Yeni anayasa mı? Referanduma gidelim! Başkanlık sistemi mi? Referanduma gideriz ha! Avrupa Birliği'ne üyelik mi dediniz? Referandum sandığını halkın önüne koyarız! Suriyeli mülteciler vatandaş olsun mu? Gücünüze güveniyorsanız referandum yapalım!

Son günlerde hem iktidar hem muhalefet cephesi için sihirli bir sözcük oldu şu referandum ya da halk oylaması. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde kalıp kalmamak için için yaptığı referandum da işin tuzu biberi oldu. Neredeyse sokağa çıkıp çıkmayacağımızı, yemekte ne yiyip yemeyeceğimizi bile referanduma sunacak hale geldik.

Gelgelelim şu sihirli referandumun İzmir'i ilgilendiren yanına. AK Parti iktidarının İzmir için bugüne kadar düşündüğü en çılgın proje 'Büyük Körfez Geçişi' projesi. İnciraltı'nı Çiğli'ye bir bölümü tüp geçit, diğer bölümü köprü ile bağlamayı öngören hakikaten 'çılgın' bir projeden söz ediyoruz. Projeye göre Körfezin ortasında yapılacak bir yapay ada da sözkonusu.

En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim: Bu proje İzmir'in bağrına saplanacak bir hançerdir. Tıpkı İzmir Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Burhan Özfatura'nın Kordon'dan altı şeritli yol geçirme projesi gibi....Körfez projesinin hiçbir bilimsel ve ekonomik dayanağı yoktur. Hiçbir ihtiyacı gidermeyecektir. Altınyol, Çevre Yolu, arabalı vapurlarla bağlanan bu güzergah, İzmir'in trafik sorununa beş kuruş fayda sağlamayacaktır. Arabalı vapurlarla, biraz daha fazla yolcu gemisiyle Körfezin iki yakasında trafik ve seyahat sorununu çözeceğiniz yerde, milyar dolarlık köprü 'milyarları denize dökmek'ten başka anlam taşımaz.

Hadi Körfez Geçiş Köprüsü'nün projesini hazırladınız. Yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkaracağınız projeye hangi müteahhit talip olacak? Müteahhitleri teşvik için hazine garantileri verdiniz. Vatandaşların kaçı, kaç liraya o köprüden geçecek? İşte iktidarın aylardır propagandasını yaptığı Osman Gazi Köprüsü. Köprü açılalı bir ay olmadan yaldızları bir bir dökülüyor. Önce ihale sonucu 120 TL olarak belirlenen bir otomobil geçiş fiyatı, kamuoyundan gelen tepkiler üzerine 88 TL'ye düşürüldü. Buna rağmen yine köprüden geçen günlük ortalama araç sayısı beklenenin altında kaldı. Nihayetinde geçmeyen araç için hazine garantisi devreye girecek. Yani köprünün maliyetini, tıpkı Deli Dumrul'un hikayesinde olduğu gibi köprüden hiç geçmeyen milyonlarca vatandaş ödeyecek. Kazanan kim peki? Elbette ister geçiş ücreti isterse hazine garantisi olsun her halukarda ceplerini dolduracak yandaş müteahhitler.

Şimdi aynı senaryo İzmir'de oynanacak. Üstelik körfez geçişi ve yapay ada, daha bir iki hafta önce ÇED müjdesi verilen İzmir Körfezi'nin taranması ve temizlenmesinin önünde büyük engel. Bakın hükümetin onay verdiği ÇED raporuna. Köprü projesinden şöyle bir bahsediliyor. Belli ki her iki projeyi birlikte yapamazsınız. Nitekim sadece sivil toplum kuruluşlarından değil iş dünyasından alttan alta itirazlar yükseliyor. Bırakın hükümetin yönlendirmesiyle bazı medya yöneticilerinin 'Körfez geçişine destek çok' yalanlarını. İzmir'in ihtiyacı yandaş müteahhitleri zengin edecek 'çılgın' projeler değil. Daha büyük liman, daha temiz körfez, daha çok metro, daha çok vapur, daha çok tramvay.

Gelin İzmir'in bağrına saplanacak bu hançere dur diyelim. Bunun başını da bu şehrin seçilmiş Başkanı Aziz Kocaoğlu yapsın. Cumhurbaşkanı ve Başbakana hürmette kusur etmeyen Kocaoğlu, İzmir için dik dursun.

Bir pakette körfez köprüsünü, nam-ı diğer Alparslan Köprüsü olsun. Diğer pakette İzmir'in toplu ulaşım ve temiz Körfez için yapılacak yatırımları. Sohbaharda da İzmirlilinin önüne sandığı koyalım. Millet de referandum görsün. Haydi hodri meydan.