Devletin temel taşlarını oluşturan eğitim, sağlık, güvenlik, yargı gibi bazı hizmetlerin üzerinde sık, sık değişiklikler yapmak, hizmet alanlar ve hizmet sunanlar üzerinde olumsuz etkiler oluşturabileceği gibi, bazen ülkelerin çöküşlerine bile sebep olabilir.

Osmanlının bölünüp parçalanmasında sayıları 4547 yi bulan azınlık ve yabancı okulların etkisini hiçbir kimsenin inkar etmesi mümkün değildir. Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat (Öğrenimin Birleştirilmesi) Kanunu'yla diğer bakanlıklara ve vakıflara bağlı tüm yerli ve yabancı okullar, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Bu tarihe kadar başta padişahın bir lütfu olarak açılan yabancı okullar Osmanlıda fitne yuvası olmuş ve Osmanlının bölünüp parçalanmasında en etkin rolü üstlenmişlerdir.

Bundan dolayıdır ki devletin temel taşlarını oluşturan hizmetler üzerinde kısa vadeli uygulamalar yapmak yada deneme yanılma yöntemiyle bir yerlere ulaşmaya çalışmak tehlikeli sonuçlar doğura bilir.

Sağlık sistemimiz ise, 2002 yılından bu güne yapılan uygulamalarla maalesef deneme tahtasına dönmüş, kervan yolda düzülür mantığıyla devam etmektedir.

Hastanelerde uygulanan performans sistemiyle ticarileşen sağlık hizmeti sunumu, sözde sevk zinciri uygulaması getirmek için uygulamaya konulan aile hekimliği sistemiyle devam etmiş, 663 sayılı kanun hükmünde kararnameyle Sağlık Bakanlığı üç ayrı kuruma parçalanmıştır. Bu gün yap işlet devret modeliyle bazı illerimizde yapılan, bazılarında devam eden şehir hastaneleri projeleriyle ise bildiğimiz kadarıyla 25 yıl ülkenin geleceği ipotek altına alınmaktadır.

Sağlık sistemimiz 15 yıldır yapılan değişikliklerle yap boz tahtasına dönmüştür.

AK parti hükümetleri döneminde yapılan en doğru iş sigorta hastanelerinin Sağlık Bakanlığına Devredilmesi olmuştur.

Yukarıda zikretmeye çalıştığımı konuların her biri sağlık hizmetleri sunumunda devrim niteliğinde olan konulardır. Bunların haricinde pek çok uygulamada değişiklikler yapılmıştır.

Bu yazımızda 663 sayılı KHK ile üç ayrı kuruma dönen Sağlık Bakanlığının bu günlerde yeni bir uygulamaya gebe olması.

Devlet kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasını gerekçe gösterilerek yayınlanan 663 Sayılı KHK ile, kendi içinde üç ayrı kurum haline gelen Sağlık Bakanlığında bu gün gelinen noktada devlet kaynakları tarumar edilmiştir.

Daha önce tek elden yani İl Sağlık Müdürlükleri eliyle yürütülen personel hareketi, satın alma işleri, sağlık hizmeti sunumu işleri, KHK ile üçe ayrılmış; il Sağlık Müdürlüğü, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Kamu Hastane Birlikleri tarafından yürütülür olmuştur. Tek elden yürütülürken bir kişiyle yapılan iş bu gün üç kişiyle, beş kişiyle yürütülür hale gelmiş, kamu hastanelerinde pek çok liyakatsiz yönetici görevlendirilmiştir.

Kamu hastanelerinde sözleşme imzalayarak çalışan pek çok hastane yöneticisi, idarecisi sözleşmelerinin yenilenmeme endişesiyle iktidarı kullanan şahıs ve STK'ların oyuncakları haline gelmişlerdir. Oysa ki kamu hizmetlerinde önemli olan, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli kullanılması vatandaşlarımıza da ulaşılabilir en kaliteli hizmeti sunmaktır.

Devletin temel taşlarını oluşturan kamu hizmetlerinde kısa vadeli, siyasi rant elde etmek için uygulamalar değil, işin içinde olan tüm çevrelerin de görüşleri alınarak, uzun vadeli (30-40 yıllık) yeniliklerin yapılmasında yarar vardır.