Şubat… Yılın en kısa ayı, en kırılganı, en mahzunu…

Kışın tam ortasında ama bahara en yakın duran. Soğuğun içinde filizlenen bir umut gibi.

Adını Latince Februa kelimesinden almış; arınma, temizlenme, eski yüklerden sıyrılma zamanı…

Doğa, Şubat’ta kendini saklar gibi yapar ama aslında içten içe yenilenir. Ağaçlar uykudadır ama özleri baharı taşımaya hazırlanır. Toprak, kış boyunca biriktirdiği suyu köklerin en derinlerine salar. Rüzgâr sert eser ama bir yandan da geçmişi silkeleyip yeniliğe alan açar.

Şubat ayı, doğanın yüzeyde durgun ve hareketsiz göründüğü, kışın hâlâ etkisini hissettirdiği bir dönemdir. Ağaçlar çıplaktır, toprak soğuktur, gökyüzü çoğu zaman griye çalar. Ancak bu sessizlik ve durağanlık, aslında bir yanılsamadan ibarettir. Çünkü doğa, saklanıyor gibi görünse de derinlerinde hummalı bir hazırlık içindedir.

Kökler, toprağın altında güç toplamaya devam eder. Ağaçlar, dallarının en uç noktasına kadar su ve besin taşımaya başlar. Tomurcuklar, soğuğun son darbelerine karşı kendilerini korurken, içinde sakladıkları yeni yaşamı filizlendirmeye hazırlanır. Gözle görülmeyen bu hareketlilik, baharın habercisidir.

Şubat, aslında doğanın yeniden doğuşunun ilk adımlarının atıldığı, yenilenmenin görünmez olduğu bir aydır. Tıpkı insanın bazen içe dönerek, sessizleşerek, düşünerek ve biriktirerek kendini yenilemesi gibi… Göze çarpmayan bu derin değişim, zamanla çiçek açan ağaçlara, uyanan tohumlara, hareketlenen sulara dönüşür. Doğa, bekler, güç toplar ve zamanı geldiğinde en görkemli haliyle ortaya çıkar.

Bu yüzden Şubat, yanıltıcı bir sessizlik ayıdır. Doğa, geri çekilmiş gibi görünse de aslında baharın enerjisini içinde biriktirmekte, büyük bir dönüşümün eşiğinde sessizce yenilenmektedir.

İnsan da bazen Şubat gibi olur. Dışarıdan durgun, belki solgun, belki yorgun görünür ama iç dünyasında fırtınalar kopar. Eskinin tortularını temizlemek, ruhunu yıkamak, gereksiz yükleri bırakmak ister. Çünkü bilinir ki, bahar ancak hafifleyenlerin yol arkadaşıdır.

Arınmak… Belki bir defterin boş sayfasına ilk kelimeyi yazmak, belki bir dostla yılların yükünü paylaşmak, belki de sadece kendine dürüstçe “Artık bitti, şimdi yenilenme zamanı” diyebilmektir. Geçmişin keşkelerinden, kırgınlıklarından, korkularından sıyrılıp, tıpkı toprak gibi bahara hazırlanmak…

Şubat, bize bu şansı verir. Kışın sonuna yaklaştığımızı hatırlatır ve bahara tertemiz adımlarla yürümemiz için usulca fısıldar: “Bırak… Hafifle… Yenilen…”

Biraz da bilgi:

Antik Yunan'da ay takvimine dayalı festivaller vardı ve bunlar bölgeden bölgeye değişebilirdi. Anthesteria (Antesteria) (Şubat – Mart) Dionysos'a adanmış bir bahar ve şarap festivaliydi. Atina'da üç gün boyunca kutlanırdı: Pithoigia (şarap fıçıları açılır), Choes (şarap içme yarışmaları) ve Chytroi (ölülerle ilgili ritüeller yapılır). Aynı zamanda Hermes'in yeraltı dünyasındaki ruhları yönlendiren yönü de bu festivalde anılırdı…,

Lenaya Dionysos için yapılan bir başka festivaldi. Şarap ve tiyatro gösterileri ön plandaydı.

Arınma Salıncağı. British Museum’da sergilenen bu antik vazoda, Attika'da Anthesteria festivali sırasında Dionysos onuruna düzenlenen Aiōra (Salıncak) ritüeliyle ilişkili bir sahne yer alıyor.

Antik Roma'da insanlar kışın ruhsal olarak arındığına inanır ve sonrasında baharı karşılardı… Romalılar, Şubat ayını arınma ve geçiş ayı olarak görürlerdi. Lupercalia (15 Şubat) Roma’nın en eski festivallerinden biriydi. Doğurganlık ve arınma bayramıydı. Luperci adlı rahipler, keçi derisinden yapılan kamçılarla (februa) insanlara dokunarak bereket getirdiklerine inanılırdı. Daha sonra, Aziz Valentine günü (Sevgililer Günü) ile ilişkilendirilen bir festival olmuştur.

Parentalia (13-21 Şubat) Ataların ruhlarını anma günüydü. Aile mezarlarına yiyecekler sunulur ve sessizlik içinde dua edilirdi. Festivalin son günü Feralia olarak bilinir ve Roma’nın ölüler için düzenlediği ana ritüel olarak kabul edilirdi.

Terminalia (23 Şubat) Sınırların ve taş işaretlerin koruyucusu Tanrı Terminus için düzenlenirdi. Komşular bir araya gelir, sınır taşlarına kurbanlar sunar ve dostluk bağlarını pekiştirirdi. Februalia Şubat ayı boyunca kutlanırdı. Su, tütsü ve kurbanlarla şehirdeki kötü ruhlar ve hastalıklar uzaklaştırılmaya çalışılırdı.

Hepimize arınacağımız bir şubat diliyorum