Bir siyaset adamında 'hırs', 'aklının' üzerine çıktıysa, o hırs o adamın sonunu hazırlamış demektir.
Başbakan Erdoğan, çıkmaz sokakta son sürat giden arabaya benziyor.
Bu tutum ve bu hızla gitmeğe devam ederse çok yakında duvara çarpacak. Sadece kendisi duvara çarpsa, 'kendi tercihidir' der, onun için üzülürdük.
Fakat bu gidişle kendisiyle birlikte ülkeyi de paramparça edecek.
Başbakan Erdoğan, gelmiş-geçmiş tüm Başbakanlar içinde İslam Dünyası ile en yakın ilgilenen kişidir!
Afganistan-Irak-İran-Suriye-Mısır-Tunus-Libya gibi İslam ülkeleriyle Erdoğan kadar ilgilenen olmamıştır. Başbakan Erdoğan'ın bu ülkelere özel olarak ilgilenmesi sonucu, bu ülkelerin çoğu ABD'nin istediği gibi işgal edilmiş, çoluk-çocuk milyonlarca Müslüman öldürülmüş, bu ülkelerin tüm zenginlikleri
el değiştirmiştir. Şimdi sırada İran ve Suriye vardır. Erdoğan tüm bu işgallere kapı açan, yol gösteren, ayıp örten bir rol oynamıştır.
Artık İslam dünyasında 'Erdoğan' ismi, nefret ve korku ile anılır olmuştur.
Başbakan Erdoğan; Türkiye'ye Suudi Arabistan'ı ve Katar'ı örnek göstermektedir.
Bu iki ülkede de 'Dikta' yönetimleri vardır. İslam adı kullanılarak, buradaki diktatörler tarafından her türlü herze yenmektedir.
Erdoğan'ın bize örnek gösterdiği bu ülkelerde, kadınlar yanlarında erkekleri olmadan otomobil kullanamamakta, seyahat edememektedir. Kadınların çalışmaları, eğitim görmeleri yasaktır. Şimdi de bu ülkelerde kadınlara 'elektronik takip' için robotlar gibi 'çip' takılması gündemdedir.
Erdoğan yani İstanbul İmam'ı böyle yaparsa, bakın Profesörler neler yapıyorlar;
Onlarcasından sadece iki örnek:
*Selçuk Üniversitesi- Prof Orhan Çeker;
Müzik için haram diyemeyiz ama helal de diyemeyiz. İçeriği İslam'a uygun olmalıdır. Ama kadın sesi kesinlikle caiz değildir!
*Uludağ Üniversitesi-Prof Hamdi Döndüren;
Çalgı aletleri, bunları çalmak, satmak ya da şarkı söylemekten nefsi azdıran, örneğin diri bir kadının ya da şarabın heyecan verici niteliklerini anlatan şarkılar 'çalgısız dahi olsa' caiz değildir.
Başbakan Erdoğan, adım-adım ülkeyi bölünmeye ve İslam Cumhuriyetine dönüştürmeye çalışıyor.
*Anayasa'ya aykırı olarak Kürtçe TV kurdurdu.
*Yasalara aykırı olarak İlçe ve beldelerin isimlerini Kürtçe değiştirdi.
*Üniversitelerde 'Kürdoloji' bölümleri kurdurdu.
*Kürtçe Eğitim ve Öğretimin yolunu açtı.
*Türk Adliyelerinde Türkçe konuşulmasını engelleyecek, 'Kürtçe Savunma' projesine başladı.
*Kamuda, Kürtçe konuşulmasının önünü açmaya başladı.
*Yerel Yönetimlere özerklik verecek ve ülkeyi federasyona götürecek yasal düzenlemeyi meclisten geçirtti.
*Valilerin seçimle işbaşına gelmesi hazırlanmaya başlandı.
Bunların tamamı, Öcalan ve PKK'nın istekleridir. Bu uygulamaların sonu ülkenin bölünmesidir.
Valileri halk seçerse Leyla Zana'yı Diyarbakır, Ahmet Türk'ü Mardin, Sırrı Sakık'ı Muş Valisi olarak görürsünüz ve Türkiye'de çok yere pasaportla gitmek zorunda kalırsınız.
Başbakan Erdoğan'ı ve AKP Milletvekillerini bir kez daha uyarıyorum. Bu gidiş, gidiş değildir. Lütfen aklınızı başınıza alın.
Bakın, Bakanlarınız artık halkın içine giremiyor. Önce yollar kesiliyor, her tarafı polisler sarıyor, AKP'li Bakanlar başları önde gelip, partililerine konuşup kaçıyorlar. Yakında insan içine çıkamayacaksınız. Duvara çarpacaksınız.
Kendinize gelin. Şu dediklerimi bir defa düşünün.