Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Ulu Önder'le ilgili unutulmaz bir anıyı paylaşalım...
Bunu yaparken de...
Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında yetişmiş…
Yazar ve sefire Ayşe Leman Karaosmanoğlu'nu…
Saygıyla analım...
***
Fikriye Hanım…
İstiklal Savaşı sürecinde…
Ankara'da…
Atatürk'ün yanında, Paşa'ya hizmet etmişti…
Çankaya Köşkü'nde kalıyordu…
Gazi Paşa, İzmirli Latife Hanım'la evlenmeden önce…
Fikriye'yi…
Siirt Milletvekili Mahmet Bey'in (Soydan) yanına verip…
Almanya'ya yolluyor…
Tabii ki…
Kendinden uzaklaştırmak için değil!
Çünkü…
Güzeller güzeli Fikriye veremin pençesinde…
Kızcağızın tedavisi sürüyor ama…
Hasretin önüne geçilecek gibi değil…
Atatürk'ü çok seviyor ve bir an önce Ankara'ya dönmek istiyor…
Çünkü Atatürk'ü çok seviyor…
Alman gazetelerinden öğreniyor ki…
Gazi Paşa…
İzmirli Latife Hanım'la evlenmiş bile…
Şok yaşıyor Fikriye…
Hemen ilk trenle Ankara'ya geliyor…
Bundan sonrası ise çok acı…
***
Talihsiz Fikriye'cik…
İstasyonun önünde bekleyen bir faytona binip…
Köşk'ün kapısına geliyor…
Nöbetçi askere:
'Bana yaveri çağır hemen!' diyor…
O sırada içeride…
Yaver olarak Kılıç Ali'nin yeğeni (Muzaffer Kılıç) var…
O, Fikriye Hanım'ın geçmişini biliyor…
Bir de yeni başyaver olan Rüsuhi Bey…
Rüsuhi içeriye girip durumu arz ediyor Latife Hanım'a…
İzmirli Latife Hanım…
'Nereden çıktı bu Fikriye?' dercesine…
Rüsuhi Yaver'e…
'Hayır kabul edemezsiniz!' diyor ve ekliyor:
'Kov, gitsin!'
Emir kulu Başyaver de…
Kılıç Ali'nin yeğenine…
'Git, sen söyle ve kov…' deyince…
Muzaffer Kılıç dayanamıyor ve patlıyor:
'Ben Fikriye Hanım'ı dünyada kovamam… İstiklal Harbi sırasında dört yıl burada hepimizin çorabını yamadı, çamaşırlarımızı yıkadı, her şeyimize baktı… Sadece bizlerin değil, bütün muhafız alayının ne kadar çorapsız, yırtık pırtık üniformalı asker varsa hepimizi o giydirdi… Ben bu nankörlüğü yapamam…'
Ancak Rüsuhi başyaver ve bunun amiri ya…
'Gidip sen kovacaksın!' diye emri sert bir sesle tekrarlıyor:
Bunun üzerine Kılıç Ali'nin yeğeni…
Kapıda bekleyen Fikriye'nin yanına gidip…
'Maalesef içeriye giremezsiniz hanımefendi!' demek zorunda kalıyor…
***
Sonrası çok acı…
Adeta kapıdan kovulan Fikriye…
Biraz ileride bekleyen faytona biner binmez…
Tabancasını çantasından çıkartıyor ve…
Namluyu kalbine dayayıp tetiği çekiyor…
Yaşıyor ama…
Ağır yaralı…
Hemen hastaneye götürüyorlar…
Fikriye'nin ameliyata alındığını öğrenen Atatürk…
Latife Hanım'dan tekrar rica ediyor:
'N'olur girip bir bakıver, kızcağız ölüyor!'
Ama Latife Hanım gitmiyor…
Fikriye ise…
Sevdiği erkeğe hasret…
Hayattan kopuyor…
Nokta…
Sonsöz: 'Kimi sabrından susar; kimi saygısından, kimi de sevgisinden… / Hz. Mevlana…'