Hürriyet Gazetesinde çıkan habere göre, Öcalan'ın has adamı BDP'li Sırrı Süreyya Önder, İmralı'da Öcalan ile yapılan görüşmeden sonra;
'Sayın Öcalan Fethullah Gülen'e selamlarını gönderdi. Fethullah Gülen'in 'Sulhta hayır vardır' yaklaşımı benim de yaklaşımımdır. Bütün Ortadoğu'daki demokratik bir siyaset ve barış için birlikte çalışabiliriz. Muhterem Fethullah Gülen'e selamlarımı söyleyin. Onu en iyi anlayan benim' dediğini belirtti.
ABD'ye giden Erdoğan, Fethullah Gülen ile görüşmeye Bülent Arınç'ı gönderdi.
Bülent Bey ziyaretten sonra TRT de katıldığı programda, Gülen için
'Siyaset Üstü' deyimini kullandı.
Bülent Bey;
'Hocaefendi bana göre Siyaset Üstü bir insan. Siyasetle ilgisiz değil ama onu bir siyasi partinin dar kalıpları içerisinde veya hükümetin her yaptığına 'a ne güzel' diyecek bir yaratılışta düşünmemek lazım. Bizden daha iyi görebiliyor. Daha iyi değerlendirebiliyor. Türkiye'yi ve dünyayı
çok yakından takip ediyor. Buna bizzat şahit oldum'
ifadelerini kullandı.
Bu iki paragraf iyice okunursa, Türk Demokrasisinin içine düşürüldüğü durum çok iyi anlaşılır.
Başbakan Erdoğan-Yardımcısı Bülent Arınç- Abdullah Öcalan-Fethullah Gülen.
Bu dört isim ve 'Demokrasi.' Demokrasi denilen yönetim şeklinin içinde asla bulunmaması gereken düşüncedeki dört insandan bahsediyoruz. Bu kişiler, inandıkları fikirlerde ısrar ettikleri ve eylemlerine devam ettikleri sürece, bir 'Dikta' rejiminde, bir 'Din Devletinde' elbette ki yer bulabilirler.
Ama evrensel nitelikleri belirlenmiş ve hür dünya tarafından kabul edilmiş olan bir demokraside bu kişilere yer yoktur. Beraberce bakalım;
R.T Erdoğan;
Kendisini 'İstanbul İmamı' ilan eden, 'Demokrasi benim için amaç değil, araçtır' diyen 'Kuvvetler Ayrılığı' prensibini ayak bağı olarak gören, Yargıya dolaylı olarak müdahale etmekten çekinmeyen, kendi siyasi geleceği için eli kanlı teröristlerin serbestçe yurtdışına gitmelerine izin vererek 'Anayasa İhlal Suçu' işleyen, akçeli konularda hakkında ciddi dosyalar bulunan bir kişiyi, Demokratik Rejim içinde nereye oturtacağız?
Bülent Arınç;
Siyasi hayatı boyunca söylediği, yaptığı demokrasiye yakışmayan davranışları bir yana, yurtdışında yaşayan bir 'Cemaat Önderini', 'Türkiye ve Dünya meselelerini bizden daha iyi görebiliyor, değerlendirebiliyor' diyebilen ve Başbakan'ı dahil tüm siyasi kadrosunu ilkokul mezunu bir hocanın bilgisinin altına sokan bir Başbakan Yardımcısı ve Demokrasi.
Abdullah Öcalan;
Uyuşturucu kaçakçısı bu Caniyi Demokratik bir rejimle ilişkilendiren, ondan demokrasi adına yardım isteyen, işbirliği yapan birinin hem aklından hem ahlakından hem de vatan sevgisinden şüphe etmek gerekir.
Fethullah Gülen;
Yıllardır, adım-adım örgütlenerek devleti ele geçirmeye çalışan bir cemaatin önderi. Medya Kuruluşları-Dünyanın her yanındaki eğitim kurumları- Finans Kurumları-Sanayi Yatırımları-Sivil Toplum Kuruluşları ve daha birçok ekonomik değeriyle, milyarlarca dolarlık bir para gücüne sahip biri. Bu gücü nasıl elde ettiğini Türk Milletine hiçbir zaman anlatmaya tenezzül etmemiş, hep gizli kalmayı tercih etmiş Cumhuriyetle, Demokrasi ile kavgası olan biri.
14 yıldır ülkesinden, vatanından ayrı, çan sesleri ve CIA koruması altında yaşamayı tercih etmiş biri.
Bir gün kurulacağını hayal ettiği 'İslam Devleti'ni yönetmek üzere aynen
İmam Humeyni gibi ülkeye gelmeyi düşleyen biri ve Demokrasi!
Bu kişiler ve bunların maşalığını 'ücret' karşılığı yapmakta olan sözüm ona akademisyenler-gazeteciler, demokratik rejimin verdiği serbestlikten yararlanarak demokrasiyi katledip, gönüllerindeki rejimi getirmek için Türk Milletinin kafasını karıştırıyorlar.
Açıkça ve bir kez daha vurgulayalım;
Demokrasi, Halkına saygı duymaktır, onu aldatmamaktır. Açıklık ve Şeffaflıktır. Eşitliktir. Erdemdir. Adalettir, Değerlerinden kopmadan Çağdaşlıktır.
Demokrasi Namustur.
Adam Hırsızsa, şeffaf değilse, aydınlığı değil karanlığı seçiyorsa, insaf ve merhameti yoksa en önemlisi adaleti saptırıyorsa o adam, siyaset üstü-siyaset altı dahil olmak üzere her şey olabilir ama asla Demokrat olamaz.