EGEDESONSÖZ- CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, SonSöz TV'de yayınlanan programda parti içindeki değişim tartışmalarına değindi.
BU MAKAMLARI GENEL BAŞKAN VERMEDİ
Kendisine yöneltilen 'milletvekili oldunuz, neden genel başkan değişsin istiyorsunuz?' sorusuna yanıt veren CHP'li Bakan, 'Bu makamları genel başkan vermedi. CHP demokratik bir parti. Genel başkanı da üyeler seçiyor. Genel başkanımız da kimseye objektif kriterler olmadan bir şey ihsan etmiyor. Ben eğer üretmediysem, çalışmadıysam, yapmam gereken siyasal mücadeleyi yapmadan gelip biri ihsan ettiyse… Benim öyle bir durumum yok kendimle ilgili. Her arkadaş kendisiyle ilgili bakacak duruma. Partinin kurullarından kendi ürettiklerimle mi buraya geldim diyerek kendisini değerlendirecek. Herkes objektif kriterlere göre değerlendirilmiştir. O kriterler çerçevesinde vekil listesine girmiştir. 'Genel başkan bizi yazdı' demek şuna benzer; Atatürk'e arkadaşlarından bir tanesi 'ben padişaha hainlik yapamam' diyor. O ekmek halkın ekmeği, padişahın ekmeği değil. Ülkenin geleceği için doğru neyse onu yapmak zorundasın sen. Ülkeye bağlılık kişiye bağlılığın üzerindedir. Dolayısıyla o seni yazdı demek doğru değil. Ben önce ülkem için doğrusunu yaparım sonra partim için doğrusunu yaparım. En son kendim için doğru olanı yaparım. Bütün değerlendirmelerimi buna göre yapıyorum. Bu bizim sorumluluğumuz. Kendi siyasi ikbalimize göre yarın belediye başkanıysak yeniden belediye başkanı olabilir miyiz diyerek değil ülkenin ve partinin geleceği için doğru olan neyse ona göre hareket etmek zorundayız, sokağın sesini dinlemek zorundayız' dedi.
GENEL BAŞKANI KIRARAK, DÖKEREK, İTİBARSIZLAŞTIRARAK OLMAZ
Toplumda ciddi bir değişim talebi olduğunu belirten Murat Bakan, 'Bir kırgınlık var. Umut çok yüksekti, hayal kırıklığı da bir o kadar yüksek oldu. 'Bir daha oy kullanmayacağım' diyen bir kesim seçmen var. Arkadaşlarımın içinde de var. 'Sandığa gitmeyeceğiz, CHP'ye oy vermeyeceğim' diyenler var. Bizim bu heyecanı bir daha yakalamamız lazım. Bu da genel başkanı kırarak, dökerek, itibarsızlaştırarak olmaz. Genel başkanın da içinde olduğu bir süreç gerekir. Partinin bir araya gelip bir değişimi ve özeleştiri sürecini başlatıp buradan ayağa kalkması lazım. Kurultayda bu olması lazım. Değişim olması gerektiğini düşünüyorum' şekline konuştu.
BEN ŞUCUYUM YAKLAŞIMINI DOĞRU BULMAM
'Parti içi mücadelede Murat Bakan olarak kendinizi nerede, nereden tanımlıyorsunuz?' sorusuna ise 'Sen şunun yanında mısın sorusunun sorulacağı birisi değilim ben. Ben bir şahsa dayalı siyaset yapan bir insan değilim. Ben kendi özgül ağırlığı olan, kendi başına siyasette var olmayı başarmış bir insanım. Ben değişimden yanayım. Buradan alması gereken mesajı herkes alır. Ben şucuyum yaklaşımını doğru bulmam. Benim açıklamalarımı okuyanlar benim tavrımın ne olduğunu görürler' dedi.
TÜZÜK-PROGRAM DEĞİŞİKLİĞİ…
Tüzük değişikliği ve program değişikliği konusunda yürütülen çalışmalar ile ilgili değerlendirme yapan CHP'li Bakan, 'Tüzük ve program değişikliği bir şeyleri değiştiriyoruz demek için olmamalı. Uzun bir sürece yayılmalı. Gerçekten üzerine çalışılması gereken şeyler. İyi kanunlar, iyi tüzükler kötü uygulayıcılar elinde kötü kanun ve kötü tüzük; kötü tüzük ve kanunlar iyi uygulayıcılar elinde iyi tüzük ve iyi kanun olur. Burada anlayış önemli... Siyasi partiler kanunu elinize çok büyük güç veriyor. Genel başkanların ve genel merkezin eline çok büyük güç veriyor. Siyasi partiler kanunu değişmeden partilerdeki oligarşik yapı değişmez. Siyasi partiler kanununun ve anlayışın değişmesi lazım. Biz partiyi demokratikleştireceğiz demek lazım. Bütün bunların ötesinde CHP'yi tekrar ayağa kaldıracak şey; CHP'ye oy vermek istemiyorum, kırgınım diyen insanların CHP'ye katılmasını sağlamak gerekir. Türkiye'de çalışan, üreten, düşünen insanlar ekseriyetle CHP'ye oy veriyor. Bu insanların CHP'nin üyesi olması, karar süreçlerine katılması, aday olmaları hem partinin dinamizmini arttıracaktır hem de partide oluşacak zemini gerçekçi bir zemine oturtacaktır. 'Değişim başlattık' mesajı veriliyor ama bu mesajın inandırıcı olması için partiye akademisyenlerin, sanatçıların, yazarların, edebiyatçıların artık sivil toplumdan gelecek insanların, saygın işçilerin, hukukçuların, ekonomistlerin partiye katılımını sağlayacak; düşünsel olarak da katkı sunmasını sağlayacak bir zemin oluşması lazım. O zemin üzerinden bir program ve tüzük çalışması yapılması gerekiyor. Ben böyle düşünüyorum' ifadelerini kullandı.