Aramızdan bir 'yıldız' gibi kayıp gideli tam 17 olmuş...
Yaşasaydı bugün 73 yaşında olacaktı...
Kısacık yaşamına yaşı kadar film sığdırdı; iki nesil büyüttü... Vefatından sonra bile, televizyonlarda gösterilen 'tekrar' filmleriyle 'reyting rekorları' kırıyor; üçüncü nesili büyütüyor...
Dünyanın hiç bir ülkesinde, hem dedenin hem oğlunun hem de torununun (...ki o torun O'nu hiç görmedi...) gönlünde taht kurmuş bir sanatçı bulamazsınız...
Türkiye'nin, bırakın gülmeyi, gülümsemeyi bile unuttuğu zaman diliminde güneş gibi doğdu içimize...
Tam bizim gibiydi ya da olmak isteyip de olamadığımız, kıskandığımız bir tipti beyazperdeye yansıyan görüntüsü...
Saf, şanslı ama iyi yürekliydi...
Bakışlarıyla, kıvrak zekasıyla, taklit ustalığı ve dahi küfürleriyle...
Yarattığı tiplemede kendinizi bulduğunuz için...
O'nu izlerken içtiğiniz içeceği burnunuzdan püskürtmenizin önüne geçemiyordunuz...
'Hababam Sınıfı'ndaki 'Inek Şaban' karekterini O'nun gibi canlandırabilecek bir 'usta'nın adını bugün bana bir çırpıda söyleyebilir misiniz?
Türk Sineması'ndan nice komedi oyuncusu geçti, bazıları hayatta...
Ancak...
Ne Nejat Uygur, ne Suphi Kaner, ne Öztürk Serengil, ne Vahi Öz, ne Sadri Alışık ne de Zeki Alasya; O'nun gibi akıllara ve gönüllere 'zımba' vuramadı...
Demedi demeyin...
Ne kadar popüler olsalar ne kadar güldürseler de...
20 yıl sonra...
Torunlarımız, Cem Yılmaz'ı, Ata Demirer'i veya ŞahanGökbakar'ı hayal / meyal hatırlarken, O'nun iyice eskiyen filmleri Türkiye'nin dördüncü kuşağını güldürmeye devam edecek...
Yerimizde saydığımız için değil, haşa...
Hala içimizde küçük / büyük bi'kerecik de olsa 'Inek Şaban' veya 'Kapıcılar Kralı' olabilme arzusu yaşattığımız için...
Sonsöz: 'Kemal Sunal'ı minnetle anıyoruz... Öncelikle, bizi 'biz' gibi anlatırken Türkiye'yi güldürmeyi başardığı için...