Ak Parti'nin İzmir'de 6 ilçeyle birlikte 950 bin dolayında oy almasını önemli bir başarı olarak yorumlayan bazı meslektaşlarım, il yönetimine övgüler yağdırıyor.
Oysa rakamlar bunun tersini söylüyor.
2009 yerel seçimlerinde CHP'den Aziz Kocaoğlu yüzde 55 lik bir oranla 1.108.079 oyla rekor kırmıştı. Ak Parti; Taha Aksoy' la girdiği yarışta ise 616.156 oy alabildi. Bu yüzde 30, 7'lik bir orana denk geliyordu.
12 Haziran 2011 Milletvekili Genel Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İzmir'de yüzde 43,8 'le liderliğini korudu. 1.099.478 oy aldı. Ancak Ak Parti oylarında da ciddi bir artış yaşandı. İktidar partisi 7 puanlık bir artışla yüzde 36, 86'yı buldu ve 924.976 rakamına ulaştı.
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde ise, Aziz Kocaoğlu % 49,6 dolayında 1.307.000, Binali Yıldırım yüzde 36 'larda… 950 bin İzmirlinin oyunu alıyor. (Bu rakamlarda çok küçük farklılıklar olabilir. Çünkü resmi veriler daha açıklanmadı.)
Özetle; Ak Parti İzmir'de 2011 yılında aldığı yüzde 36'lık oy oranını ancak koruyabilmiştir.
Bu verilerde 17 Aralık sürecinin etkisi olmadı mı ?
Ak Parti seçmeni ile toplumun önemli bir kısmı 17 Aralık yolsuzluk operasyonlarını 'hükümete karşı siyasi suikast' olarak algıladı. Bunun Türkiye geneline yansıması ise 2 milyon dolayında oy kaybıyla sınırlı kalmıştır. ( Cemaatin oyları bu rakamın içindedir)
O halde…
Türkiye'de bir yatırım ve proje efsanesi olan, ülke siyasetinin iki numaralı ismi Binali Yıldırım'ın oyları nerede?
Bu siyasi tablonun 'sandık performansının' sorgulanması gerekiyor.
Binali Yıldırım'ın İzmir'i çehresini değiştirecek projeleri, 4 milyon vatandaşımıza uygun enstrümanlar kullanılarak ulaştırılamadı. Oldukça klasik, sıradan, heyecansız bir seçim ve propaganda sürecine tanık olduk. Yıldırım'ın kişisel performansıyla, becerisiyle süreç 'idare' edildi.
Binali bey çevresindeki kuşatmayı aşıp gerçek anlamda sokağa inemedi, kendisini ifade edemedi.
Kimse kusura bakmasın….
Binali Yıldırım gibi bir marka, amatör siyasetçilerin potasında eritilmiştir. Bu durumu yok saymak politikanın rekabetçi, yenilikçi ruhuyla örtüşmüyor.
'Efendim 6 ilçede kazanıldı' diyenlerin sesini duyar gibi oluyorum. 6 ilçeyi kazanmayı teselli gibi parti tabanına sunanlar öncelikle Binali Yıldırım'a da haksızlık yapıyorlar.
Çünkü Ak Parti'nin İzmir hedefi büyükşehirdi. Onun için Binali Yıldırım gibi bir değer İstanbul'dan değil, bu kentten aday gösterildi.
CHP ile Ak Parti arasında İzmir'deki fark yüzde 15 dolayındadır. Rakamlara inanıyorsak… bunun siyasetteki gerçek adı da hezimettir.
Meslektaşım Umit Yaldız, son yazılarında Ak Parti'nin İzmir sonuçlarını büyük bir zafer olarak ilan ediyor. İl yönetimine övgüler yağdırıyor. Yüzde 15'lik farkı görmezden gelerek Binali Yıldırım'ın 1 milyon oy almasının şaşkınlığını dillendiriyor.
Birbirinizi alkışlamaktan azcık uzaklaşıp şu tabloyu sorgulayın?
Türkiye'de hangi büyükşehirde Ak Parti 15 puan CHP'nin gerisinde kalmıştır?
Mevcut verilerin masaya yatırılması ve sonuçlarının değerlendirilmesi gerekiyor. '6 ilçe kazandık yada 2011 seçimlerindeki oy oranımızı korduk' tesellisine dayalı algı oluşturmaya çalışanlar cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair öngörüden de yoksundurlar.
İzmir'de tehlike çanları cumhurbaşkanlığı seçimi için çalıyor…
Asıl büyük yarış cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanacak. Ayrıca; o zamana kadar CHP İzmir'de kendisini de siyasetten onaracak ve kopan bütün parçalarını bir araya getirecektir. Binali Yıldırım faktörü olmayacak. CHP, MHP, DSP diğer siyasi gruplar, ulusalcılar Ak Parti'nin adayına karşı ortak hareket edecekler.
Ak Parti'nin İzmir'de çok güçlü bir teşkilat yapısı inşa etmesi gerekiyor.
İzmir milletvekilleri; teşkilatın performansını, manevra kabiliyetini, strateji üretme yeteneğini, takım ruhunu, hedeflenen operasyonları gerçekleştirme becerisini bizzat yaşayarak gördüler, gözlemlediler.
Bu ekibin kazandığı yeni deneyimlerle, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarılı olacağına inanıyorlarsa… bize de süreci izlemek düşer. Yok eğer ortada onlarca soru işaretleri varsa ….ellerini çabuk tutsunlar diyorum.
Son sözümüz Orison Swett Marden'den alıntıdır:
'Başarı kişinin başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki farktır' diyor.