Pazartesi günü bir haber kanalında Hürriyet Gazetesinin Ankara temsilcisi Metehan Demir şöyle diyordu; ’“Başbakan verilebilecek en sert cevabı verdi. Sabrımızı zorlamayın, ama biz sabredeceğiz, yalnız sabrın da bir sonu vardır, dedi.’”

Olay şu, Yunan Başbakanı Dadaşlar diyarı Erzurum’’da tüm dünyanın gözü önünde, Başbakan Erdoğan’’ın suratına karşı, ’“Siz Türkler Kıbrıs’’ta işgalcisiniz. Türk Askeri orayı terk etmedikçe sizi AB’’ye almayız’” dedi. Bu tokat gibi sözlere Başbakan Erdoğan’’ın cevabı yukarıda sözleridir!..

Adama sormuşlar; ’“Adın ne?’” , adam; ’“mülayim’” demiş, soruyu soran kişi, adama dikkatlice baktıktan sonra, ’“Mülayimmiş, sert olsan ne yazar!...’” demiş’…
Bu feci olay küçümsenecek, geçiştirilecek basit bir olay değildir. Yunanlı Yorgo kendi vatanımızda, Türk Milletine ve Türk Ordusuna ’“işgalci’” diyecek, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına hakaret edecek ve Türkiye bunu susup, hazmedecek. Dünyanın en geniş mideli insanının dahi kolay kolay hazmedebileceği bir olay değildir.
Devlet adamı olmanın gereği, size emanet edilen Türk Milletinin hakkını cesurca ve diplomatik bir lisanla koruyabilmektir. Böyle olaylar kırk yılda bir olur. Ya ülkenizi korursunuz ve doğru olanı yaparsınız, ya da koruyamazsınız tarihe mahcup kişi olarak geçersiniz’…

Denemesi bedava, önümüzdeki ay, ’“komşularla sıfır problem’” isimli ucube’’nin’” mucidi Türk Dışişleri Bakanı Yunanistan’’ı ziyaret edecek. Yunan Dışişleri Bakanının yanında, Yunan Milletine ve Yunan Ordusuna benzeri sözleri söylesin de neler olacağını beraberce görelim’…

Bu arada, bir dizideki Kanuni Sultan Süleyman’’ın harem hayatının gösterilmesi tarzına kızan Bülent Arınç, Türk Milletine ve Türk Ordusuna yapılan bu hakaretler için ne düşünür acaba?

Efendim, duyamadım, biraz yüksek sesle lütfen’….

Not: Almanya Başbakanı dün, Kıbrıs Rum tarafını ziyaretinde, Türkiye’’nin Kıbrıs politikasını çok sert ve yanlış cümlelerle yerden yere vurdu. Arap Dünyasının sevgili dostu Başbakan Erdoğan’’ın ’“Kazan-Kazan’” politikası ne oldu?...

Nerede sıfırcı Ahmet Davutoğlu, nerede M. Ali Talat, nerede ’“Yes be annemciler’”.. Değdi mi Denktaş’’ın ve Kıbrıs Türk’’ünün kalbini kırmaya’…