Gökhan KOÇ/EGEDESONSÖZ - Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ve İzmir Şube Başkanları CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel'i makamında ziyaret etti.
Ziyarete genel merkez yöneticileri, İzmir 1 No'lu Şube Başkanı Bahri Akkan ve diğer şube başkanları ile CHP'li yöneticiler katıldı.
Toplantıda ülkenin gündemi değerlendirilirken, demokrasi ve özgürlük alanında mücadele için birlik mesajları verildi.
YARDIMLAŞMA NASIL SAĞLANABİLİR
Toplantıda sözü ilk olarak Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca aldı. Eğitim-Sen ve KESK birlikteliğinin önemine vurgu yaparak dayanışma mesajları veren ve itibarsızlaştırmaya maruz kalındığını aktaran Karaca, 'Türkiye'de demokrasi, eğitim, sendika alanında ülkenin getirildiği akılların tutulduğu noktayla ilgili dayanışma değerlerinin paylaşımı için buradayız. Bu alanlarda yaşadığımız örnekler var. Baskının dağılması için bu süreci paylaşmak gerekiyor. Eğitim-Sen ve KESK olarak hedef haline getirilmemizin en önemli özelliği bütün alanlarda tavır alan bir duruş göstermemizdir. Yapılan mitingler, basın açıklamaları, grevler bu nedenlerle hedefe konuldu. Bunun yansımalarını 10 Ekim'de yapmak istediğimiz mitingin 2 canlı bomba patlamasına maruz kalmasıyla görebiliyoruz. Ortak olunması gerektiğini değerlendirdiğimiz bir süreç var. Siyasi partiler ve sendikalar yandaş medya üzerinde hedef haline getirildi. Farklı yaklaşımlar getiriyorlar, terör ile birleştirilmeye çalışılıyor. Onlarca mahkeme kararına rağmen eğitim alanında yanlış uygulamalarına hayır dediğimiz zaman başka alanlarla buluşturulmaya çalışılarak, itibarsızlaştırma ve cezalandırma yöntemini seçiyorlar. Eğitim-Sen ve KESK olarak 1 Mayıs'ta yine alanlarda olacağız. Doğru işler yapılırsa kimseye bir kastımız yok. Böyle bir süreci sizinle paylaşmak istedik' dedi.
DİNDAR VE KİNDAR NESİL…
Karaca'nın konuşması üzerine İl Başkanı Alaattin Yüksel açıklamalarda bulundu. Yüksel durumu iki farklı alanda ele almak gerektiğini ifade ederek, eğitim sistemini iktidarın getirdiği sistem açısında değerlendirmenin doğru olacağını söyledi. Yüksel, 'Ülke giderek laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştı. Parasız eğitimden uzaklaşıldı. Tamamen kendi kafalarının arkasındaki projelere yönelik dindar ve kindar nesil yetiştirme ve cumhuriyet karşıtı bir rejime hazırlandıklarını biliyoruz. Bunları söylemlerde de ifade etmeye başladılar. Eğitim sistemine karşı bir devrim süreci işliyor' şeklinde konuştu.
DAHA SERT MÜCADELE EDECEĞİZ
Demokrasi sisteminin ortadan kalktığını ifade eden Yüksel, bu yüzden örgütlenme özgürlüğünün de kalmadığını söyledi. Yüksel, 'Ciddi engeller çıkardılar. Yasalar engel olmazsa, fiilen engel koyan uygulamalar var. Demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren sadece birkaç sendika ve meslek örgütü kaldı. Susturmak için fiziki müdahale bir yana meslek yaşamlarına müdahale ediliyor. Bahri arkadaşımız bunun örneğidir. İzmir uzaktan güzel bir kent gibi görünüyor ama sivil toplum örgütleri basın açıklaması yapamaz hale geldi. Ankara patlaması ile ilgili her ayın 10'unda Gar önünde basın açıklaması yapılarak, anma töreni düzenlemek istiyoruz. Ona bile izin vermiyorlar. Son yasaklanmanın bomba ihbarı üzerine olduğunu söylediler. Fakat gar içinde 200 çevik kuvvet polisi vardı. Bir patlama olması halinde yazık değil mi o polislere… Trenler geliyor gidiyor, insanlar gelip, gidiyor. Yalanlarla engellemeye çalışıyorlar. Barış istemek suç haline geldi... Israr ettiğiniz takdirde 3 gün gözaltına alınıyorsunuz. Son günlerde Ankara saldırısı ile ilgili önceden ihbar alındığı ile ilgili haberler okuyoruz. Orada bile bile kurbanlık gibi insanlar o alana sürdükleri yönünde değerlendirmeler var. Bunlar akıl alır şeyler değil. Grup Yorum konserinin yasaklanması üzerine basın açıklaması yapan arkadaşlarımıza yönelik, 'DHKP-C'lilerin konserinin yasaklanmasına tepki gösteriyorlar diyerek bir AKP milletvekili sataşıyor. 12 Eylül'den söz ederlerdi. Yasaklardan söz ederlerdi. Türkiye en büyük açık gazeteci cezaevine dönüştü. 30'un üzerinde gazeteci hapishanede… Biz bundan sonra daha sert karşılık vereceğiz. Totaliter bir rejime doğru gidiyoruz. Demokrasi güçleri olarak birlikte hareket edip, birlikte refleks göstermeliyiz' diyerek konuşmasını sonlandırdı.