Şimdi kalkıp, Yahya Kemal Beyatlı'nın İstanbul için yazdığı o muhteşem şiiri kırparak…
'Sana dün Körfez'den baktım aziz İzmir… / Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul… / Sade bir semtini sevmek bile bir ömre bedel… / Ama şu gökdelenler sana yakışıyor mu?'
Desem, bana kızar mısınız?
Kızarsınız, kızarsınız…
Gökdelenler de çok yakışıyor 'Prenses İzmir'ime…
Ancak…
***
TMMOB'a bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe, İzmir'de dolgu alanlar üzerine çok katlı binalar yapıldığını iddia ediyor ve diyor ki:
'Eğer siz doğanın yapısına, bilim ve tekniğe karşı yapılar yaparsanız doğa verdiğini geri alır… Çünkü İzmir'de dolgu alanlar üzerine koca koca binalar yapılıyor…'
Amanın, bu ne demek?
Bu şu demek…
Bir kuvvetli deprem yaşarsak eğer, 'Allah hepimizi korusun, amin…' demek…
***
Cemal Gökçe haklı…
Biz, milletçi başımıza kötü bi'şi gelmeden ders alamıyoruz…
Ders almaya başladığımızda da zaten iş işten geçmiş oluyor…
Farkında mısınız?
Bu yıl ne kadar çok deprem yaşadık / yaşıyoruz…
Çanakkale, Manisa, Muğla, Adıyaman beşik gibi sallandı…
Son olarak İzmir sallandı… Hatta sürekli olarak sallandı ve bu sallanma devam edecek gibi görünüyor…
Sonunda, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu öğrendik…
Uzun uzadıya düşünmeye kalksak keçileri kaçıracağız…
Son 100 yıl içinde 110 bin insanımızı toprağa gömmüşüz… 700 bin binamız hasar görmüş ya da yerle bir olmuş…
Bu ne korkunç bilanço!
***
Hele İzmir… Öyle depremler yaşamış ki…
Özellikle üç tanesi tarihin tozlu raflarında… İndireyim onları sizin için…
Tarih; 10 Temmuz 1688… Saat: 11.45… 30 saniye sürüyor İzmir'deki deprem… Deniz karayı yutuyor… (Gölcük'teki gibi…) Beş bin kişi ölüyor… Arkasından önü alınamaz bir yangın, onun arkasından da salgın hastalık…
Tarih; 4 Nisan 1739… Kaç saniye sürdüğü kayıtlarda yok… Gediz'in ağzındaki delta çöküyor… 80 kişi hayatını kaybediyor ama, sağlam ev kalmıyor… İzmir, kışı açıkta geçiriyor…
Tarih; 16 Haziran 1778… Çok kısa sürüyor ama şiddeti büyük… Limandaki gemiler bile zarar görüyor, düşünün artık…
***
Kimse gökdelenlere karşı değil…
Zaten gökdelenin tarihi de bu ülkede o kadar eski de değil… 1960'ta Ankara Kızılay'daki 24 katlı 76 metre boyundaki Emek Han, bizim ilk gökdelenimiz… Sonra, biraz ara… Ama, 2000'den sonra bir 'gökdelen furyası' başlıyor ki, sorma gitsin…
Şu anda…
Türkiye, 70 metreden yüksek 417 bina ile Avrupa'da en fazla gökdelene sahip ülkeler sıralamasının zirvesinde…
Gurur duyalım… Ama, gururlanırken de dikkat edelim…
Çünkü, hatırı sayılır bir iddia var gündemde…
O iddianın sahibi de, İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Gökçe…
…Ve; Cumhuriyet Tarihi'nin 'en acı olayı'nı hatırlatarak, diyor ki:
'17 Ağustos depreminde depremde sadece bir kişi faya düşerek öldü… 20 bin kişi ise yapı stokunun denetimsizliği nedeniyle can verdi... Artık deprem ve fayların tartışmasını bir tarafa bırakmak gerekiyor… Yalnız İstanbul'da değil; İzmir'de de önemli bir deprem bekleniyor… Eğer siz doğanın yapısına karşı, bilim ve tekniğe karşı yapılar yaparsanız doğa verdiğini geri alır… İzmir'de dolgu alanlar üzerine koca koca binalar yapılıyor… Ülkemiz AVM ve gökdelen yapımında ön sırada... Ama sizin yüksek yapı denetlemeniz var mı? Projesinin üretilmesi ve denetlenmesi açısından bu son derece önemli… (Kuvvetli bir depremde bu yapılara ne olacak?) diyorlar… Utanarak söylüyorum; sınayacağız…'
***
Tekrarlamakta yarar var…
Kimse gökdelene karşı değil…
Ancak, dolgu alan üstünde olanlara dikkat!
Bir de…
'Yüksek yapı denetlemeniz var mı?'
Sonsöz: 'Allah korusun, demek kolayımıza geliyor…'