Daha önce de yazmıştım ama…

Şimdi okuyacağınız bir “yatak” sahnesi…

Bu güzel ülkenin Yeşilçam tarihine geçti…

Başlıyoruz…

***

57 yıl önceydi…

Henüz altıncı filmini çekiyordu esmer güzeli o kız…

Çok genç… Çok çekici… Çok arzuluydu…

Yeşilçam’ın unutulmaz yıldızları arasına karışmak istiyordu…

Tek arzusu buydu…

O sırada ünlü yönetmen Halit Refiğ

“Gurbet Kuşları” adını taşıyan… Son derece iddialı bir filme başlıyordu…

Filmin esas kızı Filiz Akın’dı…

Tanju Gürsu ve Cüneyt Arkın ise…

Filmin yakışıklı erkekleri…

Bir de fettan kız rolü için şahane bir esmer gerekiyordu…

Vamp olacak… Seksi olacak ki…

Sevgililerin arasını açsın, heyecan tavan yapsın…

Aynen öyle oldu!

O gün…

İddialı bir “yatak sahnesi” çekilecekti…

Cüretkar bir sahne yani…

İşte bu öykünün kahramanı seçildi o “sıcak” sahneye…

O güzel esmer…

Henüz altıncı filmine hazırlanıyordu o günlerde…

Yeşilçam’da…

O’na “yanardağ” diyorlardı…

Sahne bile heyecan verici…

Cüneyt Arkın ve o esmer bomba…

Özellikle loş ışıkla aydınlatılmış yatak odasında…

Çarşafın altında yerlerini (!) aldılar…

Halit Refiğ, motor” dedi…

Minik minik dokunuşlar ve öpücüklerle yol alan sahnenin çekimi…

Set çalışanlarını bile etkiliyordu…

Bi’an geldi…

Çarşaf yavaşça aşağı doğru kaydı veeee…

Kadın oyuncunun göğüs uçları göründü…

Oyuncular bu kazanın (!) farkına varmamıştı ama…

Yılların ustası yönetmen o müthiş sahnenin farkındaydı…

Kıyamadı o sahneyi makaslamaya…

Üstelik…

Nasıl olduysa…

O günlerin sansür heyeti de “görmedi / göremedi” o sahneyi…

Film vizyona girdi; kıyametler koptu…

“Gurbet Kuşları”

Tüm zamanların (o tarihe kadar) gişe rekorları kırdı!

Ve bu öykünün kadın kahramanı…

Sevda Ferdağ

Beyaz perdede “göğüs uçları” görünen ilk oyuncu olarak…

Türk Sineması Tarihi'ndeki yerini aldı…

***

Sonrasını merak ediyorsunuz, di’mi?

“Gurbet Kuşları”nı…

Vizyona girdikten tam yarım asır sonra…

Gecenin bir vaktinde…

Vizyona girdikten tam 50 yıl sonra bir özel TV…

Gecenin bi'vaktinde göstermeye kalktı…

Yönetmenin yarım asır önce makaslamaya kıyamadığı…

O göğüs uçlu sahneler ekrana geldi…

RTÜK, şaaak diye cezayı bastı…

***

Aramızdan ayrılalı…

Bir yıl bile olmadı…

Geçen yılın 17 Şubat’ında…

“Zaman bugündür; benden bu kadar!” dercesine…

83 yaşında aramızdan uçtu gitti…

Geride…

“Ekmeğini taştan çıkaran…”

Esmer güzeli bir sinema yıldızının anıları ve 200’e yakın filmi kaldı…

Veda ederken bile hala güzel bir kadındı…

Geriye baktığında ise…

Başına gelenlerin özetini tek cümleyle masanın üstüne koyuyordu:

“Beni kimse sevmemiş… Herkes beni sadece beğenmiş…”

***

Sevda Ferdağ, aslında mis gibi bir Egeli…

Balıkesir Edremit'te dünyaya geldi…

Asıl adı, Lütfiye Dumrul'du…

Böyle bir ad, soyadı afişte iyi durmaz, dediler…

O da Sevda Ferdağ oluverdi…

Piriştinalı bir baba ile Balıkesir Havranlı bir annenin ikinci kızı…

Ortaokulu İstanbul'da Erenköy'de okudu…

***

Hayatı boyunca 'kafasına estiği gibi' yaşadı…

16 yaşında ilk filmi 'O Günden Sonra'yı çevirdi…

O film, gişede resmen çakıldı; hiç iş yapmadı…

Sinemadan soğudu; Almanya'ya ablasının yanına gitti…

Ancak…

Yeşilçam gibi büyülü bir dünyayı hiç unutmadı…

Tası, tarağı topladı; İstanbul'a döndü…

Sonrası malum, Sevda Ferdağ kanatlandı resmen…

***

40 yıl içinde…

200'den fazla filmde oynadı…

Hiç, “Şu rolü de oynasaydım keşke!” demedi…

Başrol ile ikinci kadın rolleri arasına sıkışıp kalsa da…

Sinemayla adeta dans etti…

Köylü kızını da oynadı, şarkıcıyı da vamp kadını da…

***

Kadınların ne zaman 'Sevda Şarkıları' söyleyeceği belli olmaz…

Sevda Ferdağ da…

İşte öylesi, özellikle de şarkılardaki gibi…

'Huysuz ve Tatlı Kadın'dı…

Aynı zamanda da “Yeşilçam’in Aykırı Kızı” olarak ün yapmıştı…

Mesala…

Tamer Yiğit ile aynı yaştaydılar…

Film çevirirken birbirlerine aşık oldular…

Gelgelelim, o sevda bir türlü ete kemiğe bürünemedi…

Ayrıldılar…

Tamer Yiğit, an itibarıyla 82 yaşında ve kamera karşısında…

Sevda Ferdağ ise…

En son, dokuz yıl önce “Bul Beni” adlı filmde kamera karşısına geçti…

Bi'daha setlere uğramadı bile…

***

200'e yakın filmin karşılığı iki büyük ödül oldu…

İkisini de Antalya Altın Portakal'dan çıkarmayı başardı…

'En iyi Kadın Oyuncu' ve 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' ödülleri arasında…

20 yıl gibi uzun zaman vardı ama…

Sevda Ferdağ

Hak ettiğini hep 'bileğinin hakkıyla alan' bir kadın oldu…

***

Bitiriyoruz…

Sevda Ferdağ'ın yaşamından önemli bir kesit ile…

Güzel yıldız hiç evlenmemiş…

İki kez niyetlenmiş ama bir türlü olmamış…

Gözünde ve gönlünde taçlandırdığı…

'Mutlu olacaksam, onlar gibi olayım!' dediği…

Saadetlerine gıptayla baktığı, izlediği bir aile var…

Mevhibe-İsmet İnönü çifti…

Sonunda itiraf ediyor bir gazeteciye…

“Hayalimdeki evlilik İsmet-Mevhibe İnönü'nün evliliğiydi... Hatta evlerine yakın olmak için Maçka'ya taşındım…”

Sinemanın “aykırı güzeli” oldu; hep öyle kaldı!

Nokta…

Hamiş: Sevda Ferdağ Türk filmlerine ilginin azaldığı bir dönemde geçinebilmek için Fahrettin Aslan’ın gazinolarında şarkıcılık yaptı…

 Sonsöz: “İnsanları iyi tanıyın… Her insanı fena bilip kötülemeyin… Ancak, her insanı da iyi bilip övmeyin… / Hz. Mevlana…”