Böyle bir 'Sevdim Seni' hikayesine…
Az rastlanır…
Birbirlerini bulduklarında…
Aralarında acayip 'yaş farkı' vardı…
Türk Sineması'nın gelmiş geçmiş 'en güzel' yıldızı ile…
Arabesk'in baba şarkıcısı…
Birbirlerine vurulduklarında…
Aralarında 21 yaş vardı…
Efsane kadın oyuncu…
Buğulu sesli erkeğin annesi gibiydi…
***
Tanıştıkları gün…
Sezen Aksu'nün ölümsüz şarkısındaki gibi…
Birbirlerine…
'Beni yak, kendini yak; her şeyi yak…
Bir kıvılcım yeter, ben hazırım bak…'
Diyecek kadar sevdalandılar…
Etraftan yayılan…
'Adamın yanında annesi gibi duruyor!' fitnelerine…
Aldırış bile etmediler…
Türk Sineması'nın 'nur' yüzlü yıldızı…
Nikah masasına oturduğunda 54 yaşındaydı…
Arabesk'in harbi babası ise henüz 33'üne basmıştı…
Her türlü dedikoduya rağmen…
Birbirlerine 'bebek' gibi baktılar…
Nereden biliyorum?
Yeni evlenmişlerdi; Hürriyet'teydim…
Röportaj için buluştuğumuz andan vedaya kadar…
Güzelliği dillere destan kadın…
Erkeğinin elini avucunun içine hapsetmiş vaziyette konuştular benimle…
Allahım; ne şahane aşktı, onlarınki…
***
Sonra öğrendik ki…
Baba şarkıcı…
Meğer vurulduğu annesi yaşındaki kadına…
Çocukluğundan beri aşıkmış…
Diyor ki, sonradan:
'Adana'da onun filmlerini hiç kaçırmazdım... Platonik olarak seviyordum... Onu görmek rüya gibi bir şeydi o zamanlar…'
Pes yani, bu kadar mı olur?
***
Gözleri ömre bedel film yıldızı…
Çöküşe giden sanat hayatının son demlerindeydi…
Meğerse…
Kader ağlarını nasıl da bezen pek güzel örüyormuş…
Ünlü film yıldızından öğrenelim:
'Hiç tanımıyordum o şarkıcıyı… (Ben İnsan Değil Miyim?) diye bir şarkısı vardı… Dinleyip, dinleyip ağlıyordum ama sahibini bilmiyordum… Sadece çok güzel bir şarkı diye dinliyordum…'
***
Güzel kadın, zirveden inmiş bir film yıldızıydı…
Oryantal dansı yaparak yaşamını sürdürüyordu…
Sonra, bi'şekilde birbirlerini buldular…
Yıldırım aşkı gibi, bi'şeydi yaşadıkları…
Ne yaş ne de 'şöhret' farkı; bu sevdaya engel olamadı…
Anadolu turnelerinde…
Aşkları alevlendi…
Arabesk'in Gürses'i, acayip yakınıyordu:
'Otele gidiyorduk bizi aynı odada bırakmıyorlardı… Ayrı odalarda kalıyorduk… Halbuki gönül bir olduktan sonra ne bu yani?'
***
Şimdi…
Sırf otellerde aynı odada kalmakta sıkıntı çektikleri için…
Evlendiler, dersem inanır mısınız?
İnanın, inanın…
***
İkisi de annelerini çocuk yaşta kaybetmişlerdi…
Çok acılar yaşamışlar, yoksulluk çekmişlerdi…
Resmen…
İkisi de 'kimsesiz' ünlülerdi…
Hep şunu dediler…
'Ne mal, ne mülk bırakacak kimselerimiz yok…'
O zaman ne yaptılar?
Orta halli yaşadılar!
Ne ömür sürdükleri semti değiştirdiler ne da yaşam tarzlarını…
***
Bu şeker gibi aşkın kahramanları…
Müslüm Gürses ile Muhterem Nur'dur…
Bir kez olsun…
Birbirlerine kem gözle bakmadılar; kötü söz söylemediler…
Yaşadıkları masal gibi aşkın büyüsünü…
O tarihlerde…
60 yaşında bile duru güzelliğinden hiçbir şey kaybetmeyen…
Muhterem Nur anlatsın:
'Müslüm, muhteşem bir adamdır… Bana her yerde (Muhterem Hanım) der… Evliliğimizin 30'uncu yılıydı… Yuvamızdaydık… O gece dedim ki, Müslüm, bari evdeyken Muhterem de…'
***
Modern dünyanın aşk perileri gibiydiler…
Hiç ayrılmayı düşünmediler…
Hiç kavga etmediler…
30 yıl boyunca birbirlerini görmedikleri gün olmadı…
***
Müslüm Gürses'in sağlık sorunları vardı…
By-pass ameliyatı geçirdi…
Akciğer ve kalp yetmezliğinden müzdaripti…
Yoğun bakıma kaldırdılar ama…
Yolun sonuna gelmişti büyük ses…
3 Mart 2013'te sevenlerine veda etti…
***
Muhterem Nur, o gün şöyle dedi:
'Mezarı çift kişilik aldım… Ne güzel bir şey; kemiklerimiz birlikte çürüyecek… Benim için (Sevdiğine gitti) diyecekler…'
Sonra yaşadığı her günü İstanbul'da geçirdi…
Nedenini soranlara da şu karşılığı verdi:
'Müslüm'ün mezarından uzakta ölmekten korkuyorum!'
***
Muhterem Nur…
Kıymetlisi Müslüm Gürses'ten sonra…
Yedi yıl adeta boşlukta gibi yaşadı…
Eve kapandı…
Böbrek yetmezliği ve solunum yolları enfeksiyonun pençesindeydi…
O'nu da kurtaramadılar…
Müslüm'süz geçen 2 bin 555 günün sonunda…
Hastanede son nefesini verdi…
Bu dünyaya veda ettiğinde 87 yaşındaydı...
Ne ilginçtir ki…
İki aşık da Mart ayında sevenlerine mendil salladı…
Müslüm Gürses, 3 Mart'ta…
Muhterem Nur, 20 Mart'ta…
Arkalarında inanılmaz bir hayran kitlesi bırakarak…
Sevenlerini ağlattılar…
Şimdi…
İstanbul Zincirlikuyu Kabristanı'nda yan yana yatıyorlar…
Son 30 küsur yılda olduğu gibi…
***
Bitiriyoruz…
Hayat, aslında süresi bilinmez bir aşk'tır…
Sevdiklerinizle…
Çoğu kez illet olduklarınızla…
Ya da…
Yerinde olmayı çok arzu ettiğiniz kişilerle…
Bir ömür geçirirsiniz…
N'olursa olsun…
Onlardan biri…
Aslında sizin 'ruh ikiziniz' oluyor genellikle…
Ve…
Siz, bunu çok geç öğreniyorsunuz…
Nokta…
Sonsöz: 'Hayat bir nefestir, aldığın kadar… Hayat bir kafestir, kaldığın kadar… Hayat bir hevestir, daldığın kadar… / Hz. Mevlana…'