Son günlerde tartışmaların odağında yer alan İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)’nın verdiği mali destekler konusunda İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, Ege’de Son Söz’ün sorularını yanıtlandırdı.
Soner Çağlar/Egedesonsöz - İzmir Kalkınma Ajansı'nın 2010 yılı Mali Destek Programları kapsamında yürüttüğü Kırsalda Ekonomik Çeşitlilik ve Turizmde Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Mali Destek Programlarına ilişkin değerlendirme süreci tamamlandı. Ancak destek programlarında desteklerin kimlere verildiği tartışmaları ortaya çıktı. Son günlerde tartışmaların odağında yer alan İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA)'nın verdiği mali destekler konusunda İZKA Genel Sekreteri Ergüder Can, Ege'de Son Söz'ün sorularını yanıtlandırdı.
Son Mali Desteklerle ilgili teklif çağrınız sonucunda destek almaya hak kazanan firmalar açıklandı. Ve çeşitli eleştiriler gündeme getirildi. Daha önce destek alan bir firmanın yeniden destek aldığı yönünde iddialar gündeme geldi…
Sistem çok iyi bilinmiyor. Zamanında biz bu açıklamaları da yaptık. Ajanstan mali destek alan 'kar amacı güden' bir firma, yönetmeliğe göre destek tarihinden projenin kapandığı tarih itibariyle 1 takvim yılı sonra aynı ajansa tekrar başvurabilir ve projesi uygunsa destek alabilir. Bu çerçevede teknik ve mali değerlendirme sonucunda 65 ve üstü puan alıp başarılı olan böyle bir proje, tekrar mali destek alabilir. 2010 yılı mali destek programlarında mali destek almaya hak kazanmış 3 firma, 2 birlik, 1 vakıf, 1 kooperatif, 1 belediye ajansımızdan daha önce destek aldı. Kalkınma Ajansı olarak belli şartlar koyuyoruz. Bir KOBİ bizden destek aldı diyelim, bir daha bizden ömrü billah destek alamaz diye bir kural yok. Tabiki proje dosyası tüm teknik özellikleriyle, evraklarıyla doğru bir şekildeyse destek alabiliyor. Konu doğru proje hazırlamakta yatıyor.
Peki bu teklif çağrılarına çıkılıyor. Süre tamamlanıyor ve size belli sayıda proje geliyor. Bunların değerlendirmesi nasıl yapılıyor?
Teklif çağrısına çıkılırken ayrıntılı olarak bu desteklerden yararlanabilecek kar amacı güden kuruluşlar, kar amacı gütmeyen yani belediye, vakıf gibi kurum ve kuruluşlarla ilgili özellikler veriliyor. Başvuruların bu kriterlere uyulup uyulmadığına bakılıyor. Mesela KOBİ diyoruz. KOBİ tanımına uyuyor mu, uymuyor mu? Buna bakıyoruz. Belli temel şartlar oluyor. Bunlar titizlikle inceleniyor. Hazırlanması gereken belgeler, evraklar var. Bunlar tam mı? İnceleniyor, sonra değerlendirmeye alınıyor. Sistem bu şekilde kurgulanmış. Bu yönetmelikle belirlenmiştir. Bizde bu konuda bir aykırılık yok. Yönetmelikte ne varsa o yapılıyor. Burada usulsüzlük yapılıyor mu, hayır kesinlikle yapılmıyor. Yönetmelik ne diyorsa o yapılıyor.
Bir de danışmanlık konusu var. Bazı danışmanlık firmalarının sizin teklif çağrınıza katılan firmalara hizmet verdikleri ve bu danışmanlık firmalarının dosya hazırladığı şirketlerin İZKA'dan destek almayı başardığı iddia ediliyor. Danışmanlık firmalarının proje desteği almada etkin olduğu ifade ediliyor…
Bu konuya gelince İZKA olarak tüm ilçelerimizde proje ofisleri oluşturduk. Bu ofislerin yanı sıra personelimiz proje yazma konusunda deneyim kazanılması için eğitimler verdi. Bilgilendirme toplantıları yapıldı. Diyelim ki siz bir kamu kurumusunuz, vakıfsınız, bir şirketsiniz. Siz proje hazırlarken bir danışman şirketle anlaşıp hazırlıyorsanız biz bunu bilmeyiz. Biz bu kısma karışmayız, karışamayız da. Biz sadece bize kim proje vermiş, kim vermiş biz ona bakarız. Proje dosyalarında da danışmanlık firmasının ismi yazılamaz. Yazılması desteklerden yararlanamama nedenidir. Bu da bir kural. İstanbullu firma, Ankaralı firma, İzmirli firma bunu biz bilmeyiz. Çünkü danışmanlık firması üzerinde dosya bize gelmiyor. Net bir şekilde başvuran şirket yada kurum tarafından dosya bize geliyor. Biz uygun kriterlere bakıyoruz. Böyle danışmanlık şirketinin isminin yazılması elenme sebebidir. Bunu hizmet sektörü gibi düşünmek lazım. Kimisi iyi hazırlar kimisi kötü hazırlar. Biz bunu bilmeyiz. O bize başvuranın bileceği bir konu.
Bağımsız denetçilerin denetlemelerine de yönelik eleştiriler yapılıyor. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş'ta bu konuda eleştirilerde bulunmuştu. Bağımsız denetçilerle ilgili yapı nasıl? Süreç nasıl işliyor?
Biz bu sistemi kendimiz kurmadık. Bunlar Kalkınma Ajansları Proje ve Destekleme Yönetmeliğine göre yapılıyor. 26 Kalkınma Ajansı da bunları yapmak zorunda. Teklif çağrısına çıkıldı, projeler geliyor. İlk bir haftada dosyalar açılıyor. Başvuru formu var mı, Vergi borcu var mı gibi başvuru rehberimizde yazılı şartlar kontrol ediliyor. Eksik evrak var mı yok mu buna bakılıyor. Başvuru formu olmadan nasıl değerlendirmeye girecek. Temel eksik evraklar varsa elenme sebebidir. Tamamlanabilecek evraklar varsa başvuru sahibine şu evrakı şu iş günü içerisinde getir deniyor. Bu şartlar net bir şekilde yazılı olarak belirlenmiştir. Bundan sonra bağımsız değerlendirmecilere gidiyor. Bu isimleride biz belirlemiyoruz. Çünkü ilgili kanun ve yönetmeliklerde bu değerlendirmelerin ajansların kendi personelinin değerlendiremeyeceği söyleniyor. Kim değerlendirecek belli.
Konusunda uzman en az 5 yıl çalışmış ve bu tür değerlendirme konularında tecrübeli olanlar ajansa başvurur. Ajansta bunların içerisinden uygun gördüklerini görevlendirir deniyor. Biz ne yapıyoruz. İnternet sitesinden başvuru yapılıyor. Mesela konu tarım ve kırsal kalkınma ise bu konuda uzman kişiler öne çıkıyor. Diğerleri eleniyor. Mesela ziraat mühendisi, çevre mühendisi gibi… Burada herkes olabiliyor. Kamu kurum ve kuruluşlarından, devlet memurları, üniversitelerden, dışarıda özel sektörde çalışan bir insan da olabilir. Burada bakılıyor. TÜBİTAK, AB Projeleri gibi konularda değerlendirmelerde bulunmuş mu? Tecrübe aranıyor. Gönderilen özgeçmişte ayrıntılı olarak bunlar isteniyor. Bunlar doğru mu değil mi bunlara bakılıyor. En tecrübeli ve özellikleri fazla olan başvuru sahipleri bağımsız denetçi olarak seçiliyor. Mülakat, yazılı yok. Çünkü istenenler net. Kriterlere göre iyiler çıkıyor ortaya.
Bağımsız değerlendirmecilerin değerlendirme süreci nasıl işliyor?
Bağımsız Değerlendirmeciler projeleri her yerde inceleyemiyor. Biz bünyemizde bir oda belirliyoruz. Değerlendirmecileri bu odaya alıyoruz. Bu odada da kameralar kuruluyor. İçeriye girerken cep telefonu, çağrı cihazı gibi iletişim imkanı sağlayacak hiçbir madde içeriye alınmıyor. Buraya girildiğinde de kişi hangi dosyaya bakacağını bilmiyor. Çünkü aynı konuda bir çok değerlendirmeci var. Önünüze bir dosya konuyor. Bu dosyada proje sahibi ile ilgili isim gibi belirleyici hiçbir şey yazmıyor. Sadece proje oluyor. Kameralar önünde yapılıyor bunlar. Bu dosyalar dışarıya çıkarılamıyor. Dosya değerlendirilir öyle çıkabilirsiniz, dışarıya. Hangi projenin değerlendirileceği bilinmiyor, bağımsız değerlendiriciler gizli tutuluyor. Proje sahiplerinin bu değerlendirmecilere ulaşması engelleniyor. Çünkü bu isimleri açıklasak, kişiler gidip 'benim projem var sana denk gelirse ilgilen' diyebilir.
Bağımsız değerlendirmecileri kim biliyor o zaman?
Bunu burada Program Yönetim Birimi'ndeki personelimiz biliyor. Bu birim sistemin bu kısmını yönetiyor. Ayrıca bağımsız değerlendirmecilerle sözleşme imzalıyoruz. Gizlilik sözleşmesi… Bilgileri paylaşmayacağına, kimseyle bu konular ile ilgili konuşmayacağına yönelik… Aykırı davranışlarda doğrudan savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz.
Bugüne kadar hiç savcılığa verdiniz mi?
Bağımsız değerlendirmecilerle ilgili değil ama bugüne kadar bir tane verdik. İlk çıktığımız teklif çağrısında fuarda bir firma yetkilisi 'bizim adımıza bir proje verilmiş ama kazanamamış' dedi. Bende 'sizin bilginiz yok mu?' dedim, O da 'yok, bizim adımıza bir danışman firma vermiş' dedi. Yazılı başvurusunu istedim, yazdı verdi. Bizzat ben ilgilendim. Ve savcılığa danışmanlık şirketi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla şirketin ortağı olan kardeşinin haberi varmış. Böyle olunca mahkemede bu şekilde ifade vermişler. Bu noktada, herhangi bir danışmanlık firması sisteme müdahale etmiş, kararları etkilemek istemişse bize bildirin. Belgeyi dilekçeyi verin hemen suç duyurusunda bulunalım. Biz buna çok önem veriyoruz. Sürecin gizliliği esastır.
Hem bizim yönetim kurulu üyelerimiz hem de biz genel sekreterlik personeli, gizlilik sözleşmesi imzaladık. Herkes imzaladı. Bende buna aykırı hareket etsem suç duyurusunda bulunacaktır. Yönetim kurulu içinde bu geçerli.
Torpil olabilir mi?...
Bu tür bir bilgi varsa lütfen bildirin. Bizim görmediğimiz, bilmediğimiz bir konu varsa bildirin, suç duyurusunda bulunalım.
Bağımsız değerlendirmecilere dönecek olursak…
Bağımsız değerlendirmeci kameralı odada dosyayı inceliyor ve puan veriyor. Sonra kendisinin bilmediği bir değerlendirmeci daha dosyaya puan veriyor. Bunun ortalaması alınıyor. Yine yönetmelikte olduğu şekli ile diyelim ki iki değerlendirmecinin verdiği puanlar arasındaki fark 15'i geçiyor. Bu sefer ikisinin de bilmediği 3. Değerlendirmeci devreye giriyor. O da puan veriyor. Mesela 50 puan biri vermiş, 70 puan biri vermiş. Bu 3. Değerlendirmeciye gidiyor. 3.sü diyelim ki 65 verdi. Yönetmelikte şöyle 3.'nün verdiği puan öncekilerden hangisine yakınsa onunla birlikte ortalaması alınır. Yani 70 artı 65'in ortalaması alınır. 55 vermiş olsaydı, 50 ile ikisinin ortalaması alınırdı.
Bu değerlendirmeden sonra…
Bundan sonra biz değerlendirme komitesi oluşturuyoruz. Bu komite kendi uzmanlık alanlarında en az 7 yıl çalışmış, belli bir tecrübe aranıyor. Burada üniversitelerden, kamu kurum ve kuruluşlarından olabiliyor. Özel sektörden olamıyor. Ne deniyor, 'Ajans bölgedeki üniversitelere kamu kurum ve kuruluşlarına yazı yazar görev için uygun kriterlere sahip kişilerin bildirilmesini ister.' Bizde kriterleri belirtip yazımızı yazıyoruz. Gelen bildirimlerden en tecrübeli 5'ini görevlendiririz.
Burada gönüllülük esası var mı? Ücret alıyorlar mı?
Burada devlet memurları ücret alamıyorlar. Görevlendirme oluyor. Üniversitedeki hocalar alabiliyor. Ama rakam döner sermaye üzerinden ödendiği için cüzi bir rakam oluyor. Onlarda da bazıları bunu istemiyorlar. Ajans görevlendirmesi oluyor, kamu görevi oluyor.
Bu kurul neler yapıyor?
Tekrar tüm evraklar, bilgiler değerlendirmeye tabi tutuluyor. Başarılı bulunan projeleri tekrar kontrol ediyorlar. Başarılı bir proje başarısız duruma düşebiliyor. Başarısızlar için iki kişi görevlendirilip tekrar inceleniyor. Başarılı olabiliyorlar. Orası son kontrol.
Bize deniyor ki işte liste, başarılılar, başarısızlar… Genel Sekreterlik olarak bu listeler üzerinden şunu tekrar inceleyin gibi bir girişimde bulunma hakkımız yok. Bütçe durumuna bakıyoruz. Yönetim Kuruluna veriyoruz. Onlarda iki noktaya bakıyorlar.
Bu projelerin bütçesel anlamda tekrar değerlendirilmesini istiyoruz diyebiliyorlar. Bunu da başarılılar arasından yapabiliyor. Başarısızları incelettiremiyor. Başarılılarla da ilgili belirlenen konularda tekrar incelenmesini isteyebiliyor. Kurallar var. Başarısız bir proje başarılı hale getirilemez. Başarılı projeyi gerekçesini yazarak, uygun şartlarda ise çıkarmak istediğini belirtebilir. Genel teknik değerlendirme yaptırabilir. Bütçe miktarı konusunda yeniden değerlendirme isteyebilir. Bu liste kesinleştikten sonra DPT'ye gönderilir onay beklenir. Onay gelir, destekler yapılmaya başlanır.
Burada bir etki etme yetkisi var mı yok mu?
Böyle bir yetkisi yok. Değerlendirmeleri kimse bilmiyor. Burada dosyalar iyi hazırlanmalı, proje fikirleri iyi olsa bile bu noktada kaybedilebiliniyor. Dosya üzerinden değerlendirme yapılıyor. Ne yazılıyorsa bağımsız değerlendirmeciler ona göre karar veriyor. Bağımsız değerlendirmeciler isim yazmamasına rağmen proje sahibini tahmin edebilir ama yetmez. Çünkü sadece kendisi değerlendirmiyor. Bir kişi daha değerlendiriyor. Çok yüksek veya düşük puan verse bile etkisi olmayabilir.
Projelerin takibi konusunda neler yapılıyor?
Bu kısımdan sonra sahada proje gerçekleştirildi mi? Ona bakıyoruz. Çünkü ödemelerimiz var. Ara rapor dönemi var. Bu süreçte projenin ne kadarının gerçekleştirildiği titizlikle inceleniyor.
En son teklif çağrılarınızda kaç bağımsız denetçi rol aldı?
Tarımda 32, turizmde 12.
Bağımsız değerlendirmecilerin İzmir'i bilmediği söyleniyor…
Bizdeki konular net. Tarım ve kırsal kalkınma konusunda mesela soğuk zincir konusu… Süt konusunda soğuk zincir oluşturulması gerekiyor. Bunun teknik şartları belli. Köyden çıkan süt miktarı belli, yapılması gereken belli. Bunun için İzmir'i tanımak gerekmiyor. Ziraat mühendisi zaten bunu biliyor. Dosyada yazılanlarla bu sistem yapılabilir mi yapılamaz mı buna bakılıyor.
Ayrıca bu konu başlıkları da bölge destek planımıza göre yapılıyor.
Eleştirilerden biri de kamuoyu tarafından bilinen, tanınan oldukça varlıklı, Türkiye'nin sayılı firmaları arasında olan şirketlere de desteklerin verilmesi… Bu tarz desteklere ihtiyaç duymayacağına inandığımız, kamuoyunda böyle bilinen firmaların destek alması… 'Zaten bunlar bir sürü para kazanıyorlar. Niye bunlar destekleniyor?' eleştirisi var. Küçük firmalara verilsin onlar büyüsün deniliyor.
Uygun başvuru sahibinini kriterleri belli. Mesela KOBİ olması gerekiyor diyoruz. Uyuyorsa bitti. Destek için başvurabilir ve kazanabilir de. KOBİ değilse eleniyor.
Kırsal Kalkınma konusunda KOBİ demedik, Mikro demiştik. Başvuru durumu belli. Ve değerlendirmeciler, proje sahibini bilmiyorlar. Büyük firma küçük firma ayrımı yapılamıyor.
Kim güzel hazırlarsa projesi geçiyor. Değerlendirme kriterleri aynı.
Şartlara uygunsa destek alsın. O firmalar kapasite arttırıyorsa mesela alsın. Çünkü istihdam artacak, üretim artacak.
Proje bir yıllık diyelim. Bir yıl sonunda proje uyarınca 50 ek istihdam sağlanmış. Ancak 2 yıl sonra bu 50 kişi devam ediyor mu etmiyor mu? Bunun takibi konusu nasıl yapılıyor?
3 yıl boyunca inceleniyor. TÜİK'le biten projelerin etki analizleri yapılıyor. Çalışma başladı. Destekler sonucunda durum ne ona bakılıyor. Kapasite artmış mı, istihdam artmış mı, üretim artmış mı? Bunlara bakılacak.
Otellere destek verilmesi yönünde de eleştiriler vardı?
Bizim bölge planımızda turizm öncelikli sektörler arasında. Bundan dolayı turizm destekleme teklif çağrısına çıkmışız. Bu sektörü destekleyeceğiz. İzmirlilerin önerdiği planda bu var. İzmir'de turizm altyapısı iyi değil denmiyor mu? Deniyor. İşte İZKA bu konuyu destekleyerek düzeltmek için katkı sağlıyor. Butik otellerin desteklenmesi konusunda başvuru noktasında belirtmişiz.
Plastik firması da eleştirilmişti…
Hatta geldiler buraya. Üzgünüz dediler. Ben tanımıyorum bile. Kartlarını daha bugün aldım. Sizinle ilgili değil dedim. Üzülmüşler…
Torpil için Bağımsız değerlendirmeciler dosyayı ellerine aldıklarında etki altına alınması gerekiyor. Proje sahibi kendi projesine bakacak değerlendirmecileri bulmalı. Onlara bu projeye iyi puan verin demeli. Burada da en az 2 değerlendirmeciye ulaşabilmeli. Çünkü birini ayarlasa çok yüksek puan verdirse yine geçersiz kalabilir. Aradaki fark arttığı için 3. Değerlendirmeci devreye girebiliyor.
Komplo teorisi üretelim. Biliyorsunuz kozmik odalar var. Oralardan bile bilgiler elde edilebiliniyor. Art niyetli biri var diyelim. Olur mu olur… Bir şey diyemem. Ama bunu öğrenirsek, yakalarsak savcılığa suç duyurusunda bulunuruz. Ve kara listeye alınırlar. Bağımsız değerlendirmeci olma özelliklerini kaybederler. Kalkınma ajanslarında, TÜBİTAK'ta ve bir çok yerde artık bu işi yapamazlar. Bu suçun yaptırımı var. Elinde bilgi belge olan varsa bildirsin bize, gereğini yapalım. Başka ne yapabilirim. Suç işlemeyi kafaya koyduysa bir şey yapamazsınız. Önlemler alınıyor. Yinede yaparsa cezasına katlanır.
Mali bir konu olduğu için kaynaklar kısıtlıdır. Çok iyi projeler bile destek alamayabiliyor. Ancak sisteme güvenin, destek çağrılarımıza katılın. Evraklar çok fazla olabilir ama mecburen. Çünkü değerlendiriciler bu evraklar üzerinden değerlendirme yapıyor. Kimseyle bu konuda konuşmuyor.