Başkan Soyer, 'değişim için 8 ay yetmez' dedi… 2024’e Kemal Bey ile girmeliyiz!

EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Tunç Soyer Halk TV’de Sansürsüz programına konuk oldu. Mayıs seçimlerinden sonra parti içerisinde dile getirilen ‘değişim’taleplerini değerlendiren Başkan Soyer, 2024 seçimlerine partinin Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde gitmesi gerektiğini vurguladı.

İzmir Büyükşehir belediye başkanı Tunç Soyer’in konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

2019 SEÇİMLERİNDE KEMAL BEY’İN STRATEJİSİ SAYESİNDE KAZANDIK!
“Genel başkan kendisi açıkladı. Kaptan olarak gemiyi limana kadar götürmek benim sorumluluğum dedi. Benim anladığım gemiyi limana götürmek derken yerel seçim. Yerel seçime kadar görevinin başında kalacağını ifade etti. Ben bunu doğru buluyorum. 2019’da Türkiye’de büyük bir dönüşüm başladı. Belediyelerin kazanılması ile beraber bu kazanımın da mimarı, onun kurduğu strateji ile beraber Kemal Bey’di. 2019’dan 2024’e giderken yerelde de yine onun kurgusu ile gidilmesi gerektiğini düşünüyorum”

100 YILLIK PARTİNİN DEĞİŞİMİ 8 AYDA BİTMEZ
“Bir büyük değişim benim 7 sayfalık metinin içinde de var. Bu değişim 100 yıllık bir partinin 8 ayda altından kalkacağı bir değişim değil. Hem içeriği ile hem söylemi ile nelerin değişmesi gerektiğini konuşmamız lazım. Hem de örgüt yapısı ile nelerin değişeceğini konuşmamız lazım. Örgüt yapısı ile beraber bir değişimden bahsetmemiz lazım. Partinin söylemlerini, ittifak sürecinde kaybolduğunu ya da eksik anlaşıldığını gördük. O söylemler üzerinde tekrar çalışmamız lazım. Partinin ideolojisini netleştirmek lazım. Bir yandan da örgüt yapısı üzerinden çalışmamız lazım. Üye yapısını arttırmamız lazım. CHP’nin 1 milyon 370 bin civarından üyesi var. Bunun yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da partinin yönetim mekanizmalarının üyeleri ile beraber karar verilmesi gereken makamlar olduğunu düşünüyorum. Yani hem içeriğinin hem yönetimin değişmesi gerekiyor. Ve bu uzun soluklu bir şey, önce içeriğin müzakere yapılması lazım, bir özeleştiri buluşması yapılması lazım diyorum. Neden kaybedildiğinin ana hatlarının ortaya koyulması lazım. Netleşme lazım”

8 AYLIK DİLİMDE DEĞİŞİM BAŞLAYABİLİR AMA BİTEMEZ
“8 aylık zaman diliminde tüm bunalar başlanabilir ama sonlanması mümkün değil. 8a y içinde bizim konsantre olacağımız yer yerel seçimlerdir. Ben 8 ayda İzmir’de neyi eksik bıraktıysam ona çalışmam lazım. 8 ay içinde en çok ne kadar iş yapabilirim buna odaklanmak lazım. Bir değişim talebi var aklımda buna tek başıma da değil arkadaşlarımla beraber çalışıyorum ama bunlar için 8 ayda vakit olmayabilir. Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde 2024 seçimlerine gidilmesini düşünüyorum”

EĞER YENİ BİR VİZYON KOYMAZSAK …
“Tabi ki bazı büyükşehir belediyelerinin kaybedilebilir olduğunu düşünüyorum. Şu çok açık toplumda büyük bir umutsuzluk ve öfke var. 25 milyona yakın insan bu seçimlerde büyük bir değişim hayali ile sandığa itti. Herkesin hevesi kursağında kaldı. Çok büyük bir öfke hayal kırıklığı var. Eğer hakkeden yepyeni bir umut ortaya koymazsak, yepyeni bir vizyon ve gelecek ortaya koyamazsak tabii ki bu ihtimal var. İnsanların Umutsuzluğu ve öfkesi sandığa yansır. En azından insanlar sandığa gitmezler. Bizim çok net bir biçimde insanların derdine derman olacak söylemelerle ve ideolojiyle insanların karşısına çıkmamız lazım”

NELERİ ELEŞTİRECEĞİMİZİ VE NELERİ SAYGI İLE KABUL EDECEĞİMİZİ DÜŞÜNMEMİZ LAZIM!
“Listeler konusunda her yerde belli sorunlar yaşandı. İzmir’de özellikle Yüksel Taşkın üzerinden yürütülen bir tepki oldu. İttifak üyesi partilerin 4 vekil adayının seçilebilir yerlerden aday olması tepki yarattı. Birçok şey sadece İzmir’de değil Türkiye’nin her yerinde oldu. Tüm bunlar doğru, bunlar gözümüzün önünde yaşandı. Ama şunu ayırmak lazım seçime giderken bir gün öncesine kadar yapılan kampanya sürecinin büyük bir demokrasi ittifakı olduğu, tüm o adil olamayan, dengesi şaşmış bir yarışa rağmen büyük bir enerji ile seçime gidildiği konusunda herkes mutabıktı. Neleri eleştirmemiz gerektiği ve neleri saygı ile kabul etmemiz konusunda düşünmek lazım. Ben seçimlerin kaybedilmesi ile beraber aslında önemli iki kazanım olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi demokrasi anlamında bir kazanım odu. Birbiri ile hiçbir şekilde bir araya gelmesi mümkün olmayan partiler bir araya geldiler ve ortak politikalar metni ortaya çıktı. Genel Başkanımın ben aleviyim diyerek ortaya çıkması aslında eşit vatandaşlık ilkesi konusunda önemli bir eşiğin aşıldığını gösterdi. Bu kazanımlar Türkiye’nin geleceği için önemli adımlar, yok sayılamaz. Ama onun dışında birçok taktik hata, eksiklik ve yanlış bulunabilir. Ve bunalar da müzakere edilmelidir”

CHP’NİN ALTI OKUNU BUGÜNÜN TÜRKİYE’SİNDE MASAYA TEKRAR YATIRMALIYIZ!
CHP’nin altı ilkesi bugünün dünyasında ve Türkiye’sinde masaya yatırıp tekrar üzerinde çalışmamız gereken ilkeler. CHP devrimin fitilini ateşleyen bir parti, 100 yıllık parti olmasının temel nedeni zamanın ruhunu okuyarak kendini yenileyerek devam ediyor olması. Yüzde 20-25 oy potansiyeli hafife alınacak bir şey değil. 100 yıldır bu parti varsa ve hala bu rakamlarda oy alabiliyorsa demek ki zamanın ruhu hakkında başardığı bir şeyler var. 2’ncisi sosyal demokrasi bu partinin iktidar olduğu 73-77 dönemlerinde hangi söylemler ile nasıl iktidar olduğuna bakmak lazım. Sosyal demokrat ve sola açık taa, İnönü’nün döneminde ortanın solu olarak tarif edilen bir tercihten bahsediyoruz. Şimdi bu söylemler ne yazık ki vatandaşa geçemedi. Seçimlerin nende kaybedildiğine bakarsak güvenlik söylemleri ekonomik sıkıntıların önüne geçti. Kısacası algılar olgulardan daha fazla tercih edildi. Algıların tercihi ile bir sonuç çıktı. Ama olgular her zaman sonunda algının önüne geçer. Olgu algıdan daha kuvvetlidir. Demokrasi meselesini anlatmakta çok daha kararlı ve kuvvetli olmalıyız. Demokrasiyi çok daha ortaya çıkarmalıyız. Demokrasi üzerine yeniden çalışmamız lazım.

SOSYAL, EKOLOJİK VE EKONOMİK DEMOKRASİ ÜZERİNDE ÇALIŞMAMIZ LAZIM
“Sosyal demokrasi, gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak bir demokrasi anlayışı ve devlete bu gözle bakmak. İki, ekonomik demokrasi, ilk olarak Bülent Ecevit’in ifade ettiği halkı örgütleyerek üretim öznesi haline gelmesi meselesi, bu da nedir? Kooperatifle ve birlikler üzerinden ortak üretim yaparak üretim öznesi haline gelmektir. Örneğin biz İzmir’de ulaşımda bir kooperatifçilik modeli kurduk. Seferihisar’ın köylerine artık ESHOT gitmiyor. Ne oluyor peki, oradaki minibüsçüleri kooperatif çatısı altında örgütledik ve ESHOT’un güzergahını oradan çektik onarlı ESHO kalitesinde hizmet verdirmeye başladık. Onların da geliri arttı ve çok mutlular. Vatandaş memnun gidilmeyen köylere de gidilmeye başlandı. Kısacası kooperatif çatısı altında örgütleyince üreticiyi o zaman bir adım atmış oluyorsunuz. Ekolojik demokrasi var birde, biz doğayı çevre diye tarif ediyoruz. Bundan çıkmak lazım, doğanın hakları ve hukukunu da savunmamız lazım. Sosyal, ekolojik ve ekonomik demokrasi üzerinde çalışmak lazım. Demokrasi insanlığın en büyük yeniliklerinden birisi”

2024 SEÇİMLERİNE GİDERKEN TÜRKİYE’YE YERELDEN YÜKSELEN BİR SES DUYURMAMIZ LAZIM
“Biz dört temmuzda sosyal belediyeler derneği ve sendikaları ile tüm yöneticileri ile birlikte bir toplantıya çağırıyoruz. Burada yerel seçimleri ve bu seçimlerdeki kaybın sebeplerini konuşacağız. Biz kendimizden mesulüz ve yerel yönetici olarak biz ne yapabiliriz in cevabını arıyoruz. Bir yandan ben uzunca süredir bu yeni siyaset belgesi İzmir Duruşu hazırlığını sürdürdüm. Uzunca bir çalışma süreci sonrasında bu noktaya geldi. Şimdi de bunu arttırmaya açıyoruz ve önümüzdeki hafta belediye başkanları olarak tamda söylediğiniz bu iklimde biz ne yapmalıyız da bu umudu büyütecek, güvenlerini kazanacak ve gelecek tasavvuflarında CHP’nin yer alması konusunda biz ne yapmalıyız, yereldeki bütün bu hikâyeyi biz nasıl bir Türkiye’deki algıya dönüştürebiliriz bunun üzerine çalışacağız. Ben bu hikâyenin tabandan yukarı doğru gideceğine inanıyorum. Eğer biz tabandaki üye sayısını arttırırsak, o üyelerin söz sahibi olmasını sağlayarak ve delege sistemini bambaşka bir yere taşıyarak, bütün partinin örgütünün kurumlarının aşağıdan gelecek şekilde sahiplenmesini sağlayacak bir yolculuğa başlatırsak partinin üst yönetimi de buna uymak zorunda kalacaktır. Çünkü aşağıdan gelecek sesin gür gelmesi güçlü gelmesi lazım. Biz bir değişimden bahsediyorsak bu değişimin talep karıyız. Bu değişimin olması gerektiğini söylüyoruz. Aksi halde insanlarda umut yaratamazsak yerel seçimlerde başarı yaratmamız mümkün değil. Bu yetmiyor biz çok daha başarılı olmak zorundayız. 2024 seçimlerine giderken bizim Türkiye’ye yerelden yükselen bir ses duyurmamız lazım. Bu seste sosyal demokrasi, CHP’nin altı ilkesi ve Mustafa Kemal Atatürk çizgisidir. Bunu oturup masaya yatıracağız. Buradan da çıkış noktaları bulacağımıza inanıyorum. Altımızda 100 yıllık bir kök var ve bu partinin bu değişimi sağlıkla yapacağına inanıyorum.”

İZMİR’Lİ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI AMA SONUÇ DEĞİŞMEYİNCE DAHA KIZGIN VE DAHA ÖFKELİ!
“İzmirliler ile ilgili şöyle bir algı vardır. İzmirliler ne olursa olsun gider CHP’ye oy verir diye. Öyle bir şey yok, İzmir ne kekliktir ne çantadır. Biz gerçekten çok zor bir seçime gideceğimizi biliyoruz ve kendimizden mesulüz.  İzmir’in 30 ilçesinde olabilecek en doğru yatırımlarını yapmaya ve bu büyük hayal kırıklığını giderecek çalışmalar yapmaya çalışıyoruz. Her kent bunu yapmak zorunda, hayat yerelde akıyor ve geleceğin dünyası yerelin dünyası olacak. Çok net bir şekilde biz yerelde Türkiye’nin umudunu büyütecek güce sahibiz. Bir değişim talebi ile çıkılmasını doğru buluyorum ama değişimin kişiler üzerinden tartışılacak konu olduğunu düşünmüyorum. Toplumun beklentisi ne bizim yapacağımız kurultay ne de kongre ne de kimlerin ne olacağı. Kişiler üzerinden kimsenin bir beklentisi yok. 25 milyonun beklentisi yaşam kalitesi ve gelir düzeyi ile ilgili. Daha mutlu ve huzurlu bir yaşam ile ilgili. 25 milyon insana bu hayalini kaybetti. Bizim parti içi çekişmeye asla yer açmamız lazım. Bununla ilgili bir tartışma ve hırçınlık yaşatmamız lazım. Buna hakkımız yok. 25 milyon insana büyük bir saygısızlık ve haksızlık yapmış oluyoruz. Bizim ben daha çok ne yapabilirim buna kafa yormamız lazım. Her şehir ne yapması gerekiyorsa bunu yapmak zorunda. İzmir’de bizim AK Parti ile armamızdaki oy farkımız 1 milyon. Çok büyük bir fark açtık biz şimdi, İzmir’de herkes bende verdim oda verdim değişmedi diyor. İzmirli üzerine düşeni yaptığını düşüyor ama sonucun değişmemsi üzerine Ankara ve İstanbulludan daha kızgın ve öfkeli her ketin bir kendi dinamiği var bizim de her kentin dinamiği gibi bir dinamik ile yolumuzu açmak mecburiyetindeyiz. Biz daha iyi bir Türkiye’nin mümkün olduğunu biliyoruz ve bunun bir kader olamadığını biliyoruz. Bunu değiştirmek mümkün tüm mesele bunu değiştirecek araç ve gereçleri ortaya koymaktan geçiyor.”

İTTİFAK KURULUR KURULAMAZ ANCAK...
“Ben bu ittifakın doğru bir adım olduğunu biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir kilometre taşıydı. Yerel seçimlere böyle bir ittifak ile gidilir mi? Gidilmez mi? Onu bilmiyorum. Ancak yerel seçimlerde zaten ben başkan olunca herkesin başkanı oluyorum. Dolayısıyla, ben başkan olmak için herkesi kazanmak mecburiyetindeyim. Ben hatta bu şehirde yaşaya flamingoların da başkanıyım. Biz belediye başkan adayları olarak o ittifakları yarama mecburiyetindeyiz. Biz kimseye ya sev ya terk et diyemeyiz. İttifak kurulur kurulmaz bilemem ama kurulmazsa da var gibi çalışma mecburiyetindeyiz”

EKREM İMAMOĞLU İLE GÖRÜŞME YAPTINIZ MI?
Görüşme yapmadık ama yapacağız. Muhtemelen bayram haftası içinde veya ondan sonra görüşeceğiz. 4 Temmuz’daki buluşmamızda da bunları masaya yatıracağız. Genel Başkan ‘Gemiyi limana yaklaştırana kadar kaptanlığı bırakmayacağım’ demişti, benim anladığım liman yerel seçimler... O zamana kadar kalmasını doğru buluyorum. Bunu değiştirecek argüman olursa dinlemeye hazırım. Ama ben 2019 seçimlerinde büyükşehirlerin kazanılması sürecinin mimarı genel başkanımız olduğunu düşünüyorum, yine onun liderliğinde büyükşehirleri kazanacağımızı düşüyorum. Ama çok çalışmamız lazım. Çok önemli şeyler yapmamız lazım. Bunları yaptığımızda yerel seçimleri büyük başarı ile tamamlayacağımızı düşünüyorum” yanıtını verdi. 

"HİÇ KUŞKUSUZ TEKRAR KAZANACAKTIR"
“Ekrem İmamolu’nun İstanbul’da Fevkalade olacağını düşünüyorum. İstanbul’da gerçekten çok iyi işler yaptığına inanıyorum Ekrem Bey’in. Metrolardan çocuklarla ilgili kreşlere, gençlere yönelik projelerine, inanılmaz başarılı bir performans gösterdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla da hiç kuşkusuz tekrar kazanacağına inanıyorum” sözleriyle yanıtladı. 

”BİR DÖNEM DAHA YAPMAYI ÇOK İSTERİM” 
“Doğrusu benimle ilgili en büyük övgü, ‘İzmir gibi başkan, İzmir’e benziyorsun’… Bu benim için çok kıymetli, iyi bir başkanın o şehirler özdeşleşmiş olması gerektiğini düşünüyorum. Özetle sokakta büyük teveccüh var. En büyük çalışma motivasyonum da o. Bizim başka ödülümüz yok. Eğer takdir ediyorlarsa kim ne derse desin umursamıyorsunuz. Çok memnunum İzmir’de çalışıyor olmaktan bir dönem daha yapmayı çok arzu ederim. 5 yıl büyük travmalarla geçti. Bütün bunlardan yorulduk, canımız yandı ama çok önemli işler başlattık. Buca Metrosu, Körfez’in temizlenmesi… Bunlar 3-5 yıl içinde tamamlanacak işler” açıklamasını yaptı.