Tarım

ZMO Başkanı Dr. Çakıcı’dan 'Afgan' yorumu: O ücretlerle başka kimse çalışamaz!

Çiftçinin para kazanmadığı için üretimden vazgeçip şehre kaçtığı örneğini veren Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “Bakan Bey'in söylediğine göre, Afgan çobanlar olmasa, tarım ve hayvancılık kalmazmış. Çiftçinin para kazanamadığı yerde tarım işçisi de para kazanamıyor. Önerilen ücretlere ancak Afganlar çalıştırılabilir. Neden onlara muhtaç hale geldik, bunu sorgulamak lazım” dedi

Muhittin AKBEL / EGEDESONSÖZ – Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın 'Afgan çobanlar giderse, tarım ve hayvancılık kalmaz. Limon 1-3 liraya satılıyor diye ağaçta çürüdü' sözleri tartışılıyor. Bu tartışmaya, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı da katıldı.

Tarla bahçe sahibi çiftçinin para kazanamadığı bir süreçte tarım ve hayvancılık yapan işçilerin para kazanma şansının hiç olmadığını belirten Başkan Çakıcı, 'Tarım ve hayvancılık bu hale geldiyse, Afganlara, Suriyelilere muhtaç hale geldiysek, bunu sorgulamak gerek. Demek ki tarım ve hayvancılık, bu duruma gelinceye kadarki süreçte hiçbir çözüm üretilmemiş' ifadesini kullandı.

ÇOK DÜŞÜK ÜCRETLERE ÇALIŞTIRIYORLAR, ADETA BİR KÖLELİK!
Türkiye'de tarım işçiliği probleminin çok uzun zamandır var olduğuna vurgu yapan Başkan Çakıcı, konuyu iki ayrı kategoride değerlendirmek gerektiğini söyledi. Birinci kategoride, tarım ve hayvancılığımızın Afganlara, Suriyelilere muhtaç hale getirilmiş olmasının sorgulanması gerektiğini belirten Başkan Çakıcı, 'Onlar olmasa, ne yapardık acaba?' diye sordu. İkinci kategoride ise 'Neden Afgan çalıştırılıyor? Çünkü çok düşük ücretle çalıştırılıyor! Kölelik gibi bir şey' diyerek işin ücret kısmına dikkat çeken Çakıcı, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Burada sosyal güvence diye bir şey yok zaten. O kadar düşük ücretler karşılığında çalıştırılıyor ki insanlar, buna kölelik demek, hiç de abartılı olmaz. O ücrete, o koşullarda Afganlar dışında kimseyi çalıştıramazsınız! İnsanca bir ücret vermezseniz, orada çalışacak insan bulamazsınız. Eğer Afganlar olmasaydı, yüksek ücretle işçi çalıştırılacaktı, işçi maliyeti ürün maliyetlerine yansıyacaktı. Bakan beyin bu sözlerini, tarımı, hayvancılığı Afgan ve Suriyeli çobanlara, işçilere muhtaç hale getirildiğinin bir itirafı olarak algıladım. Bizim bölgemizde çok sayıda Afgan çoban var, Suriyeli tarım işçisi var. Sanayi sitesine gidin, tahmin edemeyeceğiniz kadar çok Suriyelinin çalıştığını göreceksiniz. Işıkkent semtinde bir yere gittim, sakatat işleyen bir yere, o pis işte 20'den fazla Suriyeli işçinin çalıştığını gördüm. Bunlar, yüksek ücret ödemekten kaçma yöntemidir.'

LİMON TARLADA 3 LİRAYSA, PAZARDA 70 LİRA OLMAZ!
Toprak sahibi çiftçilerin, para kazanamadıkları için çiftçiliği bırakıp şehirde bir fabrikada veya bir başka işte çalışmayı tercih eder hale geldiğini, dolayısıyla çiftçi sayısında azalma olduğunu anlatan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Mülk sahibi çiftçi, çiftçiliği bırakıp kentte yaşamaya başladı. Ucuz Afgan, Suriyeli çalıştırma hevesi yüzünden, tarım ve hayvancılık işini yapması gerekenler de kaçırıldı. Çiftçi para kazanamıyorsa, sıradan bir işçi hiç para kazanamayacak demektir. Afganlar olmasa, ürün toplanamaz, limon ağacında kalır, domates tarlada kalır, deniyor. İşçilik parası, ürünün parasıyla karşılanamadığı için o ürün tarlada, bahçede kalıyor aslında. Limonu tarladan 3 liraya al, pazarda 70 liraya sat, olmaz ki. Bir başka sıkıntı da buradadır. Aracıların yol açtığı bu düzen ortadan kaldırılmalı. Üretimle tezgah arasındaki maliyetleri en aza indirmek lazım. O zaman işçinin de parasını ödersiniz, bahçede, tarlada ürün de kalmaz. Üretilen gıda ürünlerinin çok kısa yoldan çarşıya pazara getirilmesi pekala mümkün, buna kafa yormak lazım. O zaman Afgan çobana da, Suriyeli işçiye de ihtiyaç olmaz. Tarım işçiliği kaçınılmaz bir şey, mutlaka tarım işçiliği olmak zorunda. Bu ücret sorunu, tarımın da dışına çıktı. Hiçbir ülkede 30 bin lira bir mühendise veriyorsunuz, sonra da o mühendisin bir yere gidip tatil yapabildiğini düşünün. 30 bin lira maaş alan mühendisin kaldığı otelde bulaşıkçılık yapan insanın 40 bin, 50 bin lira maaş aldığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu neyi gösteriyor? Bu ülkede üretim yok demektir, mühendise ihtiyaç yok, tüketime ihtiyaç var, demektir. Üretime gerek yok, hizmet sektörü var, demektir. Özetle kendimizi kandırıyoruz.'