Bugün Türkiye'yi yöneten kadronun tamamını siyasi hayata sokan, onları yetiştiren, siyaset yoluyla geçimlerini temin etmelerine yol veren kişi, Necmettin Erbakan'dır.
Türkiye, günlerdir Erbakan'ın serveti üzerinde yaşanan kavgayı izliyor. Çocukları, babalarının mirası(!) için mahkemelik oldular. Peki, bu servetin kaynağı nedir?
1)Erbakan'ın kendi birikimleri mi,
2)'Bosna-Çeçenistan-Filistin' meselelerinin vitrine konup 'Mercimek ve Beşir Darçın' gibilerin,gariban insanların dolandırılmasıyla topladıkları ve adına
'Cihat Parası' denen yardım paraları mı?
Erbakan'ın şu an hayatta olan adamlarının söylediğine ve mahkemeye göre, ikincisi, yani başkalarının parası…
Rezalete bakar mısınız? Bu olayı 'Milli Görüş' camiasının önde gelenlerinin tamamı biliyor ve bu güne kadar tek kelime etmiyorlar!...
Türkiye, günlerdir Erbakan'ın serveti üzerinde yaşanan kavgayı izliyor. Çocukları, babalarının mirası(!) için mahkemelik oldular. Peki, bu servetin kaynağı nedir?
1)Erbakan'ın kendi birikimleri mi,
2)'Bosna-Çeçenistan-Filistin' meselelerinin vitrine konup 'Mercimek ve Beşir Darçın' gibilerin,gariban insanların dolandırılmasıyla topladıkları ve adına
'Cihat Parası' denen yardım paraları mı?
Erbakan'ın şu an hayatta olan adamlarının söylediğine ve mahkemeye göre, ikincisi, yani başkalarının parası…
Rezalete bakar mısınız? Bu olayı 'Milli Görüş' camiasının önde gelenlerinin tamamı biliyor ve bu güne kadar tek kelime etmiyorlar!...
Türkiye'yi 10 yıldır yöneten kadronun önderlerine beraberce bakalım;
Cumhurbaşkanı Gül; Erbakan Hoca'nın en güvendiği evlatlarından. Erbakan, hazine yardımı olarak partisine verilen 1 Trilyon TL'yi kaçırdığı iddiasıyla yargılandı ve mahkum oldu. Gül'de bu davadan hala sanık, dokunulmazlık taşıdığı için yargılanamıyor. Yargılanamadığı halde, Türk Yargısının aynı davadan mahkum ettiği Erbakan'ı, yetkisini kullanarak 'affetti…'
Dünya hukuk tarihinde böyle bir olay yoktur;
Aynı davadan suçlanan iki kişiden biri dokunulmazlık sebebiyle yargılanamıyor, diğeri mahkum ediliyor, fakat suçlanan ve yargılanamayan diğer kişi mahkemenin suçlu bulduğu kişiyi affediyor !...
Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne insanlardan toplanan yardım paralarından, ne de kaçırılan 1 Trilyon TL dan hiç bahsetmez..
Dünya hukuk tarihinde böyle bir olay yoktur;
Aynı davadan suçlanan iki kişiden biri dokunulmazlık sebebiyle yargılanamıyor, diğeri mahkum ediliyor, fakat suçlanan ve yargılanamayan diğer kişi mahkemenin suçlu bulduğu kişiyi affediyor !...
Türkiye Cumhuriyetinin 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ne insanlardan toplanan yardım paralarından, ne de kaçırılan 1 Trilyon TL dan hiç bahsetmez..
Başbakan Erdoğan; Erdoğan'da, Gül gibi Erbakan'ın tabutuna ilk çiviyi çakan ve onu arkadan hançerleyen ilk kişilerden.
Erdoğan bu gün sahip olduğu maddi ve manevi tüm malvarlığını Erbakan'a borçludur. Erbakan istemeseydi, bugün Erdoğan diye biri Türk Siyasetinde yoktu. İETT'den emekli olarak, kahvehanede konken oynuyordu.
Dolmabahçe Sarayını da uzaktan seyredecekti…
Erdoğan bu gün sahip olduğu maddi ve manevi tüm malvarlığını Erbakan'a borçludur. Erbakan istemeseydi, bugün Erdoğan diye biri Türk Siyasetinde yoktu. İETT'den emekli olarak, kahvehanede konken oynuyordu.
Dolmabahçe Sarayını da uzaktan seyredecekti…
Erbakan'ın servetinin, başka ülkelerde zulüm gören kişilere yardım için inançlı insanlardan toplanan paraların iç edilmesinden kaynaklandığına göre;
Şu soruların yanıtlarını beraberce arayalım mı?
1)Milletin, 'Müslümanlara yardım' niyetiyle verdiği paraları, yardım bekleyen aç ve muhtaç insanlara göndermek yerine, kendi servetine katmak 'helal' midir, bunu yapanlar Müslüman olabilirler mi?
2)Türk Milletinden alınan vergilerden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinden verilen paraları, amacı dışında kullanmak yasal ve ahlakî midir?
3) Servetlerinin kökünde haram bulunan kişilerin adamlarından oluşan Deniz Feneri e.V Almanya davasına ve onun Türkiye'deki yansıması olan sanıklara ve onları korumaya alıp Türk Adaletinden kaçırmaya çalışanlara, Müslüman diyebilir miyiz?
4) Milletin sadaka paralarının üstüne yatılmasına ortak olan, en azından görmezden gelen, yargıya şikayet etmeyen kişilerin, kendi servetleri için 'helal'dir diyebilir miyiz ?
5) Servetlerinin kaynağını açıkça millete bildiremeyen, mal varlıklarını
'Çıkın- düğün-takı'ya bağlayanların, yönetimi ellerinde bulundurdukları bir ülkede, 'bereket' olur mu?
2)Türk Milletinden alınan vergilerden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinden verilen paraları, amacı dışında kullanmak yasal ve ahlakî midir?
3) Servetlerinin kökünde haram bulunan kişilerin adamlarından oluşan Deniz Feneri e.V Almanya davasına ve onun Türkiye'deki yansıması olan sanıklara ve onları korumaya alıp Türk Adaletinden kaçırmaya çalışanlara, Müslüman diyebilir miyiz?
4) Milletin sadaka paralarının üstüne yatılmasına ortak olan, en azından görmezden gelen, yargıya şikayet etmeyen kişilerin, kendi servetleri için 'helal'dir diyebilir miyiz ?
5) Servetlerinin kaynağını açıkça millete bildiremeyen, mal varlıklarını
'Çıkın- düğün-takı'ya bağlayanların, yönetimi ellerinde bulundurdukları bir ülkede, 'bereket' olur mu?
Böyle bir ülkede bereket olmaz, dirlik olmaz, düzen olmaz, huzur olmaz.
Kökü bozuk olanların ise geleceği olmaz, hele 'kul hakkı' alanların,
'gönül yıkanların' ne gelecekleri olur, ne de ibadetleri kabul edilir.
Kökü bozuk olanların ise geleceği olmaz, hele 'kul hakkı' alanların,
'gönül yıkanların' ne gelecekleri olur, ne de ibadetleri kabul edilir.
Yunus Emre ne demiş;
Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil…
Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet dahi / Elin yüzün yumaz değil…