Anayasa Md 25; ’“Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.’”(yürürlükte ve yeni pakette yok)
Anayasa Md 14; ’“Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.(yürürlükte ve yeni pakette yok)
Başbakan Erdoğan;
* ’“Evet, kim benim anayasamı değil de, bu günkü anayasayı desteklerse, o darbecidir.’”
* ’“Bitaraf olan, bertaraf olacaktır. Bugün bizim dediğimizi yapmazsanız, yarın huzura(!) geldiğinizde biz de sessiz kalırız.’”
* ’“Hayır. Ben küçükken, Müşerref diye bir komşumuz vardı. Hemen bizim evin karşısında otururdu. Elbette o zaman komşularla ilişkiler başkaydı. Sürekli sırtıma vururdu, tam olarak hatırlamıyorum ama ona bazı küfürlü sözler söylerdim. O bana vururdu ben de ona küfür ederdim. Babama ’“Kaptan Amca’” derlerdi. Bir akşam babam eve geldiğinde, Müşerref ’‘Kaptan Amca, ben Tayyip’’e bunu yaptım. O da bana bunu yaptı’’ dedi. Babam da beni eve götürdü ve evde salıncak kurmak için kullanılan bir ipi bacağıma bağladı. Kollarımın altından asmadı. Bacağımdan da asmadı. Daha sonra, büyük manevi amcam gelip beni kurtardı!..

* ’“Elbette, bizim ’‘bir insan aynı zamanda hem Müslüman hem de laik olamaz’’ yaklaşımımız hala aynı ve değişmedi. Çünkü İslam bir din iken, laiklik bir din değil. Bir kişi, kendi başına laik olamaz. Bir devlet laik olabilir. Bir kişi dindar ya da Müslüman olabilir. Bu iki şeyi birbirine karıştırmamamız lazım. Şu anda, dindar bir Müslüman olarak, laik Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım ve savunucusuyum.’”
* ’“Hala aynı şeye inanıyorum. Bence Wall Street Journal da böyle düşünmeli. Amaç insanların mutluluğu. Demokrasi ve diğer bütün sistemler ve bütün dinler, insanların mutluluğu ve barış için bir araç.’”
*Hakime; ’“Şu haline bak sarhoş adam. Şu adalete bak. Kimlere kalmış. Seni yakacağım. Hepinizi adli tıbba göndereceğim,(Hakime hitaben)Seni süründüreceğim. Yakacağım.’”
(Beyoğlu İlçe Seçim Kurulu’’nun şikayeti üzerine Recep Tayyip Erdoğan hakkında 18 aydan iki yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Beyoğlu 1. Asliye Ceza Mahkemesince açılan dava dosyasının hazırlık No’’su 1989/5326 ve esas numarası 1989/3333 idi. Erdoğan, 31 Mart 1989 tarihinde polisler nezaretinde Beyoğlu Adliyesine getirildi. İfadesi alınan Erdoğan, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi. RTE, tutuklanacağını anlayınca Adliye’’den gizlice kaçtı. Olay üzerine hakkında gıyabi tutuklama kararı verildi.)

Bunlar Başbakan Erdoğan’’ın kendi sözleri ve resmi evraklardır. Bu zihniyette birinin demokrasi anlayışı kesinlikle çağdaş ve modern demokrasi değildir. Çocukluğunu baskı altında ’“sevgisiz’” geçirmiş, eğitiminin büyük bir kısmında çağdaş eğitimden uzak kalmış, yıllara ve menfaatine göre, gömlek değiştirir gibi görüş değiştirmiş, geliriyle orantısız bir şekilde zenginleşmiş ve servetinin hesabını veremeyen birinin, gerçek demokrat olması tabii ki beklenemez. Bu kişinin hazırlattığı anayasa’’ya verilecek oy elbette ki ’“hayır’” olmalıdır.
Rıza Türmen;(1998-2009 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde görev yapan Türk Hakim)
* ’“Daha demokratik,daha özgür bir Türkiye için ’‘hayır’’ demek kaçınılmazdır.’”
Referandum ile ilgili bu son yazımda özellikle Türk Kadınlarına seslenmek istiyorum; Eğer, Afganistan’’daki Taliban veya İran’’daki molla düzeninin baskısı altındaki kadınlar gibi yaşamak istemiyorsanız, lütfen sandığa gidiniz. Mutlaka, çevrenizde baskı altında olan kadınları uyarınız. Eğer bu mücadele Pazar günü kaybedilirse, yukarıda kendi sözlerini yazdığım anlayışın gideceği tek yer kadının ikinci sınıf insan sayılacağı ve eve kapatılacağı köle düzeni olacaktır. Sizler isterseniz, size bu köle düzenini layık görenlere en güçlü cevabı sandıkta verebilirsiniz. Size güveniyoruz ve sizlerle gurur duyuyoruz.
Hayırlısı olsun’…