Emekli Korgeneral Engin Alan, Türk Ordusunun yetiştirdiği üstün yetenekleri olan bir subaydır.
Bu özellikleri sayesinde Türk Devletine ve Türk Milletine üstün hizmetlerde bulunmuştur. En son olarak da PKK Terör örgütünün başı Abdullah Öcalan takma isimli Artin Agopyan'ı, paketleyip Türkiye'ye getiren ekibin başı idi. Tarih bunları yazacak..
Eşbaşkan Erdoğan Ankara Ticaret Odasında konuşmasının sonunda şunları söyledi;
'Bir ülkenin Başbakanı, soruyorum sizlere Çanakkale'de anma törenine gider de bir Korgeneral orada ayağa kalkmaz mı? Kalkması gerekir, kalkmadığı anda bedelini öder. O ayrı mesele. Zaten bedelini de ödedi. Ama şimdi bakıyorsunuz gideceği yeri o da buldu !..'
İşi gücü bıraktık Eşbaşkan'ın yamuklarını düzeltmeye çalışıyoruz ya, başımızı kaşıyacak vaktimiz yok..
*T.C.Başbakanı, resmi bir tören için bir yere geldiğinde Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı haricindeki herkes ayağa kalkıp kendisine saygı göstermelidir. Başbakanı sevmeyebilirsiniz, fakat 'Başbakanlık Makamına' saygı göstermek zorundasınız. Engin Alan bu tavrıyla yanlış yapmıştır, hatalı davranmıştır.
Devlet tecrübesi görmüş bir Başbakan'ın bu hatalı tavır karşısında yapması gereken hareket şu olmalıydı; Başbakan, Genelkurmay Başkanı'nı arayarak bu saygısızlığın yasalardaki cezasının 24 saat içinde yerine getirilmesi emrini verir ve verdiği emrin takibini yapardı.
Engin Alan yanlış yapmış ve hatalı davranmıştır ama, Eşbaşkan Erdoğan da suç işlemiştir ve bunu kendi ağzıyla ikrar etmiştir.
Eşbaşkan Erdoğan'ın söylediklerinden, şu an Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Engin Alan'ın ve diğerlerinin (Başbakan; 'Gideceği yeri o da buldu' -yani diğerleri gibi- cümlesini kullanmıştır.) tutuklanmaları için bizzat kendisinin talimat verdiği anlaşılmaktadır. Eğer bu doğruysa, devletimizin temel direği olan 'Hukuk Devleti' ilkesinin, Başbakan Erdoğan tarafından çiğnendiğinin açık kanıtıdır. Bu hukuksuzluk bir Anayasa'yı ihlal suçudur, aynı zamanda Ergenekon davasına bakan Savcı ve Hakimlerimizi de töhmet altında bırakmaktadır. Başbakan'ın sözlerinin takibi ve araştırılması başta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olmak üzere, Ergenekon davasına bakan Savcı ve Hakimler için bir onur meselesi olmalıdır…(Var mı böyle yürekli Savcı ?...)
DALAN ;
AKP iktidardan gidince öyle şeyler ortaya çıkacak ki, sadece Türkiye'de yaşayanların değil, dünyada da çok kişinin aklı duracak… Bu kadar da olur mu, bunu da mı duyacaktık, diyeceksiniz..
İnsanların alın teri ve binbir emekle sahip olduğu işletmelerinin, örneğin bir otomotiv fabrikasının veya bir iletişim operatörünün, baskıyla ve tehditle üstelik ücretsiz el değiştirmesi için yapılan baskılar, devletin mali denetim kuruluşlarından bazılarının baskı, korkutma, sindirme amaçlı kullanılması, yine devletin bir kısım güvenlik güçlerinin dinleme, görüntüleme gibi yasadışı faaliyetlerde kullanılması gibi çok sayıda olaylar… Her biri katmerli suç olan bu eylemler için emir verenler, aldıkları kanunsuz emirleri uygulayanlar, hepsi Bağımsız Türk Yargısında hesap verecekler.
İstanbul'da çok önemli yerlerden duyduğum bir olayı Sayın Başbakan'a iletmek istiyorum. Bu olay doğru mu, değil mi? Bu olay için siz talimat verdiniz mi, yoksa cemaat artık sizi dinlemiyor mu?..
Biliyorsunuz Bedrettin Dalan, yurt dışında kaçak olarak yaşıyor. Dalan aynı zamanda çok sayıda okul sahibi. İddia şu; Dalan okullarını cemaate devredecek, karşılığında Türkiye'ye gelecek ve tutuksuz yargılanıp beraat edecek!.. Böyle korkunç bir iddianın gerçek olmamasını diliyorum. Fakat, Eşbaşkan Erdoğan'ın, 'Bana hürmet etmeyen Silivri'ye gider' anlamındaki sözleri benim aklımı karıştırdı. Ne dersiniz Sayın Eşbaşkan-Başbakan?
'Not: Bu İstanbul Belediye Başkanlığı ne ballı bir makammış!. Sıradan bir elektrik mühendisi olan Dalan, trilyonlarca liralık okulların sahibi olabiliyor, hiç çalışmadan yurt dışında en lüks otellerde yılarca kalabiliyor. A.Müfit Gürtuna ise başkanlıktan sonra parti kuruyor, milyonlarca lira harcayabiliyor. RTE ise, kendi ifadesiyle 'yırtık pabuçla' gezerken, başkanlık sonrasında parti kurabiliyor, milyonlarca lira harcayabiliyor. Ne İstanbul'muş be!...'
YALAN:
Mevcut liderler arasında en iyi meydan hatibi Tayyip Erdoğan'dır. Yazılı kağıda bakmadan konuşmak (İrticalen) onun için çok basittir. İmam Hatip'ten beri kürsüye çıktı mı sular seller gibi konuşur. Çok sayıda şiir ezberlemiştir. Bir şiir okur, meydan göz yaşına boğulur!...
Bunlar Eşbaşkan için söylenen övgü dolu sözlerdi. Ama tüm bunların yalan olduğu Antalya mitinginde ortaya çıktı. Eşbaşkan Erdoğan'ın konuşmalarını okuduğu cam bozulunca, civanım delikanlım kalakaldı. Karizma öyle bir çizildi ki, tamirini yapacak usta henüz doğmadı.
'Adamın konuşma problemi varmış, sıkıldığında tekliyor ve kekemeliyormuş. Arkadaşları, ihmal etme bu işin okulu, var git bu dertten kurtul, demişler. O da yola çıkmış. Verilen adrese yaklaştığında bir taksiciye sormuş; Ka ka kardeş, ke ke ke ke me o ku ku ku lu nerde? Taksici adama bakmış ve, yahu birader, ne güzel kekeliyorsun, niçin okula gitmek istiyorsun ? demiş…'
Ne güzel de susabiliyormuşsunuz Sayın Başbakan, cama ne gerek var?...