'19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı' tüm yurtta, yavru vatan Kıbrıs'ta ve dış temsilciliklerimizde(Bağdat ve Şam hariç) yeni, yepyeni bir formatla 'sivilce' kutlandı.
Bu 'sivilce' lafını yanlış anlayıp, anadan üryan bayram yapmışlar diye dedikodu yapanlar çıkabilir, kimse kusura bakmasın, böyle düşünenler iktidarı çekemeyenler ve kıskananlardır…
Ne Şam'ın şekeri, ne de Arabın yüzü deyişinde olduğu gibi, Şam'da bayramı 'sivilce' kutlayamadık, çünkü ortada Büyükelçilik kalmamıştı. Eski dost Esad, yeni düşman Esed olup Obama abinin emrine karşı gelince, Türkiyeli Başbakan sinirlenmiş ve 'kapatın ulan' diyerek Büyükelçiliğimizi kapattırmıştı !...
Bağdat'ta ise, Irak Başbakanı ile Türkiyeli Başbakan ters düştüğü için Büyükelçiliğimiz saldırıya uğramış, bina taşlanmış, cam çerçeve indirilmiş ve bayrağımız yakılmıştı. O sırada dostu Barzani'yi ağırlamakta olan bizimkiler, efendilik yapıp ses çıkarmamışlardı. Yırtılan ne de olsa bayrak denen bir bez parçasıydı, aynen Türk Askerinin başına geçirilen çuval gibi. Sonucunda çuval da bez değil miydi? Büyükelçiliğin bodrum katına sığınan yetkililer; 'Üzgünüz,bayramı sivilce kutlayamadık ama Padişah efendimiz zamanından bize kalan 'matrak' oyununu temsili olarak oynadık. Eee ne de olsa Osmanlıyız yani' dediler…
Sivilce kutlanan 19 Mayıs kutlamaları geçen seneye göre çok farklıydı. Geçen senelerde düşman askeri kılığına giren öğrencilerle, Türk askeri kılığındaki gençler arasında yapılan temsili savaş ve Türk Bayrağına sarılı genç kızımızın kurtarılması gibi törenler tarihin çöp sepetine atılmıştı.
Bu sene hayatın içinden, halkın katılımıyla milletle kucaklaşan törenlere ağırlık verildi ve tüm vatan sathında aynen uygulandı…
Görüntü şöyleydi;
Şanlı Türkiyeli Polisler, Atatürk heykelinin çevresinde çember olmuşlar, kimseyi yanaştırmıyorlar adeta kuş uçurtmuyorlardı.
Sivilce kutlamaya itiraz eden on binlerce insan da, ellerinde çiçekler ve Türk Bayraklarıyla polis çemberini yarıp Atatürk heykeline çiçek bırakmak için çabalıyorlardı. Fonda, Mehter Marşı ortalığı inletiyordu. Halktan, hislenip de gözyaşı dökmeyen taş kalplilere, Polisler biber gazı ikram ederek yardımcı oldu. Kırıkkale'den gelen 'Ravza İlahi Gurubu' , sivilce 19 Mayıs için bestelediği yeni ilahileri okumaya başlayınca, bir yanda Aczimendiler uzun değnekleriyle, diğer yanda Mustazaf-Der üyeleri göbeklerine kadar inen sakalları ve son moda şalvarlarıyla zikre başladılar. Tören alanı panayır yerine dönmüştü ağlayanlar, bağıranlar birbirine karışmıştı. Akşam ise, evlenme çağına gelen 9-14 yaş arasındaki gençler için ücretsiz dini nikah ve düğün törenleri yapılacaktı.
İşte halkın katıldığı sivilce 19 Mayıs kutlamaları böyle olmalıydı. Ortalıkta bir tane bile Türk Askeri görünmedi çünkü Paşa, o gün için tüm izinleri iptal etmişti, kimse kışladan dışarı burnunu bile uzatmayacaktı. Yenilik bu idi, değişim bu idi, gerçek demokrasi bu idi…
Türkiyeli Başbakan Erdoğan, sivilce 19 Mayıs törenleri için kapalı spor salonunu tercih etmişti. 81 il'den gelen 810 gencin katılımıyla yapılan 'şura'yı şereflendirmiş ve sadece o konuşmuştu!.. Zaten demokrasilerde, başkan konuştuktan sonra hangi haddini bilmez konuşmaya cüret edebilirdi ki?
Hiç ağanın sözünün üstüne söz söylenir miydi?
Salona gidilen yollarda 'Fetih Derneği' tarafından asılmış bir bez pankartta yazanlar ise ne kadar çağdaştı;
'Namaz kılan bir toplumun Psikolojiye/ Zekat veren bir toplumun Sosyolojiye' ihtiyacı yoktur… Breh, breh, breh ne laf yahu, üfür üfür ipe diz !...
Türkiyeli Başbakan Erdoğan, konuşmasından sonra danışmanlarını çağırıp şu talimatı verdi;
'Arkadaşlar,her şey güzel oldu. Yalnız salon çok sıcak oluyor. Millet pişik olacak. Seneye kır düğünü gibi, açık havada yapalım, millete de buzlu şerbet ikram edelim. Nasılsa birkaç yıl sonra unutulur bu işler, ne 19 Mayıs kalır, ne
30 Ağustos, ne de 29 Ekim. Bundan sonra her şey sivilce olmalıydı.
Civanım delikanlı, 50 Bin Avro değerindeki kol saatine baktı, epey geç olmuştu.
'Gidelim' dedi ve bayram şerefine sayıları azaltılan, 19 Motosiklet- 19 Zırhlı Oto- 19 Zırhlı Cip- 19 Sinyal Kırıcı- 19 Özel Tim ile karadan, 19 helikopter de havadan olmak üzere kortej gayet sade bir şekilde Dolmabahçe Sarayına doğru gözden kayboldu, gitti…
Not; Erdoğan, Standard& Poor's derecelendirme kuruluşuna bozulunca,
'kendi kuruluşumuzu kurarız' dedi. Kendisinin bir hayranı olarak, birkaç isim önerim olacak. Bizde teklif var, ısrar yok. Seçmesi civanımdan…
'Helal Sayım' – 'Tövbe Derecelendirme' – 'Bizim BİM Derecelendirme'…