26 maddenin tamamına birden tek cevap vermeye EVET,
AKP’’nin kendi Yargısını yaratmasına EVET,
Yargının ve hukukun pranga olarak görülmesine EVET,
Sivil darbeye EVET,
Tüm medyanın yandaş ve emir eri medya yapılmasına EVET,
Tutukluluk halinin, insafsızca cezaya dönüştürülmesine EVET,
Bitaraf olanın, bertaraf edilmesine EVET,
Huzur’’a(!) gelene fırça atılmasına ve hesap sorulmasına EVET,
Kuralların değil, seçilmiş kralların egemen olmasına EVET,
Valilerin AKP İl Başkanı, Kaymakamların AKP İlçe Başkanı olmasına EVET,
İzinsiz telefon dinlemelerine EVET,
Cemaatin devleti tamamen ele geçirmesine EVET,
Vergi denetimleri ve Polis baskısına EVET,
AKP’’nin okyanus ötesi ile açık işbirliğine EVET,
Türkiye’’nin ithalat cenneti olup, işsizlik oranının artmasına EVET,
Çiftçinin, köylünün sürünmesine EVET,
Gemiciklere, pırlantacıklara, villacıklara EVET,
Kadının ikinci sınıf insan olmasına gidecek yaşam tarzına EVET,
PKK denen katiller sürüsünün önderi APO ile konuşmaya EVET,
Barzani-Talabani ve Kürtçü-Bölücü sahte aydınlarla görüşmeye EVET,
Demokratik Özerklik, yani bölünmeye EVET,
Tüm bunlara yüzde 58 oyla EVET!...
Bu listeyi uzatmak mümkündür.
Kendi kafalarına ve gönüllerine, demokratik prensipleri yerleştiremeyenlerin, Türk Milletinin kendilerine verdiği bu ’“demokrasi avansını’” iyi kullanmaları mümkün değildir. Başbakan Erdoğan, birinci balkon konuşması sonrası nasıl davrandıysa şimdi o zamandan daha sert davranacaktır, ve kendisine yakışanı yapacaktır.
Başkalarını bilemiyorum, ama benim kararım bellidir; AKP’’den kurtulmanın altın anahtarı bellidir. Önümüzdeki günlerde tartışırız.
Türkiye’’de, yani siyasetin çok zor şartlar altında yapıldığı ülkemizde değişmez kural şudur; ’“İddianız ne kadarsa, o kadar yaşama hakkınız vardır.’”
Ben ulu önder Atatürk’’ten öğrendiğim gibi, vatan sevgimi, demokrasiye bağlılığımı, bağımsızlığımı, ülkemin bölünmez bütünlüğünü, laik Cumhuriyeti, Sosyal hukuk devleti iddiamı, bulutlar kadar yüksek tutuyorum ve mücadeleme yasal yollarla, demokrasi içinde devam edeceğim. Türkiye sahillerindeki aydınlığı, tüm Anadolu’’ya yaymak ilk görevimiz olmalıdır. Nefesi olan devam eder, nefesi tükenen karanlığa ve ortaçağ anlayışına teslim olur.
Demokratik mücadele şimdi başlıyor. Hiç kimsenin Türk Milletinin bu kararına kızmaya hakkı yoktur. Referandum ve olası sonuçları halkımıza iyi anlatılamamıştır. Her türlü devlet baskısına, yandaş-kandaş-yalaka basının taraflı propagandalarına, siyasi rüşvetlere, ihanete varan işbirliklerine rağmen, kaya gibi, kale gibi duran yüzde 42 oyumuz var. Biz halkımıza güvenir ve iyi anlatırsak bu oyu çok yukarılara çıkarabiliriz’…