Türk futbolunun tecrübeli teknik direktörlerinden Yılmaz Vural, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) özel açıklamalarda bulundu. Galatasaray ve A Milli Futbol Takımı'nın eski futbolcularından Metin Kurt'un adının Yedikule'de yer alan spor tesislerine verilmesinin çok güzel bir düşünce olduğunu dile getiren Yılmaz Vural, “Yıllar sonra böyle bir tesise adının verilmesi çok güzel. Teşekkür ediyorum bu fikri kim çıkardıysa. En azından bu insana küçücükte olsa dünyada durduğu müddetçe adının tekrarlanması imkanını vermiş olduk. O yaptıklarını tekrar düşündürme imkanını bize sunmuş oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclisinde karar almış ve uygulamış. Tebrik ediyorum kendilerini. Görüyorsunuz gençlik var burada. Bu çocuklar büyük bir hayal beklentisiyle buradalar. Böyle bir sahayı sunduğunuz zaman onlarda böyle ortaya çıkabilmiş oluyor. Böyle bir işlevi yerine getirmiş oldu bu yaptığımız aktivite. Sayın hocam burada Mustafa Denizli. Atilla abi burada. Bizler geldik, kulüp başkanı İskender Bey geldi. Burada tekrar şunu hatırladık. Biz gençlere ne vereceğiz, ne vermemiz lazım, onlara imkan sunabiliyor muyuz, onları iyi eğitebilecek ortamlar oluşabiliyor mu ? Bu soru işaretlerini hala çözmüş değiliz" şeklinde konuştu.
'TÜRK FUTBOLU, İKİ TAKIM ARASINDAKİ KAVGAYI İZLİYOR'
Türk futbolunun Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki kavgayı izlediğini belirten tecrübeli teknik adam, “Fenerbahçe ve Galatasaray, 300 milyon Euro gibi bir bütçeyle yarışan takımlar. Dikkat edersen açık ara gittiler. Aşağıdan kimsenin yetişme olasılığı yok. Böyle bir lig sana keyif veriyor mu ? Demek ki bir ekonomik dengesizlik var. Türk futbolu, bu iki takım arasındaki kavgayı izliyor. O bunu yaptı, bu bunu yaptı 'yapı' var falan filan. Sonuç olarak bakıldığında futbol çok ön planda konuşulmuyor. Konuşulan saha dışında ne yapılıyor, ne oluyor. Madem böyle bir şey varsa bunu çözmesi gereken bir kurum var, o da Futbol Federasyonu diye biliyoruz. İkinci bir soru daha Türkiye'de futbolu kim yönetiyor sorusu. Ben 50 seneden daha fazla bu işin içindeyim futbolu kimin yönettiğini hala bilmiyorum. Onun için öncelikle futbol bu soruyu çözmeli. Kimin yöneteceğine karar vermesi lazım. Federasyon mu, kulüpler mi, siyaset mi ? Yani üçü birden olmaz. Bunun kararını verdikten sonra iş kolay olur. Kimle yarışıyoruz biz Avrupa'yla, 5 büyük Avrupa ülkesiyle. Şampiyonlar Ligi'ni bunlar kazanıyor. Diğer kupaların hepsinde bunlar var. Kim bunlar? İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya ve İspanya. Arada Hollanda, Belçika ve Portekiz var. Araya bir Çek Cumhuriyeti girdi. 10'uncu sırada biziz. Bütün bu eksikliğe rağmen 55'e yakın UEFA ülkesi olan bir kuruluşta biz buna rağmen 10'uncu sıradayız. Bu kadar olumsuz şeyleri konuşmamıza rağmen. Enteresan bir şey. Futbol spor falan değil, futbol çok önemli sosyal bir olay. Toplum psikolojini dengeleyen, önemli bir sosyal olay. Biz buna o değeri veremedik maalesef. Hala bunun bir oyun olduğu kanaatindeyiz ve hep bizim kazanmamız gerekir diye düşünüyoruz. Böyle bir şey yok. Futbol felsefesini değiştirmezsek daha çok şey konuşuruz" diye konuştu.
'HAKEMLERİMİZ BU OLUMSUZ GÖRÜNTÜYE MAALESEF ÇÖZÜM BULAMADIĞI İÇİN BAŞKA BİR ÇÖZÜM ARANDI'
Yabancı hakem konusundaki düşüncelerini de paylaşan Yılmaz Vural, “Bu karar niye verildi ? Hakikaten hakemlerimiz iyi maç yönetmiyorlar. Her maçtan sonra maçtan çok hakem konuşuluyor. Onların şartlı davranıldığı düşünülüyor. Bir 'yapı' olduğu söyleniliyor, bu gerçek. Bunları kabullenmek zorundayız. Hakemlerimiz bu olumsuz görüntüye maalesef çözüm bulamadığı için başka bir çözüm arandı ve bir yabancı hakem getirildi. Ondan sonrasıyla ilgili bakalım bu iş nerede devam edecek, ne zaman bitecek. 55 yıl sonra bu karar alındı. Yarım asırdan fazla zaman geçmiş. Düşünülmeden yapıldığı ortada. Diğer takımlarımız da yabancı hakem istiyor, bakalım ne yapacaklar. Bir tane getiriyorsun, öbürünün ondan farkı ne? Adana Demirspor ligde sonuncu sırada o da isteyebilir, lider Galatasaray da isteyebilir. Yok o takım şampiyonluğa oynuyor, öteki de düşmemeye oynuyor. Onun için de çok önemli. Şampiyonluktan daha önemli. Böyle olunca çözümü bulmak çok kolay Türkiye'de. Ben federasyonun yerinde olsam, 'Arkadaşlar böyle bir şey yaptık ama burası Türkiye, bundan vazgeçtik' derim. Konu kapanır. Türkiye'de hiçbir zaman yaptığı davranışları, şartlar mı Türkiye'ye uyacak, Türkiye mi şartlara uyacak mantığı bizde maalesef şartlar Türkiye'ye uyuyor. Türkiye bilime uyan bir ülke değil. Dolayısıyla bu sonuçlar her zaman yaşanacaktır. Bu tartışmalar her zaman olacaktır. Dirayetli bir yönetici çıkıp diyecek ki, bu böyledir kurallaştırdık, kurallara uymayan küçüğü büyüğü yok bu işin herkes için aynı çalışır. Bu mantığa ne zaman geçer, Türk futbolu da o zaman hakemiyle, antrenörüyle, oyuncusuyla ve yöneticisiyle maalesef uymak zorunda kalır. İnsan nasıl idare edilir diye sorarsanız, öyle idare edilen bir varlıktır. Siz insana bir hareket alanı bırakırsanız onları dibine kadar kullanır. Kendi çıkarı için. İnsanın doğasında var bu" ifadelerini kullandı.
BEŞİKTAŞ - GALATASARAY DERBİSİYLE İLGİLİ YORUMU: TÜRKİYE'DE DERBİLER VASAT OYNANAN MAÇLARDAN DAHA KÖTÜ OYUNLA SONUÇLANIYOR, BUNUN DA ONDAN FARKLI OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Milli aranın sonrasında oynanacak Beşiktaş - Galatasaray derbisinde iyi bir oyun beklemediğini dile getiren Yılmaz Vural, sözlerini şöyle noktaladı:
"Beşiktaş için önemli değil, Galatasaray için çok önemli. Beşiktaş büyük bir takımımız. Onların sahasında oynanacak. Türkiye'de derbiler şekil olarak dünyanın en büyük derbisi oluyor. Maç öncesi konuşulması, muhabbeti, hakem seçimi, beklentiler insanlar büyük bir heyecanla stadyuma geliyorlar. Maç bir başlıyor, İngiltere Ligi'nin vasat bir takımının oynandığı maç kalitesiyle oynanmıyor. Herkes beraberliğe oynuyor ve kaybetmemeyi düşünüyor. Taraftarlarda düşün ki Galatasaray-Fenerbahçe maçında beraberliğe kaldıkları için tribüne çağırdılar takımlarını. Memnun kaldılar sonuçtan. Böyle bir derbi var. Bizde şekil olarak hakikaten önemli bir derbi ama içerik olarak derbiler Türkiye Ligi'nin vasat oynanan maçlarından daha kötü oyunla sonuçlanıyor maalesef. Bunun da ondan farklı olacağını düşünmüyorum."