Politika

CHP’li Bakan ‘akıl tutulması’ dedi, ekledi: Öcalan mecliste asla konuşamaz!

CHP İçişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “terörist başı gelsin, TBMM’de DEM Parti grubunda konuşsun” çağrısını yorumladı. Bahçeli’nin açıklamasını “akıl tutulması” olarak değerlendiren CHP’li Bakan, “Öcalan’ın gelip Meclis çatısı altına konuşma yapması teklifinin Öcalan’ın bile hayal etmediği ölçüde marjinal bir teklif olduğunu düşünüyorum. Net söylüyorum; Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, Meclis çatısı altında konuşamaz” dedi.

Ender ALDANMAZ/EGEDESONSÖZ- CHP İçişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin meclis kürsüsünden yaptığı 'Öcalan' çağrısı ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu.

Egedesonsöz'ün sorularını yanıtlayan CHP'li Bakan, Bahçeli'nin çıkışını 'marjinal bir çıkış' olarak değerlendirdiğini belirtti. Bahçeli'yi bu konuşmayı iten ana sebebin Erdoğan'ı iktidarda tutmak olduğunu kaydeden Bakan, Kürt meselesinin kalıcı çözümü noktasında adımlar atılması gerektiğini ancak yapılan çağrının adap ve usul yönünden tartışmalı olduğunun altını çizdi.

CHP'nin süreçte doğru tavır aldığını kaydeden CHP'li Bakan, Zafer Partisi ve İYİ Parti'den partilerine yönelik yapılan eleştirilere de yanıt verirken AK Parti'nin İzmir'deki siyasetçilerine de göndermede bulundu.

ÇÖZÜMÜN YERİ PARLAMENTODUR… NE İMRALI'DIR, NE KANDİL'DİR, NE OSLO'DUR
-Bahçeli'nin böyle bir çağrı yapmasını bekliyor muydunuz? Yoksa açıklama sizin için bir sürpriz miydi?

Bahçeli'nin bu çıkışı oldukça marjinal bir teklif. Öncelikle, Parlamento meşru siyasetin temsilcilerinin konuştuğu yerdir. Terör örgütü lideri olmaktan cezaevine girmiş biri için, şu an 'oradan çıkartalım, gelsin burada DEM Parti'nin grubunda konuşsun' demek gerçekten siyaseten açıklanabilir bir şey değil, tam bir akıl tutulması.

Biz her zaman ve her koşulda çözümün merkezi olarak Parlamento'yu gösterdik. Parlamento çözüm yeridir. Parlamentonun dışına çözüm aramak doğru değildir. Bu çözümün yeri de ne İmralı'dır, ne Kandil'dir, ne Oslo'dur. Nitekim bunun kötü bir denemesini çok yakın geçmişte yaşadık ve 'süreç' de 'sonuç' da ülkemiz için de milletimiz için de hiç iyi olmadı. Parlamentoda tüm siyasi partilerin, tüm milletvekillerinin hepsinin dahil olacağı bir yer, siyasal süreç konuşulacaksa burada olması gerekir.

Bununla birlikte bir de bugüne kadar söyledikleriyle, bugün söyledikleri arasındaki korkunç uçurumu gördüğümüzde, en büyük olasılık tamamen iktidarı korumaya yönelik, önümüzdeki seçimlere yönelik ya da Anayasa'yı değiştirecek çoğunluğa ulaşmaya yönelik bir hamle olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarını korumak için bir pragmatist hamle olarak yorumlamak da mümkün.

Her ne gerekçeyle olsun Parlamento'da Abdullah Öcalan'ı konuşturmayı teklif etmek tam anlamıyla bir akıl tutulması. Yıllarca 'bebek katili, İmrali canisi' derken, birden 'gelsin Meclis'te konuşsun' dönüşü, tüm hesabın gerçekten 'oyunu değiştiren barış projesi' değil, mutlaka başka bir planın olduğunu gösteriyor.

Ayrıca şuna da dikkat çekmek istiyorum; DEM Parti ile MHP aynı salonda grup toplantısı yapıyorlar. Yani bir yerde Bahçeli, kendi konuştuğu kürsüye, defalarca DEM Parti'ye oy veren herkesi terörist ilan ettiği, 'terör yuvası' partinin kapatılması gerektiğini söylediği kürsüye, Öcalan'ı davet etmiş oluyor. Elbette tüm çatışma ve sorunlara barışçıl ve kalıcı çözümler gerekir, ancak bunun da usulü, kalitesi ve adabı olmalı. Ve elbette samimiyet ve şeffaflık da olmalı.

Sizce Öcalan meclis kürsüsünden konuşmalı mıdır? Öcalan'ın meclise gelmesi ülkede nelere yol açabilir?

Çok kısa ve net bir cevap vereceğim; terör örgütü lideri Abdullah Öcalan Meclis çatısı altında konuşamaz.

ÜLKEDE NE ZAMAN YENİ BİR POLİTİKAYA GEÇİLSE BAŞLANGICI BAHÇELİ YAPAR
Bu konuşmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan yerine Bahçeli'nin yapması nasıl bir anlam taşımaktadır?

Ülkede ne zaman yeni bir politikaya geçilse bunun başlangıcı Bahçeli marifetiyle gerçekleştiriyor, Erdoğan gerekli mesajı veriyor ve Bahçeli kendi üzerine düşeni yapmak için harekete geçiyor. Dikkat ederseniz Cumhurbaşkanı Erdoğan, tepkileri ve gelişmeleri izliyor. 'Şayet tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Parti toplantısında konuşsun. Terörün bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın' demekle bu iş bitmiyor, sonrasında 'Nasıl bir Türkiye hayaliniz var?' altını doldurmanız gerekiyor.

Bahçeli'nin bu açıklamayı yapma nedeni olarak ülkede demokratik bir zemin oluşturulması ve iç barışın sağlanması ya da İsrail-ABD'nin Ortadoğu'daki etkin pozisyonunun kırılması noktasında ele alınıyor. Yaklaşık 1 ay önce Can Atalay için yapılan oturumda aldığı tavır üzerinden de değerlendirirseniz Devlet Bey'e değen ve onu değiştiren 'sihirli değnek' sizce nedir?

Türkiye; iflas etmiş ekonomi, çökmüş adalet sistemi, tam sayısı dahi bilinmeyen göçmen sorunu ve çürümüş yönetim ve kurumsal yapı nedeniyle çok büyük sorunlar içerisinde. Demokrasiden, özgürlükten, adaletten, laiklikten, insan haklarından, ekonomik refahtan uzaklaşmışken; özgürlükleri kısıtlayarak, adaleti yok ederek, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan kişilere değen ve onu değiştiren 'sihirli değnek' ancak güç, iktidar ve çıkar odaklı Makyavelist politikalarla açıklanabilir.

TUSAŞ SALDIRISINDA GÜVENLİK ZAAFİYETİ OLDUĞU AÇIK
Konuşmanın ertesi günü TUSAŞ'a yönelik terör saldırısı yaşandı. MHP ve AK Parti kanadında öne çıkan siyasetçiler ve cumhurbaşkanı yardımcıları saldırının arkasındaki gücün ABD ve İsrail olduğunu işaret ettiler. Bahçeli'nin açıklamasının hemen akabinde yaşanan TUSAŞ saldırısını nasıl yorumluyorsunuz?

Bu teröristler bir şekilde Başkente, Türkiye'nin kalbine kadar gelmişler. Ellerinde kalaşnikoflar, el bombaları ve başka birtakım malzemelerle bu terör eylemini gerçekleştirmişler. Burada plaka tanıma sistemlerinden, yüz tanıma sistemlerine kadar birçok şey var. İçişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamayla bu iki kişinin PKK üyesi olduğu ortaya çıktı. Demek ki bunların parmak izleri, yüz tanıması var. Dolayısıyla devlet istihbaratı, elektronik izlemeyi doğru yapsaydı bu kişileri buraya gelene kadar tespit edebilirdi. Burada, önleyici istihbaratta, fiziki önlemlerde ve müdahalede bir güvenlik zafiyeti olduğu açık. Bununla birlikte eğer bir saldırının arkasında bir devletin olduğunu söylüyorsanız, devlet ciddiyeti beraberinde diplomatik, ekonomik ve askeri önlemler dahil bir çok tedbir almanızı gerektirir. 24 Ekim günü CHP Grup Önerisi olarak sunulan 'TUSAŞ' da yaşanan terör saldırısının tüm yönleriyle araştırılması' teklifini reddeden de yine AKP-MHP iktidarı. Yani, siyaseten aynı yerdeler aslında, sadece bir ajandaları var ve şu an o ajandaya uyuyorlar.

TOPLUMSAL MUTABAKAT OLMAZSA SÜREÇ BAŞARILI OLAMAZ
Genel Başkan Özgür Özel 'terörün bitmesi noktasında her tür desteği vereceğiz' açıklaması Bahçeli'nin açıklamasına bir destek olarak yorumlandı. Geçmişte açılım sürecine net tavır alan CHP'nin tutumunda nasıl bir değişim var?

Genel Başkanımız Özgür Özel, 22 Ekim tarihinde yaptığı grup konuşmasında terör sorununun çözümünün ancak TBMM çatısı altında, tüm partilerin ve toplumsal kesimlerin katılımıyla, şeffaf ve hesap verebilir bir süreçle mümkün olabileceğini vurguladı, Bahçeli'nin bu süreçte Meclis'i dışlayan yaklaşımını eleştirdi. AKP'nin Meclis'i dışladığı çözüm sürecinin daha önce başarısızlıkla sonuçlandığını, bu nedenle yeni bir sürecin de toplumsal mutabakat olmadan başarılı olamayacağını 'Meclisi dışlayan bir sürecin yeniden felakete yol açacağını' söyledi. Bizim duruşumuz oldukça açık ve net.

1 GÜN ÖNCE ÖNERİ SUNSAK TÜM GÜÇLERİYLE ÜSTÜMÜZE GELİRLERDİ
Bahçeli'den bir gün önce yani 21 Ekim günü benzer bir çağrının CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından yapıldığını düşünsek Cumhur İttifakı nasıl bir reaksiyon gösterirdi?

Böyle marjinal bir çağrıya 'benzer' bir çağrı bile aklımıza gelmezdi diye düşünüyorum. Ancak CHP, 'Kürt Sorununa' ilişkin bir politika açıklasa, önerilerini sunsa ve Parlamento'yu işaret ederek siyasilere bir çağrıda bulunsa –ki Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in biliyorsunuz Selahattin Demirtaş'ı ziyaret edeceğine, Doğu ve Güneydoğu illerine ziyaretler yapacağına dair program kamuoyu tarafından biliniyordu- Cumhur İttifakı ve aslında o ittifaka dahil olmak isteyenler bir anda kenetlenir, AKP elindeki tüm güçle Cumhuriyet Halk Partisi'nin üzerine gelirdi.

ÖCALAN BİLE BÖYLE BİR ÇAĞRIYI HAYAL ETMEZDİ
Eğer ki 2023 Seçimleri'ni CHP kazansaydı Bahçeli'nin yaptığına benzer bir çağrıyı CHP yapabilir miydi?

CHP böyle bir çağrıyı asla yapmaz. Ayrıca bırakın CHP'nin böyle bir çağrı yapmasını, Öcalan'ın gelip Meclis çatısı altına konuşma yapması teklifinin, Öcalan'ın bile hayal etmediği ölçüde marjinal bir teklif olduğunu düşünüyorum.

BAHÇELİ'NİN ÇAĞRISI MİLLİYETÇİ-MUHAFAZAKAR SEÇMENDE TRAVMA YARATMIŞTIR
Son olarak milliyetçi kanadın bir bölümü yaşanan gelişmelere tepkili… Bahçeli ve Erdoğan'a gösterilen tepkinin benzeri dozajında CHP'ye yönelik eleştiriler görülüyor. Bu kanat Özel'in Bahçeli'ye destek vermesi olarak yorumlanıyor ve partinin Atatürk çizgisinde koptuğu noktasında eleştiriler getiriyor. Partinize yönelik eleştirilere ne yanıt verirsiniz?

Bahçeli'nin olağandışı teklifinin, terör ve terörist propagandasıyla sürüklediği ve siyaseten manipüle ettiği milliyetçi-muhafazakar kesimi şok ettiği ve travma yarattığı gerçeğini gözden kaçırmamak gerekir.

Genel Başkanımız Özgür Özel'in söylediği 'Kendilerini bu devlete ait hissetmeyen herkese kendini eşit hissettiği bir Türkiye Cumhuriyeti devleti teklif ediyorum. Gelin her Kürt'ün kendisini Manisalı Özgür Özel kadar, Rizeli Tayyip Erdoğan kadar, Osmaniyeli Devlet Bahçeli kadar, Edirneli kadar, Antalyalı kadar ve Türk kadar, Laz kadar, Çerkez kadar eşit hissettiği, kendini öteki hissetmediği, tüm demokratik siyaset kanallarının hepimize ve hepsine açık tutulduğu, kimsenin bu Meclisin kürsüsünde söylediği sözden ötürü içerlerde tutulmadığı, üniversitelerde öğrencilerin, akademisyenlerin haklarının yenmediği, şeytanlaştırılmadığı, tüm demokratik hakların dünya standartlarında kullanılabildiği bir ülke yapalım ' sözleri ile terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın Meclis çatısı altında konuşması teklifinin yan yana değerlendirilmesi bile mümkün değil.

BAHÇELİ'NİN TEKLİFİNE DESTEK VERMEK İLE İLGİ VE ALAKASI YOK
Ancak hakikaten konuşmanın bir cümlesini alıp 'Özgür Özel Kürtlere devlet teklif ediyor' demek siyasi ahlaksızlıktır. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in bugün iktidarın getirdiği noktadan, tüm yurttaşların kendilerine ait hissedecekleri bir demokratik Cumhuriyet olması, hukuk devleti olması noktasına taşımaktan bahsediyoruz. Bahçeli'nin teklifine destek vermek ile ilgi ve alakası yok.

HAMZA DAĞ'A VE ATİLLA KAYA'YA: BAHÇELİ'NİN SÖZLERİNE NE DİYORSUNUZ?
Son olarak; bizim siyasi tutumumuz geçmişten bugüne değişmedi. Meşru siyaseti desteklerken terör örgütleri ile pazarlık yapılmaması gerektiğini söyledik. Şimdi merak ettiğim, sadece MHP değil, AKP'li siyasetçilerin tutumudur. Mesela Hamza Dağ, mesela Atilla Kaya, Ceyda Bölünmez Çankırı gibi AKP'nin kıdemli siyasetçileri ne düşünüyor Bahçeli'nin açıklaması hakkında? Onlar da benim gibi net yanıtlar verebilecekler mi? Yine her konuda fikri olan AKP ve MHP İl Başkanlarının da bu konuda düşüncelerini öğrenmek İzmirli hemşerilerimizin hakkıdır diye düşünüyorum…