Memleketin tüm siyasi liderlerinin dudağında aynı cümle:

'Kim bir oy fazla getirecek ise…'

***

Bu ne demek?

Adayın sosyal yaşamı şöyleymiş, böyleymiş yok artık!

Zamanında bizdenmiş, sendenmiş yok artık!

Kadın mı olacak, erkek mi olacak yok artık!

AK Parti'nin icadı 'e-temayül' günün kralı…

Çünkü örgütün sesi…

Neredeyse her gün yapılan kamuoyu araştırmaları…

Eleğin üstünde kalacak adaylarının…

Belirlenmesini sağlıyor, işleri kolaylaştırıyor…

***

İşte onlardan biri…

Uzanıyoruz…

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk turizm başkenti…

Kuşadası'na…

***

Doğma, büyüme Adalı…

Bugün 59 yaşında…

Tanınmış bir aileden geliyor…

Liseden sonra Buca Eğitim Enstitüsü'nü kazandı, gitmedi…

'Turizmci' olmayı kafasına koymuştu…

Dediğini de yaptı…

Halı, kuyum ve hediyelik eşyada 'zirve' isim oldu…

Ama siyaseti hiç boşlamadı!

Tam 40 yıl önce…

Yani 1978 yılında CHP Gençlik Kolları'nda üye oldu…

Hem SHP'de hem CHP'de ilçe başkanlığı koltuğuna oturdu…

Belediye meclis üyeliği yaptı…

Takvimler 2004'ü gösterirken…

'Tamam zamanı geldi…' dedi…

Kuşadası Belediye Başkanlığı'na aday oldu…

AK Parti henüz iki yaşındaydı…

O heyecanla AK Parti adayı Fuat Akdoğan ipi göğüsledi…

Kahramanımız da…

O sandıktan üçüncü çıktı…

Dert etmedi…

Partisine gönülden inanıyordu…

2009 seçimlerinde bir kez daha CHP'nin adayı oldu…

Yüzde 36 ile Ada'nın başkanı oldu, muradına erdi…

Çok çalıştı, Ada'nın kalbine yerleşti…

2014 seçimleri geldiğinde…

Turizm başkentinin O'na teveccühü %60'lara ulaşmıştı…

Herkes CHP'nin O'nu yine aday göstereceğine emindi…

Olmadı…

Kılıçdaroğlu, bugünkü başkan Özer Kayalı'yı işaret etti…

Aydın'ı yöneten 'Topuklu Efe' de bu tercihe razı oldu…

Hiç sesini çıkarmadı…

Sustu, 'Partimin takdiridir!' dedi, köşesine çekildi…

Beş yıl içinde…

Aydın'ın Reisi Çerçioğlu ile Ada'nın Reisi Kayalı'nın…

Yıldızları hiç barışmadı…

Olan Kuşadası'na oldu…

***

Baktı, işler böyle yürümeyecek…

Geçen ay…

'Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız' dedi…

Radikal bir karar ile…

40 yıldır yakasında taşıdığı Altıok'lu rozeti çıkardı…

CHP'den istifa etti…

Veda ederken de…

'40 yılın emeği ve inancını geleceğe taşımak arzusuyla partimden istifa ediyorum…' demeyi ihmal etmedi…

Ve bir şok daha yaşattı Kuşadalılar'a…

Bir ay önce AK Parti saflarına katıldı…

Üstelik miting gibi bir törenle…

Ardından 'tsunami' geldi; AK Parti'den Kuşadası Belediye Başkan adaylığını ilan etti…

Nedenini sordum, dedi ki:

'Karşılıklı samimi sohbetler sonrasında geldiğimiz noktadır bu…'

Israr ettim, 'Kim aracı oldu?' diye…

Anladı, niyetimi, ekledi:

'Halk, vatandaş aracı oldu… Bu kesimin içinde CHP'li insanlar da var…'

Yüreğini deleceğini bilsem de sordum:

'Peki, n'oldu 40 yıllık solculuğunuz?'

Verdiği cevap anlamlıydı:

'Bende değişen bir şey yok ki! Karşı tarafın da bana bakışında bir sıkıntı yok… Karşı taraf bu halkın her şeyi! Beni yakından biliyorlar… Ben dün de Atatürkçüydüm bugün de Atatürkçüyüm… Dün de devletçiydim bugün de devletçiyim… Dün de milletimi seviyordum bugün de seviyorum... Bayrağıma dün da saygı duyuyordum bugün de duyuyorum… Bu noktalarda ne bende bir şey değişti ne de mensubu olduğum AK Parti'de… Kuşadası'nın menfaati için, ben de AK Parti'ye sarıldım, AK Parti de bana sarıldı…'

***

Peki, neden bir kez daha Ada'nın Reisliği'ne soyunmuştu?

Cevap manidar:

'Kuşadası beş yıldır eziyet çekiyor… İlçemde büyük sıkıntı var… Halkla hükümeti buluşturmak lazım…'

***

'40 yıllık bir Solcu, nasıl AK Parti'yi tercih eder?' diyecek oldum; beni susturdu:

'Ben milletvekili adayı değil, yerel siyasetçiyim… Belediye başkanı iken hizmet ettiğim vatandaşın hangi bölgenin insanı olduğuna bakmadım... Hangi dünya görüşüne ve inanca sahip olduğuna bakmadım... Ben herkesi hemşehrim ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüm, hizmet ettim… Kuşadası halkı benim bu anlayışımı çok net biliyor... AK Parti belediye başkanı olarak insani çerçevede aynı şekilde yaklaşacağım... Ama bu sefer Kuşadası halkına daha fazla hizmet edeceğim…'

Bu sefer ben susturdum O'nu ve can alıcı soruyu sordum:

'Aday olursanız, seçimi kazanacağınızdan nasıl bu kadar eminsiniz?'

Cevap, şaşırtıcı ve çok iddialı:

'Bugün 24 Kasım… Bir yere not alın, lütfen... Şu an aday adayıyım… Aday olursam Kuşadası'nda kesinlikle seçimi alacağız... Sağcıyla, solcuyla birleşeceğiz ve biz bu seçimi alacağız... Bu bir Esat Altungün sözüdür ve tapu senedidir… Hükümetin desteği arkamızda olacak... Yüzde önemli değil… Bir oy fazlasıyla olsun kazanacağız…'

***

Siyasette iddialı olmak güzel bi'şi… 40 yıllık CHP'li, 'eski tüfek solcu', Esat Altungün hepimizi şaşırtmaya devam eriyor:

'AK Parti hükümetinin imkanlarını destek olarak ilçeme getirmek istiyorum. Vicdanen kendimi görevli hissettim… Bunun nedeni beş yıldır yaşanan hizmetsizlik ve Kuşadası'nda ilçe belediyesi ve Büyükşehir'in birbirine girerek halka eziyet etmesidir… Buna son vermek istiyorum… Ne ben taviz veriyorum ne AK Parti taviz veriyor… Taviz yok; karşılıklı iyi niyet ve iş birliği var…'

Acaba AK Parti rozeti ile Kuşadası'nın Reisi olursa, Kuşadası'nın sosyal yaşamı'nda değişiklik olacak mıydı? İşte, Altungün'ün cevabı:

'Kuşadası'nın sosyal hayatında hiçbir şey değişmez… Hiç kimse böyle bir tereddüt yaşamasın… Bizim zamanımızda barlar kaçta açılıp kapanıyorsa yine öyle olacak… Sosyal yaşantı benim dönemimde asla azalmaz, çoğalır…'

Dayanamadım, son soruyu sordum:

'Yani, benim tanıdığım Esat Başkan, buzlu rakısını restoranda içmeye devam edecek; öyle mi?'

Cevap, sevimli ve net oldu:

'Ben ikram ederim, gelirsen birlikte içeriz!'

***

Aslında, seçim yaklaşırken ilçede AK Parti adına ilginç bir tablo var… Adaylar arasında 14 yıl önce Ada'yı AK Parti belediyeciliği ile tanıştırmış hem Fuat Akdoğan var hem de 40 yıllık CHP'li, bugünün AK Partilisi Esat Altungün

Ne olur dersiniz?

Nokta!

Sonsöz: 'Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin düşersen, şaşmam dersin şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…'