Koltuğu devralanın genelde ilk icraatıdır, medyanın karşısına geçip enkaz edebiyatı yapmak…
Genelde de 'mahvetmişler, her şeyi bitirmişler, öyle paralar ödemişler ki, son dakika işçi almışlar…' gibisinden cümlelerle başlanır enkaz edebiyatına ve devam edilir.
Hele bir de rakip partiden alındıysa o koltuk, günlerce tefrika gibi dile getirilir, roman olur enkaz edebiyatı…
Rakip partinin devrilmesinden sonra ortaya saçılan kirli çamaşırları halkın önüne dökme memleket siyasetinde genel kabul görmüş bir durum gibidir zaten.
Geçmişin kirlerinin bilinmesi, o kirliliği yaratanlardan hesap sorulması için gerekli işlemlerinin yapılması doğrudur.
Lakin doğru olmayan, bunları enkaz edebiyatına döndürüp, günlerce medya karşısında mazeret haline getirmek…
Bunu aynı partiden koltuğa oturan yeni bir ismin yapması ise hem yanlış, hem de ayıp.
Yerel seçimlerin üzerinden 20 gün geçti, İzmir'de bazı yerlerde enkaz edebiyatı hemen başladı.
Çiğli'de koltuğa oturan bay başkan, CHP'li eski başkanı bıraktığı borçla, aldığı işçilerle, belediyenin maliyesiyle vurmaya başladı.
Urla'da bayan başkan son dakika DSP'ye kaçan eski partilisi başkana, 'demediğini bırakmadı…'
Karabağlar'da, Konak'ta değişen pek çok yerde enkaz edebiyatının romanı yazılıyor.
Bu enkaz edebiyatı yapanlara sorulacak soru şudur aslında.
'Madem şikayet edecektiniz. Borçlardan yakınacaktınız neden aday oldunuz. Sizi zorla mı o koltuğa oturttular?...'
Bu başkan seçilen beyler bayanlar bilmiyorlar mıydı belediyelerinin durumunu?
Uzayda yaşamıyorlardı ki bu arkadaşlar.
Siyasetin içinde, belediyeyi, bilen, başkan olmak için mücadele verenlerdi onlar.
Mesela, Urla'nın bayan başkanı o belediyenin meclis üyesiydi.
Şimdi kalmışlar geçmişi yerden yere vurarak gelecekte olası beceriksizliklerine zemin hazırlama telaşına düşmüşler.
Bu arkadaşlara önerim; acilen susmaları, hem kendilerini hem de partilerini küçük düşürmeyi bırakmaları.
İl yönetiminin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önerim, bu arkadaşları, seslerini kesmeleri ve belediyeyi yönetmeye başlayıp enkazı kaldırmaları gerektikleri konusunda acilen uyarmaları.
Yoksa, CHP'de itibar kaybı başlayacak ki bu çok kötü…
* * *
Konuşmayı ne çok seviyoruz
İzmir turizmde küme düşüyormuş!
Bunu söyleyen kim, ETİK (Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği) Başkanı Mehmet İşler.
Bay başkan, küme düşmemizin nedeni de sıralamış.
Tanıtım eksikliği
Ecrimisil…
Direk uçuş olmaması…
Pahalı su…
Müze olmaması.
Kötü mimari.
Ne çok seviyoruz şikayet etmeyi ve konuşmayı.
Şikayet edilen konuları çözmekle uğraşmak yerine, dırdır etmeyi, mızmız etmeye bayılıyoruz.
Tanıtım eksikmiş!
Birleşsin otelciler tanıtım yapsın…Fuarlara katılsın, otellerini tanıtsın. Devlette, belediyelere sırtını dayamasın.
Ecrimisil ücretleri çok muş!
Kendilerine ait olmayan devlet arazilerini, plajları, bedava istiyor beyler. Ceplerinden fazla para çıkmasında ne olursa olsun.
Direk uçuş yokmuş!
Müşteri olursa direk uçuş konur merak etmesinler. Kaldı ki Sun Express elinden geldiği kadar direk uçuruyor İzmir'den milleti.
Su pahalıymış…
Bedava istiyorlar onu da. Sanki Antalya'da ucuz, Bodrum'da bedava.
Müze yokmuş!
Ya dünyanın 7 harikasından biri bu ilin sınırlarında. Meryem Ana'nın evi bizde. Efes Antik Kenti başlı başına dünya mirası o da bizde…
Mimarimiz kötüymüş.
Bu doğru da turistin gelmemesi için 100 nedenden ancak 99'uncu olarak sayılabilir.
Eğer İzmir turizmde ligden düşüyorsa baş nedeni konuşmak dışında bir şey yapmayan, her şeyi hazır ve kendi çıkarına uygun isteyen turizmciler yüzündedir.
Bay başkan o listeye bunu yazmayı unutmuş bizce.