Başkan Soyer ‘çok az kaldı’ dedi: Çoluk çocuğum hep beraber yüzeceğim!

EGEDESONSÖZ- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, SonSöz TV’de katıldığı programda Gazeteci Fatih Yapar’ın sorularını yanıtladı. Programın gündeminde körfez temizliği, koku ve sivrisinek sorunu vardı.

DEŞARJ SUYUNUN MENEMEN OVASI’NDA KULLANILMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
İzmir’in biyolojik arıtma konusunda Türkiye’nin önde gelen kentlerden birisi olduğunu kaydeden Başkan Soyer, deşarj suyunun tarımsal sulamada kullanılması için çalışma başlattıklarını kaydetti. Soyer açıklamasında “Türkiye'de modern ileri biyolojik artıma tesis yapısı en çok olan kent İzmir'dir. İzmir'in atık suyunu yüzde 96'sı İzmir arıtma tesislerinde artır. Torbalı'da ilk defa arıtma suyu deşarj suyunu bir başka uygulamaya tabi tuttuk ve tarımsal sulamaya verdik. Bu Türkiye için devrim niteliğinde bir durum. Bu bizim kuraklık ile iklim krizi ile üzerinden odaklandığımız bir şeydi. Atık suyu eğer tarımsal sulamadan kullanmaya başlarsanız, çok büyük bir tasarruf, çok büyük kuraklık mücadelesi ve çok büyük ekonomik kazanç yaratıyorsun. Bizim aklımız orada. Biz bunlara kafa yorup çözüm üretiyoruz. Çiğli arıtma tesisi 600 bin metreküp suyu arıtıyor, şimdi 800 bin metreküpün üstüne çıkacak. Bizim asıl hedefimiz bu suyun Menemen Ovası’ndaki tarımsal sulamaya vermek. Bunun hazırlığını yapıyoruz. Bu uygulamaları yapacağız. Arıtma tesisleri ile ilgili tüm İzmirlilerin iftihar etmesi gereken bir tablo var” dedi.

DEŞARJ NOKTASINI İÇ KÖRFEZDEN ORTA KÖRFEZE TAŞIYACAĞIZ
Çiğli Arıtma Tesisi’nde yaşanan sorunun yağmur suyu ve kanalizasyon hattının aynı yere akmasından kaynaklandığını söyleyen Soyer, Çiğli Dalyan’ın yeniden ekosisteme kazandırılması için deşarj noktasını orta körfeze alınması için çalıştıklarını söyledi. Başkan Soyer açıklamasında “Bir yerde arıza olabilir... Bunlar dünyanın her yerinde oluyor. Bu tesislerde zaman zaman aksama olabilir. Onlar da aksamayı bulup anlatalım derdinde... Bu doğru bir şey değil. Çiğli arıtma tesisi 4’üncü faz ile birlikte Türkiye’nin en büyük kapasiteli arıtma tesisine dönüşecek. Ne yazık ki bir tasarım hatası var. Büyük kanal projesi yapılırken arıtma tesisi yapılmalıymış. Bu yapılmamış. İkinci hata birleşik sistem denilen yağmur suyu ve pis suyu kanallarının aynı kanaldan akması… Bu da çok büyük bir hata… Pis suyu taşıyorsun ancak yağmur suyunu da taşıyorsun. Bununla tesisi kapasitesini zorluyorsunuz. Arıtamayınca denize gidiyor ve koku başlıyor. Biz hastalığı doğru tespit ettik ve doğru tedavi yöntemi uyguladık. Birincisi 250 kilometre yağmur suyu ve pis su ayrıştırma kanalları yaptık. Bunlar çok ağır iş. Kanalları var elektrik suyu var ancak sokağa tekrar giriyorsunuz. Siyasi risk alıyorsunuz. Şu an İzmir'in sokakları ve caddeleri ile ilgili yakınmalar geliyor. Duyuyoruz ancak sebebi bu. Bir diğer sorun ilk 3 fazın yapıldığı andan itibaren hiç revizyon görmemiş olmaması. Biz tamamen boşalttık. İlk 3 fazın büyük depolarını kanallarını, çamurunu temizledik ve yeniden hizmete aldık. Aynı şekilde çıkış noktasında o kadar sığlaşma olmuş ki.... 10 yıllar boyunca 50 cm’lere düşmüş. Oraları 4 metreye kadar indirdik. Çiğli Azmak Dalyanı var. Orası on yıllar boyunca ne yazık ki giderek yok olmuş, kaybolmuş ve doğal ekosistem bozulduğu için orada da çamur birikmeye başlamış.  Orada biriken çamuru dalyanı tekrar canlandırarak eski haline getirerek deşarj edilen arıtma suyunun körfezi kirletmesine engel olacağız. Bunun için diğer adım deşarj noktasını iç körfezden orta körfeze taşımak olacak” açıklamasını yaptı.

ÇOLUK, ÇOCUĞUM İLE HEP BERBER YÜZECEĞİM
İZSU Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu’nun “2023 yılının sonunda körfezde yüzeceğiz” açıklamasını yorumlayan Başkan Soyer, “Bunun garantisi yok.  Şu yaptığımız çalışmalarla bile kestiysek yapacağımız çalışmalar ile tamamen ortadan kaldıracağız. Yüzülebilir körfez aynı zamanda yaşayan körfezdir. Biz körfezi öldürmüşüz. Ben 50 yıl önce Güzelyalı’da denize girerdim. Berrak ve duruydu. Çipura yakalardım. 50 yılda biz körfezi mahvetmişiz.  Şu-bu sorumlu diye demiyorum. Ancak çarpık şehirleşme, yanlış tercihler... Ne derseniz deyin. Bu kader değil. Bunu değiştirmek mümkün. Çok kısa sürede tekrar yaşayan körfezi hayata geçireceğiz. Her gün sevindiren haberle alıyoruz ve her gün körfez dibinin fotoğraflarını çektiriyoruz. Yaşam canlanıyor, çeşitlilik artıyor, yeni türler görmeye başladık. Güzelbahçe'de mavi bayraklı plaj yarattık. Körfezin içine doğru mavi bayrak sayısını arttıracağız. Her gün bir adım daha ileriye gidiyoruz. Her gün körfez bir adım daha yüzülebilir hale geliyor. Çok az kaldı. Asla hedefimden vazgeçmedim. Çoluk çocuğum ile hep beraber yüzeceğim” şeklinde konuştu.

KLAVYEDEN SALLIYORLAR!
AK Parti cephesinden gelen koku eleştirilerine yanıt veren Soyer, “Şu ana kadar attığımız adımlar nedeniyle koku sorunu bitti. Bence bazıları Ankara’dan klavye sallıyor. Ya da İstanbul'dan… Birileri her halde bu İzmir'in hassas noktası ‘buradan saldırın’ diyor. Onlar da saldırmaya çalışıyor” ifadelerini kulandı.

SİVRİSİNEKTE DE TROL VAR AMA BUNLARIN TAMAMI TROLDÜR DEMEDİM
Katıldığı bir canlı yayından kentte yaşanan sivrisinek konusu ile ilgili sarf ettiği “trol atağı” değerlendirilmesinin yanlış anlaşıldığını belirten Soyer, “Koku meselesi bir trol atağıdır dedim. Çünkü İzmirliler kokunun olmadığını biliyorlar, fakat yazanlar İzmir'de olmadığı ve talimat ile yazdıkları için aklına geleni yazıyorlar. Sivrisinek meselesi böyle değil. Orada da troller var ancak bunların tamamı troldür demedim. Tam tersine ‘bu insanlar şikayetlerinde haklıdır’ dedim. Ancak bu cümlelerim kesilmiş, herkese trol demişim gibi bir durum olmuş. Sivrisinek meselesinde çözüm üretmek için çalışıyoruz dedim. Bende 55 yılı aşkın süredir bu şehirde yaşıyorum. Bu bugün ortaya çıkan sorun değil. Her yaz hepimiz kaşınırız. Bu sene biraz fazla oldu. Çünkü yağış rejimi değişti. Haziran ayı yağış ortalamaları son 20 senenin en fazlası… Haziran ayında hiç bu kadar yağış almamıştı İzmir. Larva üretimi durgun sularda olur. İzmir'de en iyi hizmet ürettiğimiz alanlardan biri de ilaçlamadır. 12 ay boyunca bu mücadele devam eder. Biz 12 ay boyunca mücadeleyi yapıyoruz. Ancak iklim krizi ile ortaya çıkan ekosistem değişikliği, sıcakların artıyor olması, yağmur rejiminin değişmiş olması bizim mücadelemizi boşa çıkaran sonuçlar doğurdu. Türkiye’nin her yerinde benzer haberle çıkmaya başladı” dedi.