10 senelik AKP İktidarı sürecinde, resmi ve sivil kurumlarımızın hemen hemen tamamında çok ciddi kalite düşüşleri yaşandı.
AKP İktidarından önce; Vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan Emniyet Güçlerinin, kendi insanlarına tuzak kurup, sahte delil üretip onları hapse attırması diye bir olay hatırlıyor musunuz? Düşünülemezdi bile…
Peki, aldığı emirle iktidar karşıtlarını sıkıştırıp, usulsüz vergi ve denetim cezaları ile insanların ve kurumların tepesine binen devlet kuruluşları, var mıydı?
AKP öncesi TÜRK-İŞ ve DİSK ile, bugünkü TÜRK-İŞ ve DİSK arasındaki kalite farkını görüyor musunuz?
Nerede o, hem işçisini hakkını arayan hem de toplumsal olaylara duyarlı cesur yürek sendikacılar?
Bir de şimdikilere bakın. Adamlar sanki sendikacı değil, AKP'nin emir eri gibiler.
Bu tüm kurumlarımızda böyle değil mi? TÜSİAD'a bakar mısınız? Hükümetlere karşı tam sayfa gazete ilanı verecek kadar cesur yöneticiler gitmiş, AKP korkusuna kendi içlerinden aday çıkarmaya çekinen ve kadınları aday yapıp onların arkasına sığınacak hale gelmiş bir TÜSİAD , vah ki ne vah!...
AKP İktidarından önce; Vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan Emniyet Güçlerinin, kendi insanlarına tuzak kurup, sahte delil üretip onları hapse attırması diye bir olay hatırlıyor musunuz? Düşünülemezdi bile…
Peki, aldığı emirle iktidar karşıtlarını sıkıştırıp, usulsüz vergi ve denetim cezaları ile insanların ve kurumların tepesine binen devlet kuruluşları, var mıydı?
AKP öncesi TÜRK-İŞ ve DİSK ile, bugünkü TÜRK-İŞ ve DİSK arasındaki kalite farkını görüyor musunuz?
Nerede o, hem işçisini hakkını arayan hem de toplumsal olaylara duyarlı cesur yürek sendikacılar?
Bir de şimdikilere bakın. Adamlar sanki sendikacı değil, AKP'nin emir eri gibiler.
Bu tüm kurumlarımızda böyle değil mi? TÜSİAD'a bakar mısınız? Hükümetlere karşı tam sayfa gazete ilanı verecek kadar cesur yöneticiler gitmiş, AKP korkusuna kendi içlerinden aday çıkarmaya çekinen ve kadınları aday yapıp onların arkasına sığınacak hale gelmiş bir TÜSİAD , vah ki ne vah!...
Esas ve en büyük çöküntüyü maalesef 'BASIN' sektöründe yaşadık. Basının bir bölümü zaten 'Biat' kültüründen geldikleri ve cemaat-tarikatlar tarafından beslendikleri için tamamen AKP'ye rampa ettiler ve bunlar AKP Basın bülteni gibi çalışmaya başladılar. Bu onların tercihidir. Bu gazeteler, ne Türk Aydınları ne de Uluslararası Basın kuruluşları tarafından ciddiye alınmaz. Bunlardan kaynak gösterilmez, alıntı yapılmaz, köşe yazıları tercüme edilip okunmaz bile…
Ya diğerlerine ne demeli ? AKP, şu köşe yazarını at diyor, yılların deneyimli yazarı anında atılıyor. Şu kişi sizde yazsın deniyor, bir bakıyorsunuz eski danışmanlar 'Kontrol Memuru' gibi köşeleri kapmışlar.
Türk Basınının 'Amiral Gemisi' diye adlandırılan 'Hürriyet' gazetesinin Çarşamba günkü 1 inci sayfası, basının durumunu o kadar güzel anlatıyor ki, başka söze gerek bırakmıyor…
Gazetenin yarısını kaplayan bir manşet; 'Komutandan Acı İtiraf' ve hem birinci sayfa hem de 18 inci sayfanın tamamını kapsayan bir yazı…
Yazıyı dikkatle okudum. Komutanın dediklerini bir kenara bırakalım. Onlar, eski Komutan'ın görev ve şeffaflık anlayışını ortaya koyar ve sadece onu bağlar. Elbette ki haber değeri vardır. Yalnız iktidarın yalakası olamayan bir basın organının soracağı bazı sorular vardır;
1) Yasa dışı olarak dinlenen ve ses kayıtları internet ortamına düşen kişi, gerçekten Işık Koşaner midir?
2)Yasa dışı bu dinleme, Koşaner Paşa Genelkurmay Başkanı iken mi yapılmıştır?
3)Eğer böyleyse Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkanını dinleyebilecek aletler kimlerde vardır?
4) Bu kalitede ki dinleme düzeni sadece Emniyet Genel Müdürlüğünde olduğuna göre, Emniyetin hangi birimi bu kanunsuz dinlemeyi yapmıştır?
5)Bu birim, kamuoyunda yıllardır konuşulan ve bir cemaatin elinde olan birim midir?
6)Başbakan Erdoğan'ın, bir arkadaşıyla çocuklarına para vermesini istediği ses bandı internet ortamına düştüğünde, devlet görevlileri bandı yayınlayan gazetecileri hemen bulmuşlardı. Başbakan'ın çocuklarına bu hassasiyeti gösteren devlet görevlileri, Genelkurmay Başkanının kanunsuz olarak dinlenmesi konusunda aynı hassasiyeti gösterecekler midir?...
Yazıyı dikkatle okudum. Komutanın dediklerini bir kenara bırakalım. Onlar, eski Komutan'ın görev ve şeffaflık anlayışını ortaya koyar ve sadece onu bağlar. Elbette ki haber değeri vardır. Yalnız iktidarın yalakası olamayan bir basın organının soracağı bazı sorular vardır;
1) Yasa dışı olarak dinlenen ve ses kayıtları internet ortamına düşen kişi, gerçekten Işık Koşaner midir?
2)Yasa dışı bu dinleme, Koşaner Paşa Genelkurmay Başkanı iken mi yapılmıştır?
3)Eğer böyleyse Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkanını dinleyebilecek aletler kimlerde vardır?
4) Bu kalitede ki dinleme düzeni sadece Emniyet Genel Müdürlüğünde olduğuna göre, Emniyetin hangi birimi bu kanunsuz dinlemeyi yapmıştır?
5)Bu birim, kamuoyunda yıllardır konuşulan ve bir cemaatin elinde olan birim midir?
6)Başbakan Erdoğan'ın, bir arkadaşıyla çocuklarına para vermesini istediği ses bandı internet ortamına düştüğünde, devlet görevlileri bandı yayınlayan gazetecileri hemen bulmuşlardı. Başbakan'ın çocuklarına bu hassasiyeti gösteren devlet görevlileri, Genelkurmay Başkanının kanunsuz olarak dinlenmesi konusunda aynı hassasiyeti gösterecekler midir?...
Yasa dışı elde edilen bilgilerin haber yapılıp yapılmaması, basın ahlakını ilgilendiren bir konudur, tabii ki kaldıysa. Yasa dışı bu dinlemeyi haber yapan gazeteler, aynı kişinin yani Genel Kurmay Başkanının istifası sebebiyle söylediği çok önemli sözleri aynı büyüklükte verme cesaretini gösteremediler. Çünkü veda mesajında Koşaner Paşa, AKP Hükümetini suçluyor ve tutuklamaların hukuka uymadığını ve TSK'nın 'Suç Örgütü' gibi gösterilmek istendiğini söylüyordu. Böylesine ciddi ve ülkemizin rejimini doğrudan ilgilendiren iddiaların basın tarafında görmezden gelinmesi ve üzerine ısrarla gidilmemesi, AKP İktidarının basın üzerindeki hakimiyetinin açık bir göstergesidir.
Basın artık, AKP İktidarı için sadece 'Kullanılacak Malzemedir.' İstediğini istediği gibi ve istediği kadar kullanır. Bıkıncaya kadar kullanır. Bunu kendileri istediler. Haksızlıklar ve kanunsuzluklar karşısında direnmek ve basın özgürlüğünü savunmak becerisini gösteremediler ve teslim oldular.
Basının aldandığı konu şudur; AKP İktidardan gidince işlerinin tekrar eskisi gibi olacağını zannediyorlar. Halbuki bundan böyle her gelen iktidar, AKP'ye varda bize yok mu, diyecek ve aynen AKP gibi basını kullanmaya devam edecektir.
Allah kimseyi düşürmesin, düşte gör. Türk Basını, birkaç tane onuruyla direnen gazete, televizyon ve özellikle internet gazeteciliği dışında 'Kullanılacak Malzeme' levhasını kendi eliyle, kendi boynuna kendi astı, ancak kendi çıkarabilir…