17 Aralıktan bu yana yaşadıklarımız, okuduklarımız, dinlediklerimiz, gördüklerimiz kadarı ile Türkiye'nin AKP İktidarı eli ile organize bir şekilde soyulduğu Cumhuriyet Savcıları tarafından delillerle iddia edilmektedir.
Gelin 45 gündür yaşadıklarımızı, Savcıların bazı suçlamalarını, suçlananların yanıtlarını beraberce hatırlayalım ve kendi vicdanımızda bir karara varalım. Bunlar hırsız mı, mağdur mu?
Suçlama 1:
Başbakan Erdoğan bazı işadamlarına devlet ihalesi verdirtmekte, onların talepleri doğrultasında Çevre Şehircilik Bakanlığına imar düzenlemesi yaptırmakta ve adı geçen işadamlarından, yönetimlerinde çocuklarının bulunduğu çeşitli vakıflara büyük miktarda paralar alınmaktadır.
Örnek olarak Ali Ağaoğlu'na verilen imar değişikliği, Kılıçdaroğlu'nun banka hesap numarasını verdiği Başbakan Erdoğan'ın oğlunun banka hesabına kim
100 Milyon Dolar yatırdı, diye sorması gösterilebilir.
*Böyle korkunç bir suçlama ile karşı karşıya kalsam, ben şunları yapardım;
-TBMM'de bulunan her partiden 'Mühendis-Mimar' kökenli ikişer milletvekilinden oluşan bir 'Özel Komisyon' kurar ve bu komisyonun emrine 'Başbakanlık Müsteşar Yardımcısını' yetkili olarak verirdim. Komisyon iki-üç gün içinde Çevre Bakanlığında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ve ilgili İlçe Belediyesinde gerekli incelemeleri yapar ve sonucunu doğrudan kamuoyuna açıklardı.
-Yine TBMM'deki her partiden 'Maliye-Hesap Uzmanı' kökenli ikişer milletvekilinden oluşacak özel komisyon, Erdoğan'ın çocuklarının yönetici olduğu vakıfları, banka hesaplarını, para transferlerini inceler ve kamuoyuna gerçekleri açıklarlardı.
Dürüst insan-namuslu insan- saklanacak ve haram yemeyen insan böyle yapardı. Sonra da kendisine bu iftiraları atanlar ile yargı önünde ceza ve tazminat davaları açarak hesaplaşırdı.
-Peki, Başbakan Erdoğan ne yaptı?
Oğlunu Savcılığa göndermedi. Aksine Başbakanlık makam aracına alıp, Savcılara gözdağı verdi. İddia sahiplerini, 11 yıldır kucak-kucağa olduğu illegal dini cemaatleri suçladı. İlgisiz sözler söyledi, önüne gelen herkese hakaret etti. Erdoğan şunları söyleyemedi;
'Yönetiminde çocuklarımın bulunduğu vakıflara kimse 100 Milyon Dolar yatırmamıştır. Ben kimseye, çocuklarımın vakıflarına para yatırın demedim.
Eski Bakan Binali 630 Milyon Dolar avanta toplamadı.
Ayrıca kimseye imar değişikliği yoluyla milyarlar kazandıracak emir vermedim.'
Evet, maalesef bunları diyemedi…
Sizce Başbakan Erdoğan gibi davranan biri, dürüst bir insan mıdır? Ne dersiniz?
Suçlama 2:
Başbakan Erdoğan'ın ta İstanbul Belediyesinden sırdaşı, eski Ulaştırma Bakanı, yeni İzmir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım'ın Bacanağı, bakanlıkta ihale bağlıyor ve ihaleye fesat karıştırıyor.
Binali Yıldırım, Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla daha önce ihale verdiği işadamlarından 630 Milyon Dolar topladı. Paralar siyah bir zırhlı minibüsle Sabah Binasına gönderildi ve başında Başbakan Erdoğan'ın damadının bulunduğu şirket yetkililerine teslim edildi.
*Böyle korkunç bir iddia ile karşı karşıya kalsam, ben şunları yapardım;
-Öncelikle bir basın toplantısı düzenler, bunların yalan olduğunu söyler varsa elimdeki belgeleri açıklardım.
-Bacanağım yanıma alıp, onun da malvarlığını açıklardım.
-Kendilerinden para istediğimi söyleyen işadamlarını derhal mahkemeye verir, ceza ve tazminat davaları açardım. Bu işadamlarının tüm hesaplarının ve para hareketlerinin incelenmesi için MASAK' a (Mali Suçlar Araştırma Kurulu)
acil kaydıyla ihbarda bulunurdum.
-Bacanağımı saklayıp, nöbetçi mahkeme kanalıyla serbest bırakılması için kumpas kurmazdım.
-Cumhuriyet Başsavcısına, Adalet Bakanı ve Müsteşarı aracılığıyla, 'soruşturmayı durdur' , 'O Savcıyı görevden al' , 'Yoksa başına gelecekler var' dedirtip, 6 ay evvel göreve başlayan Başsavcıyı, olmayan mahkemeye taa Samsun'a tayin ettirmezdim...
Peki, Binali bunları yaptı mı? Yapmadığı gibi, 'Üzerime alınmıyorum' dedi…
Sizce Binali Yıldırım gibi davranan biri, dürüst bir insan mıdır? Ne dersiniz?
Değerli Okurlar;
Demokrasinin kaldıramadığı, beraber olamayacağı en önemli öge 'Cahilliktir.'
Cahil insana, demokrasiyi şırınga ile enjekte etseniz bile, bünyesinde barındıramazsınız.
Kendisini demokrat sanan cahil birinin başına yukarıdaki olaylardan biri gelse, istifa edip soruşturmanın önünü açacağına, şu sözleri söyleyerek soruşturmayı kapatma çaresi arar.
'Ne yaptıysak vatan için yaptık' , 'İddiasını ispat etmeyen namerttir' , 'Veremeyeceğimiz hesabımız yoktur' , 'Üzerime alınmıyorum' , 'Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmedik…'
Böyle insanlar hem cahildirler, hem de hırsızdırlar. Bu milletin kaynaklarını utanmadan çalan hırsızlar, seçimde Milletin oyunu çalarlar mı?