Çıraklık döneminde gazetecilere aynen şöyle diyordu;
'Kimmiş o Bakan, söyleyin hemen kapının önüne koyayım. Daha önce de yaptım. Milletvekili listelerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.'
'Kimmiş o Bakan, söyleyin hemen kapının önüne koyayım. Daha önce de yaptım. Milletvekili listelerine bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız.'
Erdoğan, istediğim Bakan'ı kapının önüne koyarım diyor ve Bakanlıktan aldıklarını örtülü olarak yolsuzlukla suçluyor, ne mevcut Bakanlardan ne de eski Bakanlardan bir tanesi bile; 'Sayın Başbakan ben sepet miyim, bavul muyum ki beni kapının önüne koyacaksınız. Parti sizin malınız mı ki, adam kovuyorsunuz?'
Veya 'Sayın Başbakan, beni yolsuzlukla suçluyorsunuz. Lütfen ne biliyorsanız açıklayın' diyebildi mi?
Diyemezler, ağızlarını bile açamazlar. Çünkü Başbakan'ın söylediği doğrudur.
Veya 'Sayın Başbakan, beni yolsuzlukla suçluyorsunuz. Lütfen ne biliyorsanız açıklayın' diyebildi mi?
Diyemezler, ağızlarını bile açamazlar. Çünkü Başbakan'ın söylediği doğrudur.
Başbakan, kendisinden habersiz yapılan her 'akçeli' işe çok bozulur. Onun her şeyden haberi olacak, işler kime ve hangi şartlarda verilecek, sadece o bilecek.
Sadece o el sıkışacak, hayır-dua gibi tamamen duygusal işleri o kapacak!
Efendim, 'Başbakan Bakanlarının yolsuzluklarını bildiği halde onları değiştirmekle yetiniyor, hırsızları Yargıya vermeyerek suç işliyor' diyorsanız, haklısınız ama iş yargıya gitse her şey ortaya çıkacak, yer yerinden oynayacak! Bademlerde ibadet açık, kabahat gizli yapılır. Aman kimse duymasın!
Sadece o el sıkışacak, hayır-dua gibi tamamen duygusal işleri o kapacak!
Efendim, 'Başbakan Bakanlarının yolsuzluklarını bildiği halde onları değiştirmekle yetiniyor, hırsızları Yargıya vermeyerek suç işliyor' diyorsanız, haklısınız ama iş yargıya gitse her şey ortaya çıkacak, yer yerinden oynayacak! Bademlerde ibadet açık, kabahat gizli yapılır. Aman kimse duymasın!
Bu dönem, 'benim ustalık dönemim' dedi. Kendi kendini çıraklıktan ustalığa yükseltti! Bir de baktık ki, kabinenin 'Kınalı Bakanını' Allah ne verdiyse, tekme-tokat dövmüş, 'daha da gelme huzura' demiş.
Başbakan'ın kafası bozulduğunda, vatandaşlara küfür ettiğini, miting sırasında mikrofon bozulduğunda, görevliye ana-avrat dümdüz gittiğini, Çankaya'daki biraderine kafa atmasının son anda korumalar tarafından engellendiğini biliyorduk ama Bakan dövdüğünü yeni öğrendik!...
Başbakan'ın kafası bozulduğunda, vatandaşlara küfür ettiğini, miting sırasında mikrofon bozulduğunda, görevliye ana-avrat dümdüz gittiğini, Çankaya'daki biraderine kafa atmasının son anda korumalar tarafından engellendiğini biliyorduk ama Bakan dövdüğünü yeni öğrendik!...
Uçuk Demokratlar ve Diktatörler böyledir.
Bunlara göre her şey onlarla başlar, onlarla biter. Yaşadıkları ve iktidarda kaldıkları sürece, sürekli olarak pohpohlanmak-şımartılmak isterler. Öldükleri
ya da iktidardan devrildikleri anda, bulundukları tepelerden lağım çukuruna atılırlar, yüzlerine bakan olmaz.
Bunlara göre her şey onlarla başlar, onlarla biter. Yaşadıkları ve iktidarda kaldıkları sürece, sürekli olarak pohpohlanmak-şımartılmak isterler. Öldükleri
ya da iktidardan devrildikleri anda, bulundukları tepelerden lağım çukuruna atılırlar, yüzlerine bakan olmaz.
Başbakan Erdoğan'ın 'MİT Müsteşarını, kendi adına özel yetkiyle' görüştürdüğü Cani Öcalan ise hem diktatördür hem de psikopattır. Tarihte Öcalan kadar,
Kürt kökenli insanlarımızı aşağılayan-hor gören biri daha yoktur.
Size, Mahsun Korkmaz Akademisinde 'Önder Apo'nun Çözümlemeleri' adlı dersten (Bu ders notları ciltler halinde TC Devletinin elinde vardır) örnek vermek istiyorum;
'Bana Yoldaş-Arkadaş diyemezsiniz. Önderlik demeyi öğreneceksiniz. Önderliği ben şehit olanlarla kurdum. Sağ olan unsurlar, önderlik kurumunda yer alamazlar. Bu kurum yüce bir kurumdur. Sağ olanların hepsini cüceleştirdim. Kürtlerin içinde yüce kuruma alınacak niteliklere sahip kimse yoktur. Ben göğe çıkarak İsa olmak istiyordum. Baktım normal yoldan olmuyor, göğe çıkmamı istemeyenleri, beni tanrı (!) kabul etmeyenleri, bana tapmayanları öldürdüm. Kalanlara boyun eğdirdim. Zaten kalanlar bir işe yaramıyorlar, çok-çok zavallıdırlar.
Ben her şeyi yoktan var ettim. Ben ölüye can verdim, ben konuşmayanı konuşturdum. Ben göremeyene göz, duyamayana kulak verdim.
Şimdiye dek peygamberlerin birer kitapları vardı. Gerçi kitapsız olanlardan da peygamber çıktı, ama ben hepsini aştım. Şimdi bana tapan, benim peşimden koşan milyonlar var. Müthiş edebiyat yapıyorum. Evet, kişilik çözümlemesi yapıyorum, her kitabım roman gibidir. Yaşar Kemal'in yazdıkları
benim ayetlerimin yanında hiç kalır.'
(Apo'nun Ayetleri- Özgürlüğe Kaçış 'Dilaram'-Sırlar Çözülürken adlı kitaplar.
Ayrıca, MİT ve Genelkurmay İstihbaratın elinde bu konuda yüzlerce görüntü ve belge mevcuttur. Bunları Türk Milletinden niye saklarlar acaba?)
Kürt kökenli insanlarımızı aşağılayan-hor gören biri daha yoktur.
Size, Mahsun Korkmaz Akademisinde 'Önder Apo'nun Çözümlemeleri' adlı dersten (Bu ders notları ciltler halinde TC Devletinin elinde vardır) örnek vermek istiyorum;
'Bana Yoldaş-Arkadaş diyemezsiniz. Önderlik demeyi öğreneceksiniz. Önderliği ben şehit olanlarla kurdum. Sağ olan unsurlar, önderlik kurumunda yer alamazlar. Bu kurum yüce bir kurumdur. Sağ olanların hepsini cüceleştirdim. Kürtlerin içinde yüce kuruma alınacak niteliklere sahip kimse yoktur. Ben göğe çıkarak İsa olmak istiyordum. Baktım normal yoldan olmuyor, göğe çıkmamı istemeyenleri, beni tanrı (!) kabul etmeyenleri, bana tapmayanları öldürdüm. Kalanlara boyun eğdirdim. Zaten kalanlar bir işe yaramıyorlar, çok-çok zavallıdırlar.
Ben her şeyi yoktan var ettim. Ben ölüye can verdim, ben konuşmayanı konuşturdum. Ben göremeyene göz, duyamayana kulak verdim.
Şimdiye dek peygamberlerin birer kitapları vardı. Gerçi kitapsız olanlardan da peygamber çıktı, ama ben hepsini aştım. Şimdi bana tapan, benim peşimden koşan milyonlar var. Müthiş edebiyat yapıyorum. Evet, kişilik çözümlemesi yapıyorum, her kitabım roman gibidir. Yaşar Kemal'in yazdıkları
benim ayetlerimin yanında hiç kalır.'
(Apo'nun Ayetleri- Özgürlüğe Kaçış 'Dilaram'-Sırlar Çözülürken adlı kitaplar.
Ayrıca, MİT ve Genelkurmay İstihbaratın elinde bu konuda yüzlerce görüntü ve belge mevcuttur. Bunları Türk Milletinden niye saklarlar acaba?)
Bu ruh hali içindeki birine, üstelik yıllarca kokain kullanmış birine nasıl oluyor da, Kürt kökenli aydınlar ve zavallı gençler hala tapmaya devam ediyorlar?
Bu sorunun tek cevabı vardır, o da öldürülme korkusudur.
Bu sorunun tek cevabı vardır, o da öldürülme korkusudur.
Biri, demokratik rejimlerde en üst yönetim kademesi olan Bakanlar Kurulunun bir üyesini dövebiliyor ve bu dehşet olay o kurul ve parti tarafından normal karşılanabiliyorsa, diğeri kendini tanrı yerine koyacak kadar uçmuşsa, insan olup ta bunlara tahammül eden- yağ çeken herkese milyarlarca defa yuh olsun.
Haydi şimdi karşılıklı oturup 'Paketlerinizi' birbirinize açın!...
Haydi şimdi karşılıklı oturup 'Paketlerinizi' birbirinize açın!...
Not; Selahattin Demirtaş sözüm sana. Apo dağda iken sen küçük bir bebe idin. İkide bir yanına gidip, sanki bir filozofla konuşmuş gibi bize laf satıyorsun.
Dikkat et, konuştuğun kişi Mehmet Ali Ağca ile aynı zekaya sahip.
Yanına fazla yaklaşma…
Dikkat et, konuştuğun kişi Mehmet Ali Ağca ile aynı zekaya sahip.
Yanına fazla yaklaşma…