CHP’li Polat’tan iktidara ekonomi salvosu: 15 Temmuz gecesi emeklinin ruhuna sela okuttular!

EGEDESONSÖZ- CHP YDK üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, SonSöz TV’de katıldığı programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Programın gündeminde ekonomide yaşanan olumsuzluklar vardı.

KENDİ ŞAŞAALARINDAN VAZGEÇMEYİP VATANDAŞIN SIRTINA GİTTİKLERİ HER KİLOMETREDE VERGİ KOYDULAR
Son dönemde yaşanan zam furyası hakkında değerlendirme yapan CHP’li Polat, “Derin bir ah çekerek başlamak isterim. Türkiye’de bugünlerin olacağını ve bu iktidar ile devam edilirse bir çöküşün yaşanacağını seçim döneminde ifade ettik. Genel başkanımız Düyun-u Umumiye hükümeti olarak tanımladı bu iktidarı. Bu tanımlama son derece doğru bir tanımlama… Bu tanımın içinde birçok şey gizli… Ülkede baskılanmış bir dolar kuru vardı. Ödemeler dengesinde iş yapma biçimine kadar her şeyiyle oynadılar. İyi giden bir sistemle oynarsanız bir noktadan sonra felç edersiniz. Türkiye’nin yaşadığı bu… Yeni ekonomi modeli dediler, YEP dediler, RAP dediler eski maliye bakanımız vardı, damat, o anlattı. Onunla başlayan bir süreç… Özerk olduğunu savunduğumuz Merkez Bankası üzerinden ekonomik operasyona başlandı. Dünyada literatürde olmayan ‘faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyerek Nas ekonomisi olarak tarifledikleri bir ekonomi modeli yapmak istediler. Eşi benzeri görülmeyen savurganlığı kur korumalı mevduat hesaplarıyla tutmaya çalıştılar. Bunu da seçim sürecinde dövizi belli bir noktada vatandaşa yük getirecek şekilde tuttular. Bir noktadan sonra tutulamayacak noktaya geldi. Kur korumalı mevduat hesabı da kalktığında kur 35 TL’nin üzerine çok rahat çıkacaktır. Reel dengesini bulak. Reel dışında baskılamak için hazineyi yok etmiş oluyorsunuz. Bir sabah kalktık, şeffaf, hesap verilebilir, rasyonel ekonomi politikalarına dönülmesi gerekiyor denildi. Eski-yeni maliye bakanını göreve yeniden getirilerek döndüklerini ilan ettiler. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ diyen Nas ekonomisinin çöküşünü gördük. Bir anlamda faiz artırımları geldi. İnsanlar sormaz mı bizim ömrümüzden seneler yedin, geleceğimizi yedin. Fabrikalarımızı kapattın, çocukları okuldan aldırttın, memlekette genç bırakmadın. Bunun hesabını birileri vermesi gerekiyordu. Maalsef belli manipülasyonlar yaparak seçim sandığından kurtuldular. Ama Türkiye’yi bataklığa hızlıca götürdüler. Zam yağmurundan, ülkenin tüm değerlerini satmaktan, milletin üstüne yük bindirmekten başka çareleri yok. Dönüp baktığımızda kamuda tasarruf tedbirlerinden bahsedilmiyor. Saray’da tasarruf tedbirlerinden bahsedemiyorsunuz. Kendi şaşaalarından vazgeçmeyip vatandaşın sırtına gittikleri her kilometrede vergi koydular. 5’li çeteyi beslemek ve kur korumalı mevduat hesaplarını ödeyebilmek için daha çok yük getirecekler. Daha fazla zenginliğimiz satılacak” dedi.

KAPALI KAPILAR ARDINDA YAPILAN ANLAŞMALARI BİLMEK ZORUNDAYIZ
‘Süreç nereye gider?’ sorusuna yanıt veren CHP’li Polat, “Krizler esnasında krizi saklama ve iktidarlarını sürdürmek için bir takım uluslararası anlaşmalar yaptılar. Bu anlaşmaların hepsi malın sahibi olan kamudan saklanarak yapıldı. BAE ile yapılan swap anlaşmasının içeriğini ve o paraların ne yapıldığını vatandaş bilmez. Çin’le yada Güney Kore ile yapılan swap anlaşması ile gelen paralara ne oldu? Döviz kurunu tutmak için ucuz kur olarak mı piyasaya pompalandı? Bildiğimiz tek şey bunu vatandaşın bedelini ödeyecek olması. Sonuç ne olur, bu borçları uluslararası ile ilişkiler anlamında ya ödeyeceksiniz yada ödemeyeceğim diyeceksiniz. Ödeme yapmamak için kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmaları bilmek zorundayız ama bundan bizi mahrum bırakıyorlar” ifadelerini kullandı.

ZAMLAR 15 TEMMUZ GÜNÜ SELALARLA GELDİ
‘Vatandaş bu süreçten nasıl etkilenecek?’ sorusu üzerine açıklama yapan CHP’li Polat, “Vatandaş çarşıya pazara çıkınca hayatında nelerin değiştiğini görüyor. Esnaf yada emekli çalışan vatandaş arabasına binemeyecek. Arabalar evde yatmaya ve pazara düşmeye başlayacak. Dar gelirli ya da orta gelirli sınıf arabalarını çalıştıramayacak, market araçlarını dolduramayacak, almaları gerekenin yüzde 30’unu alamayacaklar. Geçtiğimiz sene bu zamanlar ‘ekmeği 5 liranın çok üzerinde yiyeceğiz’ dedim ve yer yer 9 liraya kadar ekmek çıkmaya başladı. Buradan yine tekrara ediyorum: Almak için pazara gittiğiniz bu ekonomik koşullarda asgari ücretli, memur, emekli ya da beyaz yakalı orta gelir sınıfına ait insanlar ellerine aldıkları alışveriş listesinin ancak yüzde 25’ini alarak eve dönecekler. Birçok şeylerden feragat edecekler. Çünkü ekonomileri yetmeyecek. TÜİK maskesi ile enflasyon farkı ile yüzde 25 zam yapıldı. Mazota bir anda yüzde 7-8 bandından zamlar gelmeye başladı. Emekli de arabaya biniyor, emeklinin de yediği çarşı-pazar malları arabalarla geliyor. Nakliye farkları binmeye başladı bile. Onun dışında üretim farkları binecek. Verilen zamlar 15 Temmuz gecesi emeklinin ruhuna fatiha okunuyormuş gibi sela okundu. Millet yaşamıyla bu şekilde sınanacak. Planlarını erteleyecek, geleceğe dönük birkaç aylık plan yapan insanlar birkaç günlük plan yapmaya başlayacak” şeklinde konuştu.

KILIÇDAROĞLU, CUMHURBAŞKANI OLSAYDI…
‘Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olsaydı ülkede ne değişirdi?’ sorusu üzerine konuşan Polat, “bir kere Türkiye hızla normalleşmesi gerekiyordu. Hukukun üstünlüğü, kamu vicdanı gibi kavramlar, şeffaflık  olacaktı. Bir malı satarken neye, kaça, neden satıldığını kamu bilecekti. İzmir Limanı özelleştiriliyor, THY’nin özelleştiği söyleniyor. Alman kanallarında anlatılıyor bunlar. Kamunun bundan haberi yok. BOTAŞ’ın gaz borçlarına karşı Ruslara devredileceği söyleniyor. Kamu vicdanını rahatlatacak açıklama yok. Düyun-u Umumiye hükümeti dememiz bu sebeptendir. Kılıçdaroğlu gelseydi Merdan Yanardağ cezaevinde olmayacaktı. Adalet mekanizmasının işlediği, uluslararası hukuk normlarıyla hareket edildiği söylenecekti. Türkiye’ye bakıldığında insanlar buraya paralarını yatırmaya korkuyor. Çünkü burası güvenli liman ötesinde ceberut bir adam tarafından yönetilen bir ülke… Yarın öbür gün insanların mal varlıklarına çöküldüğünü görünce yatırımcı parasıyla başını ağrıtmak istemiyor. Yurtdışındaki yerliler dahil olmak üzere kimse yatırım yapmak istemiyor. Kılıçdaroğlu gelseydi hızla yatırımlar gelecekti. Reel biçimde güven duyulmaya başlanacaktı” değerlendirmesini yaptı.

BAKAN ŞİMŞEK GÖNÜLSÜZ GELİN GİBİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in görevi gönülsüz kabul ettiğini düşündüğünü söyleyen CHP’li Polat, “Ekonomideki anahtar kelimelerden biri güvendir. Bakan Şimşek zaman uluslararası güvenilirliği olan birisi… Şimşek’in gelmesinin bu iktidarla hiçbir şey ifade etmediğini gördük. Şimşek orada gönülsüz gelin gibi oturuyor. Eli kolu bağlı… Yapmak istediği faiz artırımlarını yapamıyor. Kur Korumalı Mevduat’ın bir an önce kaldırılmasından yana olduğunu biliyorum ben. Kaldırmak isteyecektir. Hazinenin üzerine ne kadar yük getirdiğini bilen o. Merkez Bankası başkanının istediği gibi hareket etme özgürlüğünü sağlamadılar, hiçbir şey yaptıramadılar. Bizim iktidarımız da Merkez Bankası özerk ve bağımsız olacaktı. Para politikalarını belirleyen kurumlar oluşacaktı ve o zaman güven anahtarı tam anlamıyla çalışacaktı. Güvenin oluştuğu yerde reel piyasa hareketlenir, insanlar üretme peşine koşar. Üretemeyen, dışa bağımlı ve ekonomik bağımsızlığını kaybeden bir noktaya dönüşüyor bu toplum. Öyle bir noktaya geldik. Piyasalara güven verecektik, işleyen bir ekonomi olacaktı. Uluslararası çağdaş anlayışla işleyen bir ekonomi politikamız olacaktı. Hesap verecektik, şeffaf olacaktık. Bunları minimum hasarla atlatmak için uğraşacaktık. Kamuya şeffaflaşma adına ne varsa anlatacaktık. Swaplar imzaladık, anlaşmalar yaptık, buna karşı ne taahhütler verecektik, hepsini toplum bilecekti” dedi.

‘BUNU HAK ETTİLER, ALLAH BELALARINI VERSİN’ DİYEMEYİZ
Muhalefete oy veren kesimlerin bir bölümünde ‘insanlar oy verdi, hak ettiğini yaşar’ duygusunun olduğunu belirten CHP’li Polat “Toplumun önderleriyiz, yaklaşımlarımız farklı olmalı. ‘Bunu hak ettiler, Allah belalarını versin’ diyemeyiz. Bir siyasetçi sorumluluğunun ötesinde yaklaşımlar bunlar. Vatandaşta kabahat aramak, ‘bize oy vermediniz, alın size’ demek siyaseten bir kaçıştır. Demek ki biz yeteri kadar çalışamadık, insanları ikna edemedik. Önce kendimize sonra vatandaşa döneceğiz. Milleti aydınlatamadıysak kabahat bizim… Vardiyalı çalışan ve ardından fazla mesai yapıp evine pert giden adama ‘sen doğruyu yapmadın, al bunu çek’ diyemeyiz. Biz o adama ülkenin durumunu yeterince anlatıp elinden tutup ‘gel kardeşim’ diyememişiz. Ben kendimden başlıyorum eleştiriye” ifadelerini kullandı.