Pazar günü yapılan Genel Kurulda Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı için “Diktatör Bozuntusu” dedi.
Başta Başbakan olmak üzere Erdoğan cenahında kim varsa ağır eleştiriler yöneltti Kılıçdaroğlu’na.
Cumhurbaşkanı’da Yüz Bin Liralık tazminat davası açtı.
Ama daha ilginci Ankara Cumhuriyet Başsavclığının soruşturma açması.
Kılıçdaroğlu, Erdoğan için daha önce de aynı kelimeyi kullanmıştı. Emin olmak için Google’da “Diktatör Bozuntusu” kelimelerini arattım tam 329.000 arama sonucu çıktı.
Yine tespit ettiğim kadarıyla ilk defa 2014 yılının Mayıs ayında kullanmış bu tamlamayı.
Üslubun doğruluğuna yanlışlığına takılmayacağım. Siyasetçilerden ve özellikle Erdoğan’dan çok daha ağırlarını duyduk duyuyoruz.
Benim takıldığım şimdiye kadar harekete geçmeyen savcılar neden şimdi harekete geçti? Söylenen suç ise iki sene önce de suçtu. Suç değil ise neden şimdi soruşturma açtınız?
O zaman daha mı bağımsızdı savcılar? Daha mı demokrattılar? Siyasetçinin kürsü dokunulmazlığı daha çok mu saygı görüyordu?
Özel savcılar vardı iki sene öncesine kadar.
Suç uydurmakta mahir. Onların yerini başka savcılar mı aldı yoksa?
Bence savcıların açtığı soruşturmadan bir şey çıkmaz. Olsa olsa suç kabul edilen kelimelerin unutulması yerine çokça tekrarlanmasına zemin hazırlanmış olur ki, bu da umulan menfaatin aksine korunmak istenene zarar verir.
Tazminat davasına gelirsek, Kılıçdaroğlu eğer partinin parasından ödemeyecekse birikime başlasa iyi olur.
Benden tavsiye…..
 
İZMİR BAŞSAVCILIĞINA AÇIK DİLEKÇE
Sayın Başsavcılık;
İzmir Adliyesinin girişlerinde sıkı tedbirler çerçevesinde x-ray cihazları, personel ve avukatlar için çipli kartlarla giriş sistemi uygulanmakta. Uygulansın elbette uygulanması da lazım.
Fakat birde çıkışlara izin veren ancak girişlere izin vermeyen turnikeler var. Bu turnikeler girişe izin vermeyerek girmek isteyenleri ya x-ray a ya da kartlı sisteme yöneltiyor tamam, ancak çıkarken aynı turnikeden geçmek için turnikeyi döndürmek ve dönen turnikeden geçmek gerekiyor. Buda ister istemez beklemeyi, biri geçerken durmayı, özetle tek tek geçişi gerektiriyor.
Yarın Allah korusun, adliyede bir yangın çıkarsa, terör ve benzeri saldırı olursa, deprem olursa, olan felaketten ziyade bu turnikelerden geçmeye çalışan insanlar birbirlerini ezerek öldürürler. Mekke’deki izdihamdan daha korkunç sonuçları olur.
Oysa bu turnikelere gerek yoktur. Görevli polis zaten geçişlere izin vermez.
Bir felakete sebebiyet vermeden lütfen kaldırın şu turnikeleri.
Vebali ve sorumluluğu büyük olur…..
 
 
Ey okuyucu, biliyorum bu şiirden usandınız.
Diyanetin acınası halini gördükten sonra bir diğer İslam Ülkelerine bakıyorum birde bize bırakılan 1923 aydınlığına. Yeniden yayınlıyorum. Ezberlerseniz söz bir daha yayınlamayacağım.     
             
               
                ATATÜRKE SIĞINIRIM
 
Bir milleti görsem zorda
Atatürke sığınırım
Bir garibi görsem darda
Atatürke sığınırım
 
Bir gün korkarsam ölümden
Kaçmak istersem zulümden
Bir şey gelmezse elimden
Atatürke sığınırım
 
Kendini bilmeyen haydut
Heykeline diyor ki put
Aydınlığım elimden tut
Atatürke sığınırım
 
Yaram acırsa derinden
Cehaletin kederinden
Palazlanmış şeyh şerrinden
Atatürke sığınırım
 
Kimler yapa kimler boza
Bitmez bu dert yaza yaza
Rastlar isem bir yobaza
Atatürke sığınırım
 
Sorarlar nedir bu ülkü
Bilmezler ki Atatürk’ü
O Evrende canlı Türkü
Atatürke sığınırım
 
Ülkemde kurulmuş baskı
İnsan olan olmaz askı
Başımızda zafer kaskı
Atatürke sığınırım
 
İnsanlar insana kuldu
Aldı kulu insan kıldı
Bunu yapan hep akıldı
Atatürke sığınırım
 
İnsanoğlu işit dedi
Kadın erkek eşit dedi
Her bireyi reşit dedi
Atatürke sığınırım
 
Atatürk özgür akıldır
Aklın yoksa ona saldır
Ne tabudur ne kutsaldır
Atatürke sığınırım