11 yıllık AKP İktidarı süresince en tehlikeli olarak gördüğüm hususların başında, Türk Milletine 'Demokrasilerde Cemaat-Tarikatlara da yer vardır' yalanının kabul ettirilmeye çalışılmasıdır.
Demokratik Rejimlerde, Cemaat ve Tarikatların siyasete-devlet yönetimine katılmaları asla mümkün değildir. Çünkü hem cemaatler, hem de tarikatlar 'Pozitif Hukuka', 'Şeffaflığa', 'Fikir Tartışmasına' ve 'Çoğulculuğa' doğaları gereği karşıdırlar.
Onlar 'Şeriat Hukukuna', 'Gizliliğe', 'Tek Adama Mutlak İtaate' dayalı olarak çalışırlar.
Cemaat Önderinin verdiği talimat, hiç düşünmeden derhal yerine getirilir.
Demokrasi, tüm bunlar için hedeflerine gitmenin bir aracıdır. Bu seccade şeytanları, demokrasinin olanaklarından yararlanıp, kafalarındaki
'Din Devletini' kurmak ve demokrasiyi boğmak için çalışırlar.
Yapılarında, 'takiye', 'yalancılık', 'iftira' yatar.
Siz hiç seçimle gelen bir tarikat-cemaat önderi gördünüz mü?
Önder olan baba ölünce, varsa oğlu veya damadı birdenbire hidayete erip cemaatin-tarikatın başına geçiverir. Adam daha dün meyhane-pavyon kuşudur, fakat bir günde 'Din Âlimi(!)' olur ve tüm cemaat bu uyanık adama teslim olur!
Siz hiç, 'Laikliğe' inanan 'Ben Hukuk Devletinden yanayım' veya 'Ben Cumhuriyetçiyim' diyen bir Allah'ın kulu cemaat-tarikat önderi duydunuz mu? Ben duymadım.
Siz hiç 'tek Allah kuruşu' vergi veren cemaat-tarikat önderi gördünüz mü?
Her biri saray benzeri yerlerde yüzlerce adamla yaşarlar. Son model zırhlı arabalarla, onlarca korumalarla gezerler. Bunlar ne yer, ne içer, nasıl para kazanırlar, nasıl yaşarlar? Bilen var mı?
Gariban bir esnafın tepesine yılda birkaç kez binen vergi denetçileri, bu
'din baronlarına' niçin uğramaz? Niçin; 'Gel bakalım Hocaefendi, sen bu malı mülkü nasıl edindin, bu masrafın altından nasıl kalkıyorsun? Senin, ibretlik olarak bir tane olsun vergi levhan var mı' diye sormazlar?
Bu seccade şeytanlarının en büyük günahı ise, çirkin işlerini zavallı genç kızlara ve erkeklere yaptırmalarıdır. ODTÜ'de olan da budur:
Sıkmabaşlı kızlar ve sakallı delikanlılar, cemaat ve tarikatlar tarafından bilerek ve planlı olarak ODTÜ'ye gönderilirler. Yurtlarına öğrenci toplamak için bu çocukları kullanırlar.
Hem yurda alınacaklardan para kazanılacak, hem de eleman yetiştirilecektir!
Kimdir bunlar? Yurtlar nasıl ve hangi parayla yapılmıştır? Devlet buralara nasıl çalışma izni vermiştir? Bunlar niçin tek kuruş vergi vermezler?
Değerli Okurlar;
Böyle maskaralık, böylesine çirkin bir demokrasi oyununu(!) dünyanın hiçbir yerinde göremezsiniz.
'Ümmet' olmaktan 'Onurlu Bireyler' olmaya geçememiş sepet kafalılar da bunları adam sanıp para vererek desteklemektedirler!
Bunların 28 Şubat'a karşı olmalarının en önemli sebebi, o zaman bu yurtların tamamının devlet denetimine alınmasıdır. Bağırmaları bundandır…
AKP İktidarı ve Erdoğan bu seccade şeytanlarının oylarını alabilmek için bunları kullanmış, bunların örgütlenmelerinin önünü açmış, Kaymakamlar-Valiler-Cumhuriyet Savcılıkları da bu 'Anayasa İhlal' suçuna ortak edilmişlerdir.
Sonuç;
İnanan insanların, inançlarını diledikleri gibi yaşamalarını sağlamak ve bu ortamı gerçekleştirmek, 'Laik Devletin' temel görevidir. Laiklik prensibinin geçerli olduğu demokratik yönetimlerde 'İbadet Özgürlüğünün' teminatı kişiler değil, Anayasa ve yasalardır. Herkes inancını dilediği gibi yaşamalıdır.
Fakat insanlarımızın dini duygularını istismar edip dini, geçim kapısı yapan 'İllegal' cemaatler ve tarikatların demokratik rejimlerde yerleri yoktur.
Bunların faaliyetlerine göz yuman kamu görevlileri suç işlemiş olurlar.
Bunların hesabı mutlaka ama mutlaka sorulacaktır.
Anladınız mı, Sayın Savcılar…