye artı puan getiriyor. Türk Milleti Ordusunu çok sever, fakat kendisine emir verilmesinden hiç hoşlanmaz!.. 'Halkla İlişkiler' , 'İletişim' denen bilimler var. Bunlardan haberiniz yok mu?
*Şimdi, sizin anlama güçlüğünüzü ortadan kaldıracak maddeye gelelim.
Sizin açıklama yaptığınız gün tüm basında, şikayetçi olduğunuz davanın Savcılarının 'Veda' töreninin resimleri vardı. Biri çok ilginçti. O resme iyi bakarsanız, anlama güçlüğünüz tamamen ortadan kalkacaktır. Resimde 4 kişi vardı.
Birincisi; Kamuoyunun Aydın-Çine'deki faaliyetlerinden çok iyi tanıdığı yıllardır bu davaların Savcılığını yapan ve İstanbul Başsavcı Vekilliğine atanan
Zekeriya Öz.
İkincisi; Bu göreve yeni atanan 'Özel Yetkili Savcı' Cihan Kansız.
Üçüncüsü; Kemerinde kocaman bir 'Z' harfi taşıyan Zekeriya Öz'ün tam arkasında yürüyen, 'Özel Yetkili Savcı' Fikret Seçen.
Dördüncüsü; Cemaatin 'Özel Yetkili Gazetecisi' Bavulcu Mehmet Baransu…
Paşam, bu resmi büyütüp, terfi ve Ordu'dan uzaklaştırma kararlarını verdiğiniz Yüksek Askeri Şura toplantılarını yaptığınız salona asın, herkes görsün. Neden mi? Anlatayım;
Benim Askeri Darbe dönemleri haricinde Savcılarla, Mahkemelerle hiç işim olmadı. İki yıldır yazdığım yazılar sebebiyle ise, zamanımın çoğu Mahkemelerde geçiyor. Bir kere olsun beni herhangi bir Savcı ne karşıladı, ne uğurladı, ne resim çektirdi, ne de benimle Adliye bahçesinde yürüdü!.. Beni bırakalım, siz o Adliye'ye ziyarete gidin, belki bir tane Savcı sizi karşılar ve uğurlar. Ama bu Savcı kesinlikle 'Özel Yetkili' bir Savcı olmayacaktır.
Mehmet Baransu isimli özel yetkili ve bavullu gazetecideki forsu ve itibarı görüyor musunuz? Cemaatin ve Taraf'ın 'Özel Yetkili Gazetecisi' Bavulcu Mehmet Baransu'ya gösterilen bu itibarın sahibinin aslında, Eşbaşkan Erdoğan'ın canlı tv yayınında teşekkür ettiği kişi olduğunu anlamadınız mı?
Bu resimlere bakan biri, esas devir teslimin, cemaatin kalemşoruna yapıldığı düşüncesine kapılabilir mi?
Bir değil, iki değil, üç tane Savcı, üstelik biri Başsavcı vekili, ikisi 'Özel Yetkili' Savcı beraberce yürüyorlar, tüm Türkiye'ye mesaj verircesine resim çektiriyorlar. Aradan iki gün geçmesine rağmen; 'Bu resimler bizim bilgimiz dışında çekilmiştir. Bizim ne Mehmet Baransu ile ne onun cemaatiyle,
ne de onun bavuluyla bir ilgimiz yoktur'
diye bir açıklama yapmıyorlar.
Yaa paşam, bilmem anlama güçlüğünüzü giderebildim mi? Eğer hala bir sıkıntınız kaldıysa, kendilerine Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Atatürk Devrimlerini koruma görevleri Anayasamızın 174.Maddesi tarafından emredilen, Cumhuriyet Savcılarını ziyaret edip onlara sorabilirsiniz. Bu arada Zekeriya Öz; 'Biz bu işleri yalnız yapmadık. Askeri kesimle beraber yaptık' demişti, bu beraberliği de bizlere anlatırsanız bizim de 'anlama güçlüğümüz' belki ortadan kalkabilir.
Arz ederim Komutanım…(Emekli Teğmen R.S)