BDPKK Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Türk Ordusu Birliklerinin,
Türk Topraklarından çekilmesi talimatını verdi.
Bununla yetinmedi; 'Eğer, gerilla(!) çekilirken, bir tek Türk Askeri ateş ederse, operasyon yapılırsa biz de, yüz binlerce kişi ile operasyon yapacak kuvvetlerin önüne çıkarız' diye tehdit etti.
Bu beyanatın üzerinden üç gün geçti.
Bilsin bilmesin her konuda fikir beyan etmeyi çok seven Türkiyeli, BDPKK'lı Demirtaş'a tek söz söyleyemedi. AKP'nin Kürtçü Prensleri Hüseyin Çelik ve Ömer Çelik de, Demirtaş'ın sözlerini suskun kalarak onayladılar.
Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanı Özel Paşa veya Kuvvet Komutanları Orgeneraller bu hakareti hazmetmezler, birinden biri mutlaka bu adamın haddini bildirir diye düşündüm, yanılmışım.
Onlar da aynen Başbakanları gibi, Türk Askerlerini öldüren terör örgütünün siyasi temsilcisine söz söylemeye korktular ve kendilerine yapılan hakareti içlerine sindirip, sustular.
Değerli Okurlar;
Türkiye'nin içinde bulunduğu bu durumun sorumlusu AKP Hükümeti ve Başbakan Erdoğan'ın planlı uygulamalarıdır. Bilerek ve isteyerek devletin kurumlarını tahrip ettiler. 'Vesayet' kelimesini bahane ederek ve 'Demokrasi' kelimesinin arkasına saklanarak bunları yaptılar. 'Devletin Memuru' olma niteliğine sahip kişileri görevlerinden uzaklaştırdılar. Yerlerine şartsız itaat edecek yapıda ve zayıf karakterli kişileri atadılar. Devlet refleks veremez hale getirildi. Polis Devleti ve yasa dışı uygulamalarla milleti de korkuttular.
Meydan, ite-kopuğa-seccade şeytanlarına ve teröriste kaldı.
Tüm bunların demokrasi ile 'İndirilen İslam' dini ile bir ilgisi yoktur. Gitmek istedikleri 'Federe İslam Devletinin' yolunu 'Uydurulan İslam'ı' ve terörü kullanarak açmaya çalışıyorlar!
Anayasamız her kurumun yetki ve sorumluluklarını belirtilmiştir.
Hiçbir kimse, tek başına ülkeyi yönetmeye kalkamaz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Krallık- Sultanlık- Kabile veya Din Devleti değildir.
Kimse, 'Kuvvetler Ayrılığı bana ayak bağı' oluyor düşüncesiyle Devletin Kurumlarını yok sayamaz.
Devletin Kurumları da, Başbakan istemiyor diye görevlerini yapmaktan geri duramaz ve sorumluluktan kaçamaz.
Demirtaş'ın söylediklerini de hiçbir siyasetçi hiçbir ülkede söyleyemez.
Söylerse anında cevabını alır.
Demirtaş, önderi Barzani'nin Bölgesinde 'Peşmergeler buradan çekilsin' demeye kalkarsa, onu Keleş'in üstüne oturturlar.
Devlet elbette ki demokratik olacak, vatandaşlarının tüm haklarına saygılı olacak, her eylem ve işlemi yasalara uygun olacak, devlet vatandaşının hizmetinde olacak.
Fakat Devlet asla 'Şamar Oğlanı' olmayacak. Kürtçü-Bölücü bir çapulcu benim vatanımda, benim Milli Orduma hakaret etmeyi düşünemeyecek bile.
Ederse cevabını anında alacak.
Devletin önemli kurumlarından olan Türk Ordusu, görevden kaçamaz.
Türk Askerini-Polisini-insanını öldüren teröristler, işledikleri suçların bedelini ödemeden elini-kolunu sallayarak defolup gidemez.
Türk Ordusu ve Türk Güvenlik güçleri buna izin veremez. Verirlerse suç işlemiş olurlar. Verirlerse, her türlü hakareti görürler.
Yarın Demirtaş denen adam, gelir Genelkurmay Başkanlığına girer ve yüzünüze karşı hakaret eder. Sizler de bakar kalırsınız. Yazıklar olsun, sökün o apoletleri…